Yu перевод на турецкий
14,711 параллельный перевод
Tenho um plano para bater o Chicago.
Chicago'yu yenmek için planım var.
Guerra contra Inglaterra, agora uma guerra para recuperar Nassau.
İngiltere'ye karşı savaş,... artık Nassau'yu geri almak için savaş.
A guerra para recuperar Nassau começou aqui há uma hora atrás.
Nassau'yu geri alma savaşı bir saat kadar önce burada başladı.
Não vais acreditar como trouxe a Simu para aqui.
Simu'yu buraya nasıl getirdim bilemezsin!
Ele podia ter-se ido embora comigo e com a Simu, há dias.
İsteseydi beni ve Simu'yu günler önce götürebilirdi.
Winston Churchill e T.E. Lawrence num hotel no Cairo, a dividir o Médio Oriente com champagne e charutos.
Winston Churchill ve T.E. Lawrence'ın Otel Kahire'de şampanya ve puro içerken Ortadoğu'yu bölüyorlardı.
Pode garantir ao Halo que tomamos todas as precauções.
Halo'yu her tedbiri aldığımıza dair temin edebilirsin.
Aquela mulher tem o meu livro e o meu Pablo.
Kadın kitabımı aldı ve Pablo'yu ele geçirdi.
O Pablo também. Temos acordo?
- Pablo'yu da.
Damien Thorn, o homem que tirou o Tiago dos carris.
Damien Thorn, Tiago'yu raylardan kurtaran adam.
Ontem passámos pela casa e vimos a Kappa Nu.
Geçen gün eve uğradık ve Kappa Nu'yu gördük.
Continue a ouvir a WFKK com Bobcat Joe e participe no maior sorteio da Virgínia Ocidental!
Batı Virginia'nın en büyük çekilişine katılabilmek için WFKK'da Bobcat Joe'yu dinlemeye devam edin.
Se tivermos um centro nevrálgico mais consolidado aqui, no Novo México...
New Mexico'yu merkez alarak daha bütün bir şekilde hareket etmemizi sağlayacak...
Então, vai parecer que um deles se pôs com ideias e matou o Tuco para ficar com parte do negócio.
Elemanlardan biri Tuco'yu öldürüp işten pay almaya karar veriyor.
Se eu denunciar o Tuco, de quem acha que o cartel vai suspeitar?
Tuco'yu ispiyonlarsam Kartel kimin peşine düşer sanıyorsun?
E mandou o Ernesto embora.
Ernesto'yu evden gönderdi.
Ouçam bem, passaram apenas semanas, desde que tomámos as cidades de Perth e de Edimburgo sem disparar um único tiro.
Şuraya yazıyorum, şimdi öyle ama Perth ve Edinburgh'yu tek kurşun dahi atmadan almamızın üzerinden haftalar geçti.
Estamos a lutar numa guerra para proteger Nassau em que a nossa arma mais poderosa é o medo que podemos provocar aos nossos inimigos.
Nassau'yu korumak için en etkili silahımızın düşmanımıza aşılacağımız korku olduğu bir savaştayız.
Estou prestes a levantar âncora para as Índias Ocidentais, o único elemento que me falta é de alguém que compreenda Nassau.
İki gün içinde Batı Hindistan'a doğru yola çıkacağım. Ama elimde olmayan tek şey bilgi. Nassau'yu anlayan birisi.
Para conseguir destruir Nassau, tem que a conhecer.
Nassau'yu katletmek için onu tanımanız gerekiyor.
E surpreendentemente, parei de pensar em Nassau.
Beklenmedik bir şekilde Nassau'yu düşünmeyi bıraktım.
Nassau, certamente que te lembras, tem falta de vontade de ter uma própria identidade.
Nassau'yu bir kimlik oluşturma yetisinden yoksun olarak hatırlayacaksın.
Porque estás tão determinado a defender Nassau?
Neden Nassau'yu savunmak için bu kadar kararlısınız?
Tu roubaste a única coisa que fazia de Nassau aquilo que realmente era.
Nassau'yu Nassau yapan tek şeyi elinden almışsınız.
Se não o fizesse, eles considerariam que sou apenas um pirata com outro título em quem não podiam confiar, o que terminaria com o envio de uma frota de dez navios e de 1500 soldados para arrasar com Nassau.
Bunu yaparken başarısız olmam demek, basitçe başka bir isimle korsan olduğumu ve güvenilmez olduğumu doğrulamam demek. ... sonuç olarak da 10 gemilik bir filo 1,500 asker ile Nassau'yu dümdüz etmem demek.
Se fosses o Governo Britânico e estivesses determinado a recuperar Nassau dos piratas, não seria o início do ataque uma oferta de perdões para todos os piratas?
Sen İngiliz Hükümeti isen ve bunu kafaya koyduysan Nassau'yu nihayetinde korsanların elinden almayı istersin hücum ederken genel çapta af takdim etmek alenen bir hamle değil mi?
É seguro dizer que a luta para defender Nassau está a ter um início desfavorável.
Nassau'yu koruma savaşı talihsiz bir başlangıç yaptı demek doğru olur.
Temos de esquecer Nassau.
Nassau'yu ardımızda bırakmalıyız.
Achas que estou com dúvidas sobre abandonar Nassau?
Nassau'yu terketmeyi ikinci kez düşünüp düşünmediğimi mi soruyorsun?
Woodes Rogers controla a cidade de Nassau com uma companhia de soldados ingleses.
Nassau'yu bir bölük askerle elinde tutuyor.
Nem por isso, a não ser que queiramos invadir Nassau. E não me parece que queiramos.
Nassau'yu istila etmek gibi bir planımız yoksa, ki olduğunu sanmıyorum, yok.
Ele disse que os seus mecenas queriam supervisionar a sua tomada de Nassau. Disse que eles tinham interesses a proteger.
John adında bir adam kendini tanıttı ve işverenlerinin menfaatleri olduğunu, sizin Nassau'yu geri alma girişimlerinizi takip etmek istediklerini söylediler.
E a grande frota que está em Havana levantará âncora no próximo dia para arrasar Nassau.
Ertesi gün Havana'daki ürkütücü donanma Nassau'yu yerle bir etmek için denize açılır.
Pretendo reunir forças e agir para recuperar Nassau.
Güçlerimizi birleştirip Nassau'yu geri almaya niyetliyim.
Sabes, quando chamava "casa" a Nassau, a maior parte dos homens nesta praia nem sequer eram homens.
Sen ve ben Nassau'yu ev bellediğimizde bu kumsaldaki adamlar erkek bile değildi.
Eu terei poupado Nassau... e achas que a história disto será contada muito depois de eu morrer?
Nassau'yu kurtaracağım ve bu hikâyenin ölümümden sonra anlatılacağını mı düşünüyorsun?
Se não recuperarmos o tesouro, uma terrível frota partirá de Havana para arrasar com Nassau.
Altınları ele geçiremezsek Havana'daki ürkütücü donanma Nassau'yu yerle bir etmek için denize açılır.
Estão de tal modo furiosos que estão dispostos a destruir Nassau só para provar o seu ponto de vista.
O kadar öfkeliler ki bunu kanıtlamak için Nassau'yu yakıp yıkmaya niyetliler.
Destruiremos a sua marinha e prepararemos Nassau para uma invasão direta.
Askeri gücünü kırıp Nassau'yu doğrudan işgale açabiliriz.
Que prometeram defender Nassau contra a Coroa.
Nassau'yu Kraliyete karşı korumak için.
Pensei que tivesses dito que não devias nada a Nassau.
Nassau'yu arkanda bıraktığını söylediğini sanıyordum.
Não estava a pensar na pirataria, nem nos perdões, nem em Nassau.
Korsanlığı, afları, Nassau'yu aklımdan geçirmiyordum.
Nunca mais viu o Mattiyahu desde os 8 anos.
Sekiz yaşından beri Mattiyahu'yu görmedi.
Disseste-me que eu veria a Greta Garbo.
Yolculuğun sırasında Greta Garbo'yu görebilirsin demiştin.
Que no dia 15 de Março de 2012, você assassinou a arquitecta Alice Monroe na casa dela, estrangulando-a com uma ligadura.
15 Mart 2012'de iple boğmak suretiyle mimar Alice Monroe'yu evinde öldürdünüz.
É preciso consentimento do médico, do doente, de um familiar... É para impedir que as pessoas atravessem só por preferirem San Junipero.
Doktordan, hastadan ve bir aile üyesinden imza alınıyor ki insanlar sadece San Junipero'yu sevdikleri için oraya geçmeye çalışmasın.
Liga para o Rodolfo.
Ben söyledim. Rodolfo'yu ara.
Vamos sair e apanhar o Colorado antes que descubram qual deles se lixou.
Onlar ne olduğunu anlamadan biz Colorado'yu kazanmak için hamle yapacağız.
Estou a fechar Adamu agora, porra!
- Az önce Adamou'yu da bağladık.
Presumo que saibas como encontrar este Leo.
- Bu Leo'yu nasıl bulacağımızı bildiğini tahmin ediyorum?
Que talvez derrubem tudo.
Nassau'yu dize getirirsek belki hepsini dize getirirsin.