Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / русский → турецкий / [ M ] / Must

Must перевод на турецкий

158 параллельный перевод
Must be just as zippy If we were in Mississippi. ( Было бы так же хорошо и в Миссисипи )
# Eğer Mississippi'de olsaydık sabah daha çabuk olurdu #
Наверно ее протоптали мамонты.
- The mammoths must have made it.
- It must have nothing whatsoever to do with us. ( в ступоре )
- Bizimle ilgisi olmamalı.
Now they must learn From one another
Zamanla öğrenirler elbet onlar da
* Навернoе, Бoг существует
# There must be a God. #
Послушайте, подполковник, мы должны создавать исключительные прецеденты. Ваша деятельность - лучший пример тому.
We must take lasting examples... ibret alınacak işler yapmalıyız.
Problem must, быть где-нибудь еще.
Problem başka biryerde olmalı.
♫ YOU MUST TELL HIM NO ♫
ONA HAYIR DEMELİSİN
Wow They must put a lot of makeup on you.
Sana oldukca fazla makyaj yapıyor olmalılar.
That's what I call empathy. Мы должны попытаться поместить себя вовнутрь их шкуры... We must try to put ourselves inside their skin и взглянуть на нас через их глаза...
Kendimizi onların yerine koymaya ve bize onların gözüyle bakmaya çalışmalıyız.
Она телеграфировала мне : "Надо напечатать приглашения... She telegraphed me :" Must order engraved invitations и включить в них твоё второе имя, какое оно?
Oradan bana telgraf çekip, davetiye ısmarlayacağını söyledi.
Как необходимое условие, мы должны быть в состоянии, - гарантировать их физическую безопасность. As a prerequisite, we must be able to guarantee their physical security.
Bunun önk oşulu olarak, onların fiziki güvenliğini temin etmeliyiz.
McNamara, you must never have read a history book. "Если-бы вы читали, то знали-бы, что мы никогда не были пешками китайцев или русских. " If you had, you'd know we weren't pawns of the Chinese or the Russians.
Okusanız, bizim Çin'in ya da Rusya'nın piyonları olmadığımızı bilirdiniz.
"Люди должны перестать убивать других людей." "Human beings must stop killing other human beings."
"İnsanlar diğer insanları öldürmekten vazgeçmeli."
Как много зла мы должны сделать, в стремлении к добру? How much evil must we do in order to do good?
İyiye ulaşmak için ne kadar kötülük yapmalıyız?
"После использования Бюст-Плюс-Плюс, у меня такие большие груди..."
"Bust Must Plus'ı kullandıktan sonra göğüslerim öyle büyüdü ki..."
battered and worn but I must kneel to fight
tattered and worn but I must kneel to fight
Must-die " ¬!
Televizyonda Ölüm.
100 ) } nuku ha ni wa ha wo muke { \ 1cHB0B0B0 } Face a bared blade with your own 100 ) } mamoru beki mono dake wo shinjite { \ 1cHB0B0B0 } Only trust in what you must protect
Saf bir kılıçla tek başına yüzleş Sadece koruman gereken şeylere güven
oh, some g.p. - Забыл имя - he called atlanta and must have beat you to the punch.
Bir doktor adını unuttum Atlanta'yı aradı.. bize bunlardan bahsetti.
перевод Диана77 Вот такие пироги, Блэр.
Bölüm Blair Waldorf Must Pie
o / ~ I know you in autumn o / ~ Осенью ты прекрасна, o / ~ And I must be there. o / ~ И я должен быть с тобой.
"Seni sonbaharda biliyorum" "Ve orada olmalıyım."
Наверное, скрутила счетчик мужей на ноль.
She must have rolled the odometer back to zero.
- Вы должны увидеть Африку.
- You must see Africa.
Damn fridge must be on the fritz again.
Salak buzdolabı yine bozuldu herhâlde.
Парни, у вас вчера был походу неплохой миксер.
Güzel bir karışım yapmışsınız siz çocuklar dün akşam yatmış olmalısınız. Quite a mixer you boys must have had last night.
* You must realize *
Anlamalısın ki
Они необходимы must've вы здесь.
Size burada ihtiyaçları olmalı.
Yeah, that must have been what, uh, two years ago?
Evet, ne kadar oldu, iki yıl sanırım, değil mi?
I must ask you to state whether these greetings are accepted.
Bu selâmların hangilerinin kabul gördüğünü sormam gerekiyor.
'We must hurry, this couldRespiration...
- Acele etmeliyiz, ölebilir. - Solunum neredeyse yok.
Я научила ее словам "nos must amitto vivo en."
"Nos must amitto vivo en."
Но почему ты так со мной обращаешься?
But why must you treat me like this?
Мы должны вас вывести.
Well, then, we must get you out.
Роксетт - "Это наверно любовь".
Roxette "It Must Have Been Love."
* исполняют "Second Line on Monday" * * you must've been a V.I.P. * * исполняют "Second Line on Monday" * * for the second line is wild * * the С.B.D., bourbon street *
* Çalmak için çok önemli biri olmalısın * * Çünkü çılgındır Nefesli Çalgılar Bandosu * * Şehir merkezi, Bourbon Caddesi *
The store must've had a fire sale, huh, Clark?
Dükkan acayip satış yapmış demek Clark.
Chloe must have discovered how and passed along the information.
Chloe nasıl yapacağını bulup onlara söylemiş olmalı.
I imagine you must be tired after your flight.
Uçuştan sonra yorgun düşmüşsündür.
Знаете, иногда это очень непросто вставить свою песню в альбом группы.
George'un All Things Must Pass'ini ve diğer birkaç parçasını... prova etmişler ve'Let It Be'albümüne koymamışlardı.
Уверен, его дочь ужасная зануда.
His daughter must be very stubborn
Глупoсти, "This Must Bе Thе PIасе" пели TаIking Hеаds.
Yanlışın var, Yerim Burası Olmalı, Talking Heads'e ait.
"This Must Bе Thе PIасе" пели TаIking Hеаds, Arсаdе Firе пpoстo сделали ее кавеp.
Yerim Burası Olmalı, Talking Heads'e ait, Arcade Fire sadece yeniden seslendirdi.
With Sarah's workload, It must have been important for her to make time.
Sarah'nın iş yüküne bakılırsa zaman ayıracak kadar önemli bir şey olması gerek.
Sarah didn't tell me that, But whoever he was, they must have just split up, because he was trying to win her over.
Söylemedi ama her kimse daha yeni ayrılmış olmalılardı çünkü adam onu geri kazanmaya çalışıyordu.
There must be some mistake.
Bir yanlışlık olmalı.
Well, that must be when our thieves stole the high-tech ammo. 800 pounds worth, and they would've had to take it out the loading dock.
- Hırsızlarımızın yüksek teknoloji cephaneyi çaldığı an olmalı. - Yaklaşık 400 kilo. - Yükleme alanına çıkarmaları gerekiyor.
I mean, that must have been why he was targeted, but, I mean, we never figured out what they were up to.
Neden hedef seçildiğini anladım ama ne ile uğraştıklarını ortaya çıkaramamıştık.
That must be where my fanny pack is.
Bel çantası orada olmalı.
Джон... nos must amitto vivo en.
Nos must amitto vivo en.
- "This Must Bе Thе PIасе" Arсаdе Firе.
- Arcade Fire'dan Yerim Burası Olmalı.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]