Ñ перевод на турецкий
3,635,101 параллельный перевод
Tem imunidade.
Dokunulmazlığınız var.
- O único motivo pelo qual sabemos... - Acusem-no de desrespeito... -... ele elimina as piores pessoas...
Ve bunu bilmemizin tek sebebi Bay Reddington'ın içindeki en kötü insanlar indirmemize yardımcı olmasıdır.
- Não entendem.
Tutuklanması için bir emir çıkartın.
Quer levar-nos a julgamento?
Bizi yargılamak mı istiyorsun? Bize bir duruşma yapın.
Veremos o que acontecerá.
O zaman ne olacağını göreceğiz.
Sim, e tem algo que acho que considerarás interessante.
- Evet. Onda özellikle ilgi duyacağını düşündüğüm bir şey var.
Vais precisar disto.
Bunlara ihtiyacın olacak.
Mãe de Deus.
Ananı avradını!
A tua busca pela Reven Wright terminou.
Reven Wright avın sona erdi.
- Viste uma oportunidade e aproveitaste.
Sen zeki bir kızsın, Janet. Bir fırsat gördün ve de aldın.
O que recebeste por o entregar?
Ona ele vererek ne kazandın?
Tenho um mandado para o GPS do teu carro para ver onde estiveste. Adivinha só.
Nerede olduğunu öğrenmek amacıyla aracının navigasyon sistemi için bir emir çıkarttım.
Podes dizer sinceramente que não terias feito o mesmo?
Bana dürüstçe bundan farklı yapacağını söyleyebilir misin?
Tomaste a atitude correta.
Doğru olanı yaptın.
Sei que, de momento, não parece, mas tomaste.
Şu an öyle gibi görünmüyor biliyorum, ama doğrusunu yaptın.
Não que interesse, porque a Mr. Kaplan vai testemunhar amanhã à tarde. E quando o fizer...
Bay Kaplan, yarın öğleden sonra tanıklık yapacağı için önemli değil ve yaptığında, artık...
Sei que é difícil de acreditar, mas eu fui um menino de ouro, outrora. Tinha acabado de sair da Marinha.
İnanmak zor biliyorum, ama bir zamanlar Deniz Kuvvetleri'nden yeni çıkan altın bir çocuktum.
Vocês trabalharam juntos.
Beraber çalıştınız.
Eu era o responsável, do lado do FBI.
Ajansın yanında liderlik yapıyordum.
Estou zangado por ainda não saberes porque o Reddington entrou na tua vida.
Reddington'un hayatına neden girdiğini hala bilmeyişine kızgınım.
O sangue nesta camisa, do Raymond Reddington, esteve selado num cacifo de provas durante três décadas.
Raymond Reddington'ın bu gömleğindeki kan 30 yıldan uzun bir süredir bir kanıt dolabında mühürlüydü.
Retirou uma amostra do sangue do Reddington?
Reddington'un kanından bir numune mi aldın?
Teremos os resultados dentro de 24 horas, e saberemos finalmente se o Raymond Reddington é teu pai.
Sonuçlar 24 saat içinde sonuçlanacak böylece nihayet Raymond Reddington'un baban olup olmadığını anlayacaksın.
Vítima feminina.
Kadın kurban.
Apanhou o Prescott, ele deu-nos a Reven Wright, o corpo dela dá-nos essa bala, a bala dá-nos a Hitchin.
Sen Prescott'ı aldın, o bize Reven Wright'ı verdi. Ceset bize mermiyi verdi, o mermi bizi büyük jüriyi ortadan kaldırma gücüne sahip olan Hitchin'i verdi.
Lamento, Donald, sei que anseias provar a culpa da Hitchin, mas a única forma de sobreviver, agora que finalmente tens essa prova, é trocando-a.
Üzgünüm, Donald. Hitchin'in suçlu olduğunu kanıtlamak için can attığını biliyorum. Ama hayatta kalmanın tek yolu nihayet sahip olduğun o kanıtı değiş tokuş etmektir.
Vejam só se não é o mais procurado da América e o Agente Dawg.
Amerika'nın en çok aranan adamı ve yardımcı kankası.
Pensava que estava de licença, não a recrear-se com criminosos.
İdari izinde olduğunu sanıyordum suçlularla oynadığını değil.
De facto, vai ver que a nossa reunião de hoje é muito séria.
Aslında, bugünkü küçük buluşmamızı çok ciddi bir tonda bulacaksın.
Um grande júri federal está a investigar se o Donald e o seu grupo de trabalho me permitiram continuar a cometer crimes. Credo.
Donald ve görev gücünün suç işlememe devam etmemi sağlamış olup olmadığını araştıran federal bir büyük jüri var.
Parece um problema.
Amanın. Büyük bir sorun.
Parece inevitável que o meu acordo de imunidade seja revogado e que os membros do grupo sejam acusados imediatamente.
Dokunulmazlık sözleşmemin iptal edileceği ve görev gücünün üyelerinin derhal suçlu kabul edileceği kaçınılmaz gibi görünüyor.
Uma bala que o médico-legista retirou do corpo da Reven Wright.
Tıbbi elemanın Reven Wright'ın cesedinden yeni çıkardığı kurşun.
Tragicamente, o corpo da Reven Wright nunca foi encontrado.
Trajik olarak Reven Wright'ın cesedi asla bulunamadı.
Nós entregamos a bala, se fizer desaparecer o grande júri.
Kurşunu sana veriyoruz ve sen de büyük jürinin dağılmasını sağlıyorsun.
Então, desperdiçámos o seu tempo e o nosso.
O halde zamanını ve zamanımızı boşa harcadık.
O que será que os homens do Donald encontrarão na sua cabeceira?
Donald'ın adamlarının senin komodininde başka ne bulacaklarını merak ediyorum.
É o tipo de mulher que usa vibradores, Laurel?
Vibratör kullanan bir kadın mısın, Laurel?
Os escuteiros não abdicam facilmente dos seus emblemas de mérito.
Erkek izciler erdem kartlarını kolayca bırakmazlar.
Como sei que vai cumprir com a sua parte?
Sonuna kadar tutacağınızı nereden bileceğim?
Estão a investigar a relação do FBI com o Raymond Reddington aqui?
FBI'ın Raymond Reddington'la olan ilişkisini mi araştırıyorsun, burada?
O testemunho que estão a recolher aborda assuntos muito sensíveis, bem para lá do que qualquer pessoa nesta sala devia ouvir, incluindo vocês.
Aldığınız ifadeler, ikiniz de dahil, bu odadaki herkesin duyması gereken şeylerin ötesine geçen çok hassas konulara değiniyor.
Quero este caso encerrado e todos os registos expurgados.
Bu davanın kapanıp kayıtların silinmesini istiyorum.
Tragam as transcrições e qualquer prova.
Mahkeme muhabirinin transkripsiyonunu ve sergilerini aldığınızdan emin olun.
Garanta que destrói o pouco que sobra.
Geride bıraktığın küçücük şeyi de yok ettiğinden emin ol.
O caso foi retirado.
Kahrolası davanın tümü gibi. Geri çekildi.
Não me diga. Vou lembrar-me.
Sakın söyleme, dilimin ucunda.
O que vai fazer?
Ne yapacaksın peki?
- O seu plano resultou.
Planın işe yaradı.
Do telemóvel descartável da Kaplan.
- Kaplan'ın kullan at numarası.
Receio que o plano de reserva da Kaplan seja mais radical.
Korkarım ki Kaplan'ın yedek planı daha sert olabilir.