Translate.vc / португальский → турецкий / Zor
Zor перевод на турецкий
57,229 параллельный перевод
Ela vai suar muito para conseguir um trabalho decente.
Düzgün bir iş bulması çok zor olacak artık.
Sei que é muito problemático o que vou dizer, mas a Susan é a tua namorada. Se alguém vai resolver isso, penso que precisas de ser tu.
Diyeceğim şeyin ne kadar ağır ve zor olduğunu biliyorum ama Susan senin sevgilin, yani biri bu durumu düzeltecekse bence bu kişi sen olmalısın.
Metade da polícia é corrupta, não é difícil de acreditar.
SCPD'nin yarısı yozlaşmış halde. İnanması zor olmaz.
As pessoas não podem aguentar tanta pressão. Ser Presidente e "ele" é insustentável.
İnsanlar böylesi bir zorluğa zar zor katlanabilirler ve hem başkan, hem de o olarak buna devam edilemez.
É difícil de esquecer.
Unutması biraz zor.
Precisei de negociar, mas tenho tudo o que Curtis pediu.
Biraz zor oldu ama Curtis'in istediği her şeyi ayarladım. - Harika.
É uma ordem exigente, Oliver.
Zor bir istek oldu bu Oliver.
O que seria difícil para o Sampson conseguir no caso do Chase querer reviver os planos do pai.
Yani Chase babasının şeytani planını uygulamaya çalışıyorsa Sampson'un o kimyasalı ele geçirmesi çok zor olacaktır.
Eles tiveram filhos complicados.
Anlaşılması zor çocukları var.
É difícil de explicar, mas existem estas outras Terras, está bem?
Açıklaması çok zor ama başka evrenler var...
Não parece.
- Pek zor görünmüyor.
- Estou a tentar localizá-lo, mas não é fácil sem a Felicity.
- Uçağı takip etmeye çalışıyorum ama Felicity olmadan çok zor.
E não vamos ser difíceis de encontrar.
Ve bulunmamız da zor olmayacak.
Drew, estás a colocar-me numa posição difícil.
Drew, beni zor durumda bırakıyorsun.
Não tornes isto mais difícil por não me quereres magoar.
Bunu olduğundan daha zor hale getirme çünkü duygularımı incitmeni istemiyorum.
Os vampiros não são fáceis de localizar, mas não acho que esteja muito longe.
Vampirleri takip etmesi o kadar zor değil, çok uzakta olduğunu düşünmüyorum.
Não há nada que eu não faça.
Ve zor olan hiçbir iş yoktur.
Teve um dia difícil.
- Zor bir gün geçirdi.
Deve ter sido duro.
- Çok zor bir şey olmalı.
Deve ser mesmo duro crescer sob um céu azul, com oito pais todos babados em cima dele.
Mavi gök kubbenin altında havaya uçmak gerçekten zor olmalı. Sekiz ebeveyn başında salya sümük ağlar.
O rastreio tem sido muito difícil, mas estamos confiantes de poder contabilizar os restantes em pouco tempo.
İzlemek çok zor olsa da geri kalanlar için de kısa sürede hesap yapabileceğimiz konusunda eminiz.
Porque evitar um evento que poderia ter levado à extinção, pelos vistos, não foi suficiente.
Çünkü zar zor önlenen kitlesel yok oluş görünüşe göre yeterli gelmedi.
Está a flutuar na escuridão, mal se detecta no radar, mas tem um anel de habitat, o que significa que alguém está em casa.
Karanlıkta yüzüyor, radarda zar zor görüntülense de bir yaşam döngüsü var, ki bu da birinin evi olduğu anlamına gelir.
É meio difícil explicar.
Açıklaması biraz zor.
Entendo que seja difícil ver um herói de guerra...
Savaş kahramanını böyle görmenin zor olduğunu anlı...
Mas sei que é um homem honrado que se agarrou à sua própria alma e isso é uma coisa difícil de fazer neste tipo de trabalho.
Ancak biliyorum ki o maneviyatına tutunmaya çalışan şerefli bir adam ve böyle bir işte bunu yapmak çok zor olmalı.
Desculpa, sei que deve ter sido difícil para ti, mas não me podes telefonar oito vezes num dia, é demasiado.
Üzgünüm. Bu senin için çok zor olmuş olmalı. Ama beni günde sekiz kere arayamazsın.
Não sei, é difícil através de uma gravação.
Bilemiyorum. Kasetle çalışmak zor.
É difícil investir emocionalmente quando nem sei onde vives.
Nerede oturduğunu bile bilmezken duygusal olarak bağlanmak zor oluyor.
Estou a passar por muita coisa, é difícil de explicar.
Şu anda bir sürü şey yaşıyorum. Açıklaması zor.
É difícil.
Zor.
Tenho de tomar decisões difíceis.
Zor kararlar vermem gerekiyor.
Só tive uma semana difícil.
Zor bir hafta geçirdim sadece.
É difícil de convencer.
Onu ikna etmek zor.
Não quero que a vida dela seja mais difícil.
Bilmem. Hayatının daha zor olmasını istemem.
A vida custa a todos, temos de pensar a longo prazo.
Hayat herkese zor. Büyük resmi görmek lazım.
É difícil compreender a história vendo de fora.
Dışarıdan bakarak tüm hikâyeyi kavramak zor.
- Apanhei um susto de morte.
- Canımı zor kurtarmıştım!
Mal o consigo imaginar.
Hayal etmesi bile zor.
Foi um período muito mau.
Çok zor bir dönemdi.
E é difícil.
Ve bu zor bir şey.
Num momento sou a Dolly, no outro sou o Peter Pan.
Bir an Dolly, bir an PeterPan olmak zor.
Isso é tão difícil.
Bu çok zor.
Quando deixas alguém de fora, emocionalmente, é difícil recuperar a confiança.
Birini duygusal olarak dışladığında güvenini geri kazanmanın zor olduğunu biliyorsun.
Colocaste-me numa posição impossível, e mentiste-me na cara.
Beni çok zor bir duruma soktun. Gözümün içine baka baka yalan söyledin.
Mas é difícil viver no caos.
Kaos içinde yaşamak zor.
Deve ser difícil para ti veres isso.
Bunu görmek senin için zor olmalı.
Sim, foi uma noite difícil.
Evet. Zor bir geceydi.
É difícil para mim falar disto pessoalmente, e talvez seja melhor não o mencionar, mas por favor, fica a saber que te amo.
Bunu yüz yüze söylemek zor geliyor. Belki söylememek en iyisidir ama seni sevdiğimi bil lütfen.
É difícil admiti-lo mas... tenho uma paciente.
Bunu itiraf etmek bile zor ama... Bir hastam var.
Esta missão é grande demais para irmos sozinhos.
İki tanesini bulmak ne kadar zor olabilir ki? Görev, yalnız yapmak için çok zor.