Yt перевод на турецкий
115 параллельный перевод
Achas que andamos atrás daquela mísera recompensa?
Herhalde o kıytırık ödülün peşinde değiliz.
Por ironia do destino um dia estava na cidade sem nada para fazer e juntei-me a uma comissão que investigava as condições de trabalho numa fábrica de cigarros.
Şeytan dürtecek ya... Bir gün kasabadaydım, yapacak bir işim yoktu bir sigara fabrikasındaki çalışma koşullarını araştıran kıytırık bir heyete katılmıştım.
Do meu ponto de vista, essa pláca de láta... não lhe dá o direito de meter o nariz na minha vida.
Beni iyi dinle Earp, taktığın o kıytırık rozet, sana, benim kişisel işlerime burnunu sokma hakkını vermez.
Principalmente, quando começou a apoiar todos os lavradores reles que apareciam.
Özellikle buraya gelen bütün kıytırık çiftçileri korumaya başladıktan sonra.
Agradece ao destino! Não vale um corno, se trocou um bonitão e um herói como tu por uma ratazana da retaguarda!
Kıytırık bir asker kaçağı için bunun gibi yakışıklı bir askeri, gerçek bir kahramanı bıraktıysa o kız beş para etmez zaten.
$ 2250, por essa treta?
O kıytırık şey 2250 dolar etmez.
Nada a não ser um bando piolhoso de ladrões de automóveis!
Kıytırık araba soyguncuları. Hepsi bu.
Uma testemunha banal dum caso banal.
Bu iş iyi. Kıytırık bir davaya, Kıytırık bir tanık.
- Na porcaria dos aeroportos e portos!
Hava alanı ve kıytırık limanlar güvenliğinde.
É terrível. Não posso dar-lhe este anel minúsculo.
Ona bu kıytırık yüzüğü veremem.
Achas que me podes comprar... com um presentito que adquiriste numa loja do aeroporto.
Havaalanındaki... hediyelik eşya dükkanından aldığın kıytırık bir şeyle beni tavlayamazsın.
"Saltei pela janela."
Kıytırık bir de not bırakmış, "Ben pencereden atlıyorum" diye.
Ainda agora começamos e já estas a ir embora para um acampamento qualquer!
Tam işler yoluna giriyor sen o kıytırık kampa gitmek için bırakıyorsun.
Olha para o fatinho dele!
Şu giydiği kıytırık kıyafete bir bak.
As meias condizem com a camisa!
Kıytırık çoraplar, kıytırık gömlekle uyumlu.
Tu não construíste esta casa, ganhaste-a num concurso foleiro nos anos 50.
50`lerin kıytırık bir tv şovunda kazandın.
Ishy e quê?
Kıytırık ve ne?
Exacto, fiz o Iggy.
Doğru o benim. Kıytırığı ben yazdım.
Por causa de uns artigos idiotas?
İki kıytırık yazı yazdın diye mi?
Os meus artigos não são idiotas.
Benim yazılarım kıytırık değil.
Sou um grande zarolho imbecil. E uso a mesma camisola estúpida todos os dias e...
Ben kocaman, dört gözlü kıytırık bir adamım ve her gün her gün aynı salak kazağı giyiyorum, ve...
Não posso dar-lhe este anel minúsculo.
Ona bu kıytırık yüzüğü veremem.
Não se vai pescar espadarte com uma patética cana de três quilos.
3 kilo çekebilen, kıytırık bir oltayla kılıçbalığı yakalamaya gidilmez.
Os meus colegas de nave enfrentaram diversos perigos com calma, mas um simples filme fá-los ficar de lágrimas nos olhos.
Gemi arkadaşlarımdan biri tehlike anında gözünü kırpmıyor ama kıytırık bir filmi seyrederken gözyaşı dökmeye başlıyor.
Mais ninguém faria oito sopas diferentes para uma reles reunião... Desculpe. Uma não-reles reunião da DAR.
Kıytırık bir affedersin, kıytırık olmayan bir dernek toplantısı için kimse sekiz ayrı çorba tadamazdı.
Bem, agora que falas nisso, acho que ouvi falar... numa cerimónia reles para a minha turma de economia.
