Tú перевод на турецкий
407,583 параллельный перевод
Mas tu não és a solução para mim, Chip.
Ama benim için cevap sen değilsin Chip.
Tu...
Sen...
Faz-me pensar no que tu me contaste sobre a Tilly.
Bu aslında bana Tilly'yi anlattığın zamanı düşünmemi sağlıyor.
Foi quando ela te deixou e tu estavas mesmo em baixo com isso.
Seni terk ettikten hemen sonraydı ve sen gerçekten sarsılmıştın.
Tu mereces.
Bunu hak ettin.
Tu e a Tilly estavam lá e nós apanhámos uma pedrada e rimos a noite toda.
Sen ve Tilly de oradaydınız ve biz çok kaynaşmıştık. Tüm gece gülmüştük.
Tu e o Jerry voltaram a falar.
Sen ve Jerry yeniden konuşuyorsunuz demek?
Tu não és uma pessoa normal.
Sen insanlar değilsin.
Foste tu.
Senden.
Ele sempre quis ser como tu.
Her zaman tıpkı senin gibi olmak istedi.
Tem dó, não te fiz nada que tu não me tenhas feito mil vezes.
Hadi ama dostum. Senin bana milyon defa yaptıklarının yanında bu hiçbir şey kalır.
Tu achas mesmo que o mundo gira à tua volta, não é?
Gerçekten bu dünyanın senin etrafında döndüğünü düşünüyorsun, değil mi? Lanet olsun!
Tu é que querias que ele falasse com a Rosa.
Rosa'yla konuşması için ona baskı yapan sensin.
Que caralho queres tu?
Ne istiyorsun?
Tu e eu já não somos amigos.
Aramızdaki her şey bitti.
Tu, minha besta!
Sen göt herif!
Não é o que tu querias?
Bu her zaman istediğin şey değil mi?
É o que tu fazes melhor.
Hadi ama senin için en iyisi bu.
- Dizes o que tu quiseres.
- Ne istersen onu söyle.
Tu ensinaste-me isso.
Bunu bana sen öğrettin.
Queria ter-te dito, mas tu e o Chip estavam juntos e eu e o Chip éramos amigos, mas isso agora já lá vai.
Daha önce söylemek istedim ama Chip'le beraberdin ve ben de Chip'le arkadaştım ama şimdi bunun bir önemi yok.
Tu mereces saber a verdade. Isto pode abalar todas as nossas vidas...
Gerçeği bilmeye hakkın var ve bunun tüm hayatlarımızı alt üst etmesi pahasına...
E tu ficaste com a minha flor.
Sen de çiçeğimi aldın yani.
Considerando que foste tu que a preparou, não é um pouco egoísta?
Senin ellerinin hazırladığı düşünülünce bu kendine çalışmak olmuyor mu?
Mas no fim, ela estava errada, porque tu não estás sozinho. Tens razão.
Ama en nihayetinde yanılmış, çünkü yalnız değilsin.
Tu estás entre o pai do Koothrappali e o Omar, o homem de um só olho da Sparkletts.
Koothrappali'nin babasıyla tek gözlü sucu Omar'ın tam arasındasın.
Isto poderia ter sido evitado se tu me tivesses ouvido.
Sözümü dinlesen bunların hiçbiri olmayacaktı.
- Tu "lidaste com a situação."
- Durumu hallettin mi?
Em ciência, tu consegues.
Yani bilim desen sende.
Eu ajudo-te com os teus defeitos e tu ajudas-me com os meus.
Ben senin eksiğini kapatırım, sen benim eksiğimi.
E o que tu e o Leonard fizeram?
Siz Leonard'la ne yaptınız?
Tu sabes que fico com bolhas facilmente.
Ne kadar kolay su topladığımı biliyorsun.
Sim, sim, tu magoas-te, tu descascas-te.
Evet evet, morarıyor, soyuluyorsun.
Agora tu também me odeias.
Artık sen de benden nefret ediyorsun!
E tu és muito convencido.
Ve sen de kendini fazla önemsiyorsun.
Pensar que a pessoa que amas não sabe como tu te sentes verdadeiramente...
Ve sevdiğin insanın aklından geçenler... senin gerçek hislerini bilmiyor olması...
És tu?
Sen misin?
Vai tu à frente.
Sen devam et.
- Quem é a Ariel? És tu.
Ariel da kim?
- Tu consegues fazer isto.
Sen bunu yapabilirsin.
Isso diz algo, porque tu tens um irmão.
Böyle söylüyorsun, çünkü kardeşin var.
Mal posso esperar que tu te apaixones.
Aşık olmanı dört gözle bekliyorum.
O meu plano é esperar até tu morreres.
Planım sen ölene kadar beklemek.
É o meu trabalho fazer pessoas como tu ficarem bonitas.
Benim işim insanları senin gibi güzel yapmak.
Este povo é desistente. Tu não és desistente... és o oposto disso. És um director de filmes de sucesso.
Sen bırakan biri değilsin, sen bunun tam tersisin sen başarılı bir yönetmensin " derken buldum.
Tu e o Adam ficam muito bem juntos.
Sen ve... sen ve Adam birlikte çok tatlısınız.
Tu dormiste com o Adam?
Adamla mı yattın?
- E tu tens mamas perfeitas.
Ve harika memelerin var.
Tu também.
Senin de.
- Tu não? Não, mas agora vou fazer.
Yapmazdım, ama artık yaparım.
- Eu... era... - Tu comeste a minha mulher?
Karımla mı yattın?