Translate.vc / португальский → турецкий / Vas
Vas перевод на турецкий
9,577 параллельный перевод
Os Totens fazem parte do nosso ritual, sim, mas prego a salvação através da aceitação, e não com contos de fadas.
Evet, totemler dini törenimizin parçası. Ancak kabullenme vasıtasıyla öğütlediğim kurtuluş peri masalı değil.
- Este elevador é lento.
- Of be, asansör de amma ağır vasıtaymış.
- Através do sexo.
- Seks vasıtasıyla.
- Através do toque.
- Dokunuş vasıtasıyla.
Sou conselheira qualificada, de uma raça em extinção.
Hayır, hayır. Türünün son örneklerinden olan tamamen vasıflı bir rehberim.
Porque ele parece um pouco... desqualificado para o trabalho.
Çünkü korkarım, bu işin biraz vasıfsız görünüyor.
Quero que vás lá dentro... e mates aqueles dois.
İçeri girip şu ikisini kırpmanı istiyorum.
Quero que vás até lá e concordes com o encontro, mas não deixes que seja longe do meu território.
Gidip müzakereyi kabul etmeni istiyorum ama bölgemizden uzakta ayarlamalarına izin verme.
Não, a menos que vás fazer mal a ti mesma ou a outra pessoa.
Kendine ya da başkasına zarar vermeyeceğin sürece.
Não vás.
Gitme.
Kirsten, por favor não vás aí dentro.
Kirsten, lütfen oraya gitme
Kirsten, não vás aí dentro!
Kirsten, girme oraya
Não vás mexer com a perfeição.
Mükemmeliyetçilikle dalga geçme.
- Não posso deixar que vás.
- Gitmene izin veremem. - Seçim hakkı vermiyorum.
- Sim, mas não vás tão depressa!
- Evet ama bu kadar hızlı sürme.
Quero que vás ao quarto da Rachael. Não saias de lá por nada.
Rachael'ın odasına gitmeni ve ne olursa olsun dışarı çıkmamanı istiyorum.
Mr. Pouzinho quer que vás ter com a sobrinha ao estacionamento.
Bay Pouzihno park alanında yeğeniyle buluşmanı istiyor, tamam mı?
Tessa, não quero que vás no carro com essa rapariga.
Tessa, bu kızla gitmeni istemiyorum.
Preciso que vás a uma terra distante, uma terra governada por um velho compatriota, que não ficaria... feliz de me rever.
Senden uzak bir diyara gitmeni istiyorum. Eski bir yurttaş tarafından hükmedilen bir diyar. Benim yüzümü tekrar görmekten pek hoşnut olmayacak birisi.
E preciso que vás buscar.
Bana onu getirmeni istiyorum.
Não vás sem estar preparada.
Düşüncesizce davranma.
E preciso que o vás buscar.
Şimdi gidip kalbi geri almak için sana ihtiyacım var.
Ao menos que o destino quer que vás até ao café pedir ajuda, diria que os acidentes acontecem.
Kader yardım için kafeye gitmeni istemediği sürece, "Olur böyle kazalar" diyorum.
Então sugiro que vás para casa para a ceia, Henry, pois eu... tenho outra aldeia para salvar.
O zaman sana, akşam yemeğin için koşmanı öneririm, Henry,
Confio que não vás dizer a ninguém.
- Kimseye söylemeyeceğine inanıyorum.
Fica aqui. Não vás a nenhum lugar.
Burada kal, bir yere gitme.
Não vás lá.
Ama Masha'ya da bulaştılar.
Não te vás embora.
Yapma. Kal, lütfen.
É uma pena que vás embora tão cedo.
Benim de.
- Sair, fugir. Quero que entres num avião ou num barco, e vás para longe onde não te possam encontrar.
Bir uçağa ya da bir bota binip seni bulamayacakları bir yere gitmeni istiyorum
- Spencer, por favor, não vás.
Spencer, lütfen gitme.
Não vás!
Gitme!
Preciso que vás ao apartamento da Malory.
Malory'nin evini kontrol etmeni istiyorum.
Charlie, não vás embora.
Charlie, bırakamazsın.
Não posso deixar que vás à clínica.
O kliniğe gitmene izin veremem.
Por favor, não vás.
Lütfen gitme.
Por favor, não vás.
Lütfen, gitme!
Mãe? Mãe, não vás.
Anne, anne.
Por favor, não vás!
Lütfen, gitme.
- Não vás!
Gitme.
- Por favor, não vás!
- Yapma lütfen.
A Sra. Nell quer que a vás ver imediatamente.
Bayan Nell seni hemen ofisine çağırıyor.
Agora quero que vás dormir, está bem?
Şimdi uyu, tamam mı?
Preciso que vás ter comigo ao café.
Benimle kafede buluş.
Preciso que o vás buscar e tragas para casa depois da escola, todos os dias nestas próximas duas semanas.
Önümüzdeki iki hafta boyunca hergün onu okuldan alıp eve getirmeni istiyorum.
Também não vás aborrecer o J.T.
JT'yi de rahatsız etme.
Tenta descansar e não vás atrás daquela coisa de novo sem mim.
Dinlenmeye çalış, ama bir daha ben olmadan o şeyin peşine düşme.
David, não vás.
- Nasıl yani? David, gitme.
Não vás.
- Hayır. Gitme.
- Isso também.
- Tamam, o da var. 26 yaşında, vasıfsız biriydim.
Antes que vás embora, há uma pessoa que quero que conheças.
Gitmeden önce, tanışmanı istediğim biri var.