Galiba işletme sınıfı için kıytırık bir tören yapılacağı söylenmişti.
Os homosexuais são homens... que após 15 anos de tentativas... não conseguiram fazer aprovar uma lei de anti-discriminação.
Homoseksüeller 15 yıldır çabalamalarına rağmen belediye meclisinden kıytırık bir yasa tasarısını bile geçiremeyen erkeklerdir.
homossexuais são homens... que, após 15 anos de tentativas, não conseguem que seja aprovado um patético projecto de lei anti-discriminação.
Homoseksüeller 15 yıldır çabalamalarına rağmen belediye meclisinden kıytırık bir yasa tasarısını bile geçiremeyen erkeklerdir.
O Plaza é lindo, só que é uma merda na segurança.
- Plaza mükemmel, ama çok kıytırık bir koruması var.
Um salário de merda, um apartamento de merda, férias com meus pais...
Kıytırık bir maaş, kıytırık bir daire, ebeveynlerimle bir tatil...
Ele nos deixa vendendo umas calcinas de merda e depois quer que eu vá morar com ele a um kibutz.
O bizi burada kıytırık bir çamaşırcı dükkanında bıraktı, şimdi de benim gidip onu ziyaret etmem gerekiyor.
Calcinhas de merda não...
Kıytırık değil!
Os autocolantes estão mal escritos.
Çıkartmalar kıytırık olmuş.
No combate seguinte, um murro banal deixou-o a dormir para sempre.
Bir sonraki dövüşünde, daha ilk kıytırık fiskede ebedi uykusuna daldı.
Só preciso de uma junta para o pescoço.
İstediğim, kıytırık bir boyun eklemi.
ESCOLA SECUNDÁRIA CARNE HO YT Ficha de autorização
CARNE HOYT LİSESİ Okul Gezisi İzin Kağıdı
A reabilitação deve ser mais cara do que um canalizador.
Gülme gazı terapisi muhtemelen kıytırık bir contadan daha pahalıdır.
Não um vinho fracote do Luberon!
Kıytırık Luberon şarabı değil!
A todos vós meus grandes cabrões.
Hepinize, kıytırıklar.
Não aquelas refeições vegetarianas minúsculas que servem nestes sítios.
Buralarda verilen kıytırık vejetaryan yemeklerinden değil.
Foi tipo eles deram-me a merda de um panfleto... acerca de uma reabilitação. eu devia ver como é.
Elime rehabilitasyon hakkında kıytırık bir broşür verdiler... oturup incelemem bekleniyor.
E ele tem um daqueles bigodes fininhos franceses.
Bir de kıytırık, ince Fransız bıyığı vardı.
Ia-o devolver ao banco antes de o tornar numa casa de panquecas.
Eğer kıytırık bir dükkan haline gelecekse anında bankaya devrederim burayı.
Quer dizer, eles deram connosco no hotel.
Yani, herifler bize kıytırık bir hotelde bile ulaştılar. Biliyorum.
Porque devem ter mais que uma dica anónima para convencer um juiz a assinar este tipo de intervenção.
Çünkü bir yargıca bu tarz bir saldırıyı onaylatmak için elinizde, kıytırık isimsiz bir ihbardan daha fazlası olması lazım.
Devíamos vencer estes inúteis por 40 pontos!
Bu kıytırık takımı 40 sayı farkla yenmemiz gerekirdi.
Nós fazíamos equipa nos debates. Até ele se passar nas finais Estatais, e deixou-me com o miserável 2º lugar.
Finalde... susup beni o kıytırık ikincilik ödülüne mahkum edene kadar takım arkadaşıydık.
Peguei numa caixa e escrevi a mensagem na parte detrás.
Bir kaðýt aldým, notu üstüne yazdým.
Cem folhas de papel são 4 iuan.
100 yaprak kaðýt 4 yuan.
Precisas dum passe da receção.
Ön masadan bir kaðýt getirmelisin.
Vai desfazer as malas com as poucas coisas que trouxe... e eu volto daqui a duas horas.
- Sen taşıdığım o kıytırık eşyaları yerleştir.