Ладони перевод на турецкий
568 параллельный перевод
... Хорошо, слушай, - когда-то бродячий каменотёс поведал мне что перед тем как вызвать бурю, ведьма опускает ладони в воду... "
"İlk başta size gezgin bir taşçının bana söylediklerini anlatacağım." "Cadılar gök gürültüsünü çağırmak için ellerini suyun üzerine koyarlarmış..."
Ладони выполняют важную функцию в создании резонанса и усилении звука.
Tabi eller de sesin tınında ve çıkış gücünde önemli bir rol oynar.
- Надо спрятать карту в ладони,.. -... вот так.
İşte bu şekilde, göstermeden tutuyorsun.
Достаточно вашей ладони.
- Elinizi verin yeter.
Две ладони. Да.
İki el resmiymiş.
- Ладони, мистер Кордэтт? - Ладони.
- El mi dediniz Bay Cordette?
Так. Мужчина нес картину, на которой были изображены две ладони. Овидетель его не разглядел.
Adamın kolunun altında bir çift elin resmedildiği bir tablo varmış.
- А! "Две ладони". - Да.
Ah, bir çift el resmi mi?
Картина Луизы Паттерсон "Две ладони".
Patterson'un Birthright tablosu. "
Видите, мисс Грей, я как на ладони. В мою квартиру можно заглянуть. А вот в вашу практически Невозможно.
Benden bir kat yukarıda oturuyorsunuz ve dairemin içini rahatça görebiliyorsunuz ama ben sizinkini göremiyorum.
Зачем стирать ладони о весла и о гарпуны?
Kollarını kırasıya kürek çekmeler, zıpkın ve mızrak atmalar neden?
Ладони - вверх.
Avuçlar yukarı.
Ладони - вниз.
Avuçlar aşağı.
У меня ладони тоже вспотели.
Benim de avuçlarım terliyor.
Капитан Марко запустил пару зажигалок, поэтому все было видно как на ладони.
Yüzbaşı Marco işaret fişeği atmıştı,.. ... bu yüzden olanları açıkça görebiliyorduk.
Я люблю твои ладони... твои руки...
Ellerini seviyorum, elinin avuç içi...
Как удержать лунный луч... в ладони?
Nasıl tutarsınız bir ay ışığını Avucunuzda?
Как удержать лунный луч в ладони?
Nasıl tutarsınız bir ay ışığını Avucunuzda
В расход меня свел, даже ладони потеют.
Beni bitiriyor. Avuçlarım dahi terliyor.
Теперь закрой глаза, только не жульничай и опишешь всё, что есть на ладони.
Tamam gözlerini kapa, hile yapma, elimdekileri bana say.
- Покажите ладони.
Elini aç.
Дай ему скользить по ладони.
... bu çift dikiş. Bıraktığında o parmaktan tutup at, tamam mı?
Ты держишь меня на ладони.
Beni avucunun içine aldin.
Волосы моей матери... все еще были в моей сжатой ладони.
Hala, avuç içimle yakaladığım... annemin saçları var.
Есть в этом что-то чувственное зрелое, словно к вам на ладони готовы сорваться все виды удивительных плодов.
Çok duygusal bir tarafı var, insana her türlü farklı meyve, her an eline düşecekmiş hissini veriyor.
И ты держала сферу на ладони
Küreyi avucunun içine aldın,
У него влажные ладони.
Avuçları nemli.
Влажные ладони!
Avuçlarım nemliymiş!
У меня влажные ладони... потрогай.
Avuçlarım nemliymiş... bir dokunun.
Правда, что у него влажные ладони?
Avuçları gerçekten de nemli.
Ты видишь ладони?
Elleri görebiliyor musun?
это ширина ладони.
El genişliği kadar.
Космический календарь можно представить как футбольное поле, но вся человеческая история будет занимать размер моей ладони.
Bu ölçekteki kozmik takvim bir futbol sahasi genisliginde, ve tüm insanlik tarihi ise ancak elim büyüklügünde.
А отпечаток ладони - это, вероятно, подпись художника.
Belkide bu el izleri ressamın imzasıydı.
Старайся попадать ладонями в ладони.
Avuç içlerinizi dokunsun.
Волосы, ладони...
Saçların, avuçların...
Мы сейчас как на ладони.
Hedef tahtası olduk.
Изображайте судороги в животе... и когда вы извиваетесь и стонете, то вы заодно лижите ладони.
Bir mide krampını taklit edebilirsiniz. Ağrıdan öne eğilmiş gibi yaparken, avuç içlerinizi yalayın.
По ладони!
El falı!
Линии на вашей ладони говорят, что вы доставили много неприятностей женщинам.
Avucundaki çizgiler bir çok kadına zor zamanlar yaşattığını gösteriyor.
Я подумал. Как вы так точно делаете предсказания по ладони?
Düşünüyordum da, nasıl oluyor da el falında bu kadar hatasız olabiliyorsun?
Пока человек не опустится на дно, он не сможет читать по ладони.
Bir insan dibe vurmadığı sürece, el falına bakmak imkansızdır.
И я в такой полной панике, что потеют ладони.
Sıkıntı bastı doğrusu.
Помнится, я видел иудейский ландшафт как на ладони, но я мог также увидеть край земли.
Judea'nın eski şeklini gördüğümü hatırlıyorum. Ama aynı zamanda dünyanın uzak köşesini de görebiliyordum.
Помню у тебя ладони пахли табаком.
Avucunun içinde... tütünün kokusunu duyabildiğimi hatırlıyorum.
Теперь, в идеальном мире Мы сожмем ладони и будем трясти эти кусты пока он не выявится.
Mükemmel bir dünyada... ... kol kola girip, onu bulana kadar çalıları eşelerdik.
Деньги были как на ладони, но риск был слишком велик.
Para iyiydi, ama risk çok fazlaydı.
Прижимаешь сигарету к ладони и ждешь, когда она догорит до фильтра. Главное - не поморщиться.
Filtresine kadar yanmasını beklerken kılını bile kıpırdatmaman gerekirdi.
- Сложи ладони лодочкой.
Elini uzat. Sakın düşürme bunu Tanrı'nın cezası, tamam mı?
Мацуо. Давай я погадаю тебе по ладони.
Matsuo, el falına bakmama izin ver.
Картина, и на ней две ладони.
Tabloda bir çift el resmi var.