Z перевод на турецкий
1,356,681 параллельный перевод
Por isso não mandei o Reid até lá sozinho.
O yüzden Reid'i yalnız yollamadım.
Vamos parar um momento, um momento de silêncio, um momento de desespero, um momento de dúvida, um momento de esperança que o Reid seja forte o suficiente para isto.
Bir dakikamızı ayıracağız, sessiz bir dakika, çaresiz bir dakika, şüphe dolu bir dakika, Reid'in yeterince güçlü olacağını umacağımız bir dakika.
Todos pararam um momento?
Hepiniz bir dakika ayırdınız mı?
Não comeces com essa treta politicamente correta.
Bırak şu evrensel zırvaları. "Mutlu Noeller" diyeceksin.
Quem está pronto para ir à igreja?
Kiliseye gitmeye hazır mıyız?
Vou deixar-te a sós para seres visitado pelos teus três fantasmas.
Seni yalnız bırakayım da üç hayaletinin gelmesini bekle.
Julgava que iam ter connosco à Missa do Galo.
Gece yarısı ayininde buluşacağımızı sanıyordum.
Olhe, se precisar de uma ex-estrela de futebol para fazer publicidade, conheço um tipo.
Bu arada, emekli bir futbol yıldızıyla reklam çekmek isterseniz tanıdığım biri var.
Sr. e Sra. Phillips, esta é a minha namorada, Mary, e a filha dela, a Heather.
Merhaba Bay ve Bayan Phillips. Bu kız arkadaşım Mary, bu da kızı Heather.
- Veremos.
- Bakarız.
A gravidez não planeada mais famosa do mundo.
Adam dünyanın en ünlü plansız gebelik örneği.
"Estrela Local Recrutada pela Florida State."
"Yerel Yıldız, Florida State Takımına Alındı."
Lembras-te de teres dito que devíamos dar espaço um ao outro?
Birbirimize zaman tanımamız gerektiğini söylemiştin ya?
Espera, não é a garrafa que estávamos a guardar para quando tivéssemos um neto?
İlk torunumuz olacağı zamana sakladığımız şişe değil mi bu?
E nós os três seremos uma grande família.
Üçümüz harika bir aile olacağız.
Não estás errada.
Haksız değilsin.
- Precisa de falar com o médico.
Doktorla konuşmalısınız.
- Aí tem o cartão de visitante.
- İşte ziyaretçi kartınız. - Gerçekten mi?
Óptimo, estão todas aqui.
Harika, hepiniz buradasınız.
Estou a atrapalhar a happy hour?
Mutlu anınızı bölüyor muyum?
Se tiver de ir cuidar da sua filha, está tudo controlado aqui.
Bak, eğer kızına geri dönmek zorundaysan burada her şey kontrol altında.
Menos eu ou o Keith Richards, nascemos com esse dom.
Beni ya da Keith Richards'ı değil, ama biz bu yönden kutsanmışız.
Muito bem, Danielle, é o seguinte...
Tamam, Danielle, işte şöyle yapacağız.
Vocês as duas estão a dar-se bem aí?
Siz iki kız orada iyi anlaşıyor musunuz?
E se procura uma boa ponte de onde saltar, conheço as melhores.
Atlamak için iyi bir köprü arıyorsanız, en iyisini biliyorum.
Atenção a todos, quero que abandonem o local.
Millet! Bu yeri boşaltmanızı istiyorum. Evet sen.
Carl? Desculpe incomodá-lo.
İş yerinde rahatsız ettiğim için özür dilerim.
O xerife deu-me o seu nome e morada.
Adınızı ve adresinizi bana Şerif verdi.
Parece que lhe deu boleia há alguns meses.
Birkaç ay önce onu otoyolun yukarısında aldığınızı biliyorum.
Procuro uma mulher a viajar sozinha.
Yalnız seyahat eden bir kadın arıyorum.
- Talvez tenha um registo.
- Bir kaydınız olduğunu umuyorum. - Evet.
Não penses nisso, e anda já para cá para finalmente terminarmos o que começámos.
Düşünme ve kıçını kaldırıp buraya getir böylece sonunda başladığımız işi bitirebiliriz.
Ela era peculiar, uma verdadeira solitária.
O çok tuhaftı. Gerçek bir yalnız.
Sugiro que comecem pelo bar onde o Peracchio foi visto pela última vez.
Peracchio'nun son görüldüğü bardan başlamanızı öneririm.
Está tudo bem. Considere-me um companheiro de viagens.
Sorun değil, beni yalnız bir gezgin olarak düşün.
Manda uma equipa reunir amostras de locais de construção, começando por onde encontraram o carro, dispersando a partir daí. Eu trato disso.
İnşaat alanlarından numuneler toplamak için ERT'yi gönderin, aracı kurtardığınız yerden başlayıp oradan genişletin aramayı.
Credo, são pessoas que tentámos virar.
Tanrım, bunlar yakalamaya çalıştığımız adamlar.
Não vamos apanhar o Reddington com pessoas tipo o Lou Capote.
Evet, ama dünyanın Lou Capote'leriyle Reddington'ı alamayacağız.
Sou perfeitamente capaz de proteger a minha filha, obrigada.
Kendi kızımı oldukça iyi koruyabilirim, teşekkür ederim.
Deixei-o, estamos a disputar a custódia.
Ben... Onu terk ettim ve biz velayet savaşındayız.
Quer levar a minha menina, e se descobrir que eu causei um acidente...
Benim küçük kızımı çalmaya çalışıyor. Ve eğer bir kazaya neden olduğumu öğrenirse...
Um tiro certeiro no Reddington.
- Ne istiyordu? Reddington'dan kurtulmamızı.
Vamos dissecá-la até encontrarmos o que precisamos. Isto é extremo, até para ti.
Ve ihtiyacımız olanı bulana kadar inceleyeceğiz.
Sem quaisquer perguntas, sem dívidas, com a nossa amizade intacta e a florescer.
Hiçbir soru sorulmadan, borç tahakkuk etmeden, arkadaşlığımız bozulmadan devam edecek.
Pois teremos novas terras para desbravar. Não como colegas de trabalho, mas como companheiros.
Çünkü biz, iş arkadaşı olarak değil, suç ortağı olarak keşfedeceğimiz yeni topraklara sahip olacağız.
Não digo que tenhamos o suficiente para tramar o tipo. Digo que estamos... Estamos perto.
Adamı asacağız demiyorum, yaklaştığımızı söylüyorum.
Está a atraí-lo usando a irmã dele. Estamos a ir a casa dela.
Kız kardeşini kullanarak onu saklandığı yerden çıkarmaya çalışıyor.
Quando estiver seguro, vão ver a irmã.
O güvende olunca kız kardeşini görürsün.
Se vai ser atingida por um carro, a minha irmã é a melhor pessoa.
Kendine bir araba çarptıracak olursan, kız kardeşimden daha iyisini bulamazsın.
Não tinham acabado de se conhecer?
Az önce tanıştığınızı sanıyordum.
Portanto, isto é o que vamos fazer.
Yapacağımız şey şu.