Translate.vc / португальский → турецкий / Yüksek
Yüksek перевод на турецкий
22,828 параллельный перевод
Eu devia perguntar, por exemplo, onde há uma impressora de alta velocidade, ou onde deixei as minhas chaves, ou onde há um livro sobre certo tema, e ela devia responder-me com fala, com um holograma, com uma apresentação,
Mesela, yüksek hızlı yazıcı nerede sormalıyım. Anahtarlarım nerede? Şu konudaki kitap nerede?
Felizmente para ti, tem um ponto de ignição alto.
Şanslısın ki tutuşma noktası yüksek.
Lembra-te. Se for uma Lâmia, lidamos com um médium de nível elevado.
Sadece şunu hatırlayın, eğer bu Lamia ise, yüksek seviyeli bir psişikle uğraşıyoruz.
E depois o Supremo Tribunal irá reverter a decisão e anular a lei daqui a talvez dez anos.
Sonra da Yüksek Mahkeme kararı bozacak ve kanunu sanırım on yıl içinde iptal edecek.
Tinha acabado a secundária, então comprei uma câmara de filmar e elaborei um plano de negócio.
Yüksek lisansımı yeni bitirmiştim. Kendime bir kamera alıp küçük bir iş planı yaptım.
A taxa de criminalidade é alta aqui?
Suç oranı burada oldukça yüksek...
Não, morreu de uma overdose de carisoprodol.
Hayır, aşırı derecede yüksek dozda karizoprodolden öldü.
Baseado na dimensão da explosão captada pelo vídeo dos pescadores, foi causada por uma grande quantidade de combustível com base em napalm e outra coisa também : munições.
Balıkçılar tarafından çekilen videodaki patlamanın çapına bakacak olursak bu patlamaya yüksek miktarda napalm bazlı bir yakıt ve başka bir materyal, bir mühimmat sebep olmuşa benziyor.
Um advogado bem pago, formado em Yale.
Yüksek ücretli, Yale mezunu bir avukat.
Este veredicto é acima do normal.
Jüri çok yüksek bir rakama hükmetmiş.
Parecia tão alto do chão ao olhar para cima?
Aşağıdan bakınca bu kadar yüksek görünüyor muydu?
Comeste três chamuças ontem é por isso que a tua pressão arterial está alta.
Dün üç tane samosa yedin. Bu yüzden tansiyonun yüksek.
- Mais alto.
- Daha yüksek.
Cante mais alto ou irei matar este.
Yüksek sesle söyle yoksa bunu vuracağım.
Tenho o quarto QI mais alto já registado, 197.
Bugüne kadar ölçülen dördüncü en yüksek zekâya sahibim : 197.
Os níveis antigos eram baixo, ligeiro, elevado, alto e severo.
Eski uyarı seviyeleri, düşük, ihtiyatlı, yükseltilmiş, yüksek ve yoğun şeklindeydi.
Quem compra comprimidos são clientes sofisticados.
Haplar yüksek gelirli müsterilere satılıyor.
Precisam de estafetas que passem despercebidos. Que vão aos sítios sofisticados sem serem apanhados.
Yüksek gelirli yerlere malları taşıyabilecek ortama uyum sağlayabilen kuryelere ihtiyacımız var.
Ela informou que tinha desconforto em altas amplitudes, certo?
Yüksek değerlerde rahatsızlık rapor etmişti değil mi?
Maior elevação significa mais quilómetros para anteciparem potenciais ataques.
Olası saldırıları önlemek için, yüksek rakımlar daha avantajlı.
Tem amigos com cargos elevados.
Yüksek makamlar da dostları var.
Significa que tem informações sobre o Bardot desconhecidas pelos superiores.
Bu da demek oluyor ki sende bu yüksek mevkilinin sahip olmadığı bilgiler var.
Quero colocá-los numa situação de stress e vê-los disparar uma arma.
Onları yüksek stres simülasyonuna sokup ateş etmelerini izlemek istiyorum.
Os "cérebros" esconderam-no num bunker sob a chancelaria.
Akıllılar onu yüksek mahkemenin altındaki bir sığınakta saklıyorlar.
Os preços nunca estiveram tão altos.
Fiyatlar hiç daha yüksek olmadı.
Achamos que a educação superior é uma coisa boa.
Ortağım ve ben yüksek öğrenimin iyi bir şey olduğunu düşünürüz.
Subornos avultados de uma prisão privada no Texas.
Teksas'daki özel bir hapishaneden yüksek oranda rüşvet alımı.
Não há nada alto o suficiente.
Yeterince yüksek bir yer yok.
Powers de alto nível não precisam de socos e pontapés.
Yüksek seviye Powerlar tekmeye ya da yumruğa ihtiyaç duymazlar.
As vezes quando um Power forte bate num Power mais fraco, deixam marcas e hematomas muito interessantes.
Bazen yüksek bir Power düşük bir taneye vurduğunda oldukça ilginç izler ve ezikler bırakırlar.
Então, como vamos matar o Power mais poderoso de sempre
Peki, en yüksek seviye Power'ı nasıl öldürmeyi düşünüyorsun?
- Sim! Pontuação mais alta!
- İşte bu, yüksek skor!
E tudo indica que vamos ser capazes de espalhar o sofrimento um pouco mais acima na escada.
Görünüşe göre, acımızı biraz daha yüksek mevkilerle paylaşabilecek gibi duruyoruz.
Tem de ser alguém com verdadeiro acesso... cientistas, investigadores.
Yüksek erişim izninine sahip biri olmalı. - Bilim insanları, araştırmacılar.
Pessoal administrativo de nível alto.
- Yüksek seviye idari personel.
Capitão Garazeb Orrelios. Da Guarda de Honra do Alto Lasan.
Lassan Yüksek Onur Muhafızları Yüzbaşısı Garazeb Orrelios.
Altamente explosivo na sua forma pura.
Saf haldeyken patlama oranı yüksek.
Sim, tens grandes hipóteses de sobreviveres a isso...
Evet, bu durumdan kurtulma şansımız oldukça yüksek, öyle mi?
Incluindo a nossa parede de escalar, o nosso novo parque aquático, e a nossa tirolesa de alta tecnologia.
Bunlara tırmanma duvarımız, yeni su parkımız ve yüksek teknolojiyle donatılmış teleferik hattımız da dahil.
Meu Deus, é alto!
Çok yüksek.
De preferência asiáticas, de 18 a 24, magrinhas.
Yüksek ihtimalle Asyalı, 18-24 yaşlavında, zayıfça.
É uma questão de segurança nacional.
Bu yüksek derece de ulusal güvenlik meselesi.
Tem um carcinoma ductal de alto grau com mais de seis centímetros no seio esquerdo e outro semelhante mas um pouco mais pequeno no direito.
Sol göğsünde 6 santimetrelik yüksek-dereceli duktal karsinom var. Ve benzer ama biraz daha küçüğü de sağ göğsünde var.
Estão todos in situ, pelo que não têm metásteses, mas é provável que venham a ter.
Hepsi meme dokusunda, henüz metastaz yapmamış. Ama metastaz yapma riski yüksek.
Ele tinha uma grande aposta nela
Yüksek bahis oynamıştı.
Dou-te 10 000 dólares se me levares a um que coloque uma aposta de alto risco.
Beni yüksek riskli bir bahis kuponu yapabilecek biriyle tanıştırırsan sana 10 bin dolar veririm.
- Uma antena de alta potência.
Yüksek güçlü bir anten.
Com a criminalidade a crescer e o tempo de resposta policial a aumentar, muitos proprietários com posses recorrem a empresas de segurança para terem protecção adicional.
Suç dalgasındaki artış ve polislerin olaya müdahale etmesinin gecikmesi nedeniyle birçok zengin konut sahibi, daha iyi korunmak için yüksek teknoloji kullanan şirketlerle anlaşıyorlar.
Cante alto!
Yüksek sesle söyle!
Alto, alto.
Daha yüksek, daha yüksek.
Estava mesmo muito alto.
Çok yüksek sesliydi.