Напутал перевод на турецкий
65 параллельный перевод
Может, кто-то что-то напутал.
Bilmiyorum, bir yerlerde bir yanlışlık vardır.
Это был его долг - дать показания, хотя он все и напутал.
Tanıklık etmek onun göreviydi aslında.
Наверняка управитель что-то напутал.
Yönetici sadece yanılıyordu.
Да, водки, засранец, хотел. Точно все напутал.
Muhtemelen biraz votka içip olayları karıştırmıştır.
Ну да напутал! Говорит :
Hayır, yanılmıyor.
- Дай взглянуть, ничего не напутал?
Zamanı göster bana.
Возможно, я что-то напутал с датами.
TarihIeri karstrms oIabiIirim.
Черепаха. Кролик. Я думаю, ты что-то напутал.
Sen kaplumbağa, ben tavşan.
Ты всё напутал, Пи.
Aklını kaçırmışsın, Pea.
Разве ты не помнишь, как меня доставили в коробке тебе на день рождения? А парень, которому я заплатил, все напутал и привез меня не в ту квартиру.
Doğumgününde sana gelen bir kutudan benim çıktığım o anı unuttun mu?
Секретарь напутал.
Adamlarım çok dikkatsiz.
Опять напутал!
Sen tam bir ahmaksın! Sana güvenemiyorum! Ona güvenemiyorum!
Ногами сегодня напутал со счетами.
Nogami bugün hesaplarda hata yaptı.
Кажется, я напутал.
Galiba kafam karıştı.
Может, ты что-то напутал насчет цели нашего ограбления?
Galiba soygunun amacı konusunda kafan karıştı.
≈ сли € ничего не напутал, если все пойдет по протоