Мэрайя перевод на турецкий
336 параллельный перевод
"... смогут избавиться от осточертевших мэра и шерифа ". Это всё. Я перезвоню.
Vatandaşlar belediye başkanı ve şerifi suçlama masrafından kurtulacak. "
- Уолтер, я назову мэра стервятником? - Валяй.
- Başkana leş kargası diyebilir miyim?
- я видел мэра...
- Belediye başkanını gördüm.
Я стал их упрекать, спросил у мэра, что значит это дерзкое молчанье.
Bunun üzerine önce onları kınadım, sonra da Belediye Başkanına sordum : "Bu kasıtlı suskunluk da ne oluyor?" diye.
- А ты видел лицо мэра, когда я говорил о пони на игрушечной палке?
Midilli ve Polo hakkında konuşurken.. Royal'ın yüzünü gördün mü?
Я позвоню в офис мэра ровно в час и сообщу на счёт заложников которых с удовольствием убью, если вы точно не исполните мои распоряжения.
Saat 13 : 00'de B. Başkanını arayıp, rehinelerden söz edeceğim onları öldürmekten zevk alacağım eğer dediklerimi yapmazsanız. Akrep. "
" Месье комиссар, в глубине души я уверена, что мама невиновна в смерти моего отца Поля Делямар, бывшего мэра города.
Sayın Komiserimiz Üvey babam Belediye Reis Vekili Paul Delamare'ın ölümünü saran kuşkuların açıklığa kavuşmasını istiyorum.
Я хочу поблагодарить коменданта Лассарда мисс Мэра, мистера Президента его Святейшество Папу Римского, короля Норвегии
Teşekkürler Komutan Lassard, Emniyet Müdürü Hurnst... sayın belediye başkanı ve Başkan... Papa Hazretleri, Norveç Kralı... ve diğer saygıdeğer konuklar.
Сэр, если вы соизволите, я хотел бы принести извинения за сказанное капитаном по поводу вашего носа у мэра в...
Efendim, densiz davrandıysam, Yüzbaşı Lassard'ın başkanın ofisine gidip burnunuzu şeye sokmanızı...
Я же сын мэра города.
Ben bu kasabanın belediye başkanının oğluyum.
Мне приятна ваша компания, но я должен увидеть мэра.
Sohbetinizden hoşlandım ama belediyeye gitmeliyim.
Я не поучаю Мэра. Он напоминает мне моих любимых людей.
Reis filan anlamam.
- Я старый друг мэра.
Teşekkürler. Ben belediye başkanının eski bir arkadaşıyım.
Допустим, я спас дитя мэра но не хочу спасать мэра стоявшего, как слабый ребенок когда Готэм опустошала страшная болезнь
Bebeğini kurtarmış olabilirim ama... Gotham'da, izcileri çıldırmış palyaçolara... mutlu ev kadınlarını kedi kadınlara çeviren... bir salgın kol gezerken... bir bebek gibi aciz kalan belediye başkanını... kurtarmayı reddediyorum.
Я кандидат на пост мэра.
Belediye başkanı adayıyım da.
Здание муниципалитета Спрингфилда Предлагаю следующее. Оставшиеся деньги городской казны я увезу в более процветающий город и буду там баллотироваться на пост мэра.
Şehir hazinesinden geri kalanı kullanarak, daha zengin bir kasabaya taşınmamı ve bu parayı valiliğe seçilmek için kullanmamı öneriyorum.
" ы получишь грамоту с печатью мэра. я не голосовала за него.
Üstünde valinin mührü olan güzel bir plaket alacaksın.
Либо она выступает против мэра, либо я печатаю опровержение.
Başkanla yüzleşmeli, yoksa haberi çekmek zorunda kalacağım.
Я хотела бы поблагодарить нашего чудесного лорд-мэра за создание фонда с целью отправки Дэвида в Америку.
Eşsiz insan belediye başkanıza David'in Amerika'ya gitmesi için ayarladığı bu fon için teşekkür etmek istiyor.
Вы знаете, Майк, если бы я был заместителем мэра, никогда не случилась бы забастовки мусорщиков.
Biliyorsun, Mike, eğer ben Başkan Yardımcısı olsaydım asla çöp grevi yaşanmazdı.
На прошлых выборах мэра когда выдвигались Руди Джулиани и Руфь Мессинджер я пошла делать маникюр.
Son belediye seçimlerinde R. Giuliani, R. Messinger'e karşı adayken manikürcüye gittim.
Если мне придется, я дойду до мэра.
Eğer mecbur kalırsam Belediye Başkanına kadar giderim.
На самом деле я сын мэра Фондрика.
Aslında benim gerçek babam Fondrique in belediye başkanıdır.
Я даже награду получил от мэра.
Bir keresinde belediye başkanından bir ödül almıştım.
Я продолжаю думать, "Если я остановлю Мэра..." Сама себя обманываю.
Belediye başkanını durdurursam gidebilirim sandım ama kendimi kandırıyormuşum.
Я бы с радостью, но Вознесение Мэра стремительно надвигается, а мы не знаем, чего ожидать.
Düşünebilsem çok memnun olurdum. Arna belediye başkanının yükselişi çok yakın. Neyle karşılaşacağımızı bilmiyoruz.
Ладно, я имел в виду мэра.
Fikri benim amcaoğlumdur bilmiyor musun?
Я назвал мэра ублюдком?
Reis Bey'de benim dayım sayılıyor ama.
- Мистер Лоунстинг пишет статью про семью. Ну, знаешь, потому что я выхожу за сына мэра.
Bay Lowenstein, Valinin oğluyla evleneceğim için ailemle ilgili bir makale yazıyor.
Я недостоин выступать здесь... в присутствии мэра Роберта Вагнера... и президента нашего клуба Джека Барнса.
Bendeniz için... belediye başkanı Robert Wagner'ın ve kulübümüzün başkanı... Jack Barnes'ın huzurunda bulunmak büyük bir ayrıcalık.
- Если я увижу мэра, то, возможно, я его узнаю.
- Görseydim, Belediye Başkanı'nı hemen tanırdım.
У Валчека есть связи в Клубе демократов первого округа... а у них есть выход на мэра, и я единственный поросенок, которому сиськи не досталось.
Valchek Demokratlarda başı çekiyor... Binbaşıda onlarla, bense hiçbir şey değilim burada.
Я этого не хочу, но срок моей службы на посту мэра подходит к концу, и я даже не могу войти в состав Городского Совета.
Belediye başkanlığımın süresi bitmek üzere. Dört gözle beklediğimden değil. Anlaşılan artık belediye meclis üyesi de olmayacağım.
Я хотел бы поблагодарить мэра Ландстада.
Landstad Belediye Başkanına teşekkür etmek isterim.
К сожалению, мы не бронировали стола, но э... как вы можете видеть... Я - помощник мэра.
Korkarım rezervasyonumuz yok ama gördüğün gibi belediye başkanının yardımcısıyım.
Я вам так признателен, мистер помощник мэра.
Buna minnettar olurum Bay Belediye Başkanı Yardımcısı.
Ладно, но я не стану действовать втайне от мэра в интересах этого парня.
Tamam... Başkanın arkasından giden bir çizgi çekiyorum bu adam için.
Я люблю моего мэра.
Başkanımı seviyorum.
Я слышал, ты наехал на нашего мэра на днях... в связи с тем убийством свидетеля.
Geçen gün Hizzoner'i tanık cinayetinde ikna etmeye çalışmışsın.
Во-первых, я слышал, у мэра есть проблемы с избирательной базой и ключевыми сторонниками.
En önemli destekçileri ve tabanıyla sorunlar yaşadığını duydum.
- Не я. Но я знаю одного скользкого засранца.. который с удовольствием вытащит дерьмо мэра на всеобщее обозрение.
Ama küçük bir piç biliyorum benim işin bunu mutlulukla yapacaktır.
Он хочет, чтобы я передал информацию Тони Грэю... чтобы тот ею воспользовался, он подумал, раз Тони будет бороться с мэром... он возьмет на прицел именно мэра, а не департамент полиции.
Bu bilgileri Tony Gray'e ulaştırmamı istiyor. Bırak kullansın. Biliyor ki Tony başkanlık için belediye başkanına karşı yarışırsa Departmanı değil, Royce'u hedef alacaktır.
Я несу за это всю полноту ответственности... и, безусловно, как только я узнал об этом... я проинформировал мэра и мы, совместно... немедленно приняли решении... об отстранении майора Колвина.
Tüm sorumluluğu alıyorum olayı duyar duymaz Başkan'ı hemen bilgilendirdim ve beraber hareket ederek Binbaşı Colvin'in görevine son verdik.
Я понимаю, что вы не в том положении, чтобы критиковать мэра.
Anladığım kadarıyla belediye başkanını eleştirebilecek bir konumda değilsiniz.
Я понимаю, это было бы проще решить при участии мэра, но...
Bunun belediye başkanı da içinde olduğu için basit olduğunu biliyorum...
От мэра, я имею в виду.
Belediye başkanından yani.
Я встретила случайно мэра этой деревни.
Tesadüfen, köy muhtarıyla karşılaştım.
Я даже не буду уходить с должности мэра до свадьбы.
Hemen ardından da muhtarlıktan istifa ederim.
- Я ищу мэра.
- Belediye Başkanı'yla görüşeceğim.
И я хочу знать, что на уме у моего мэра.
Tek bilmek istediğim Belediye Başkanı'mın ne yapmaya niyetlendiği.
Я победил действующего мэра, Тони.
Görevdeki başkanı devirdim, Tony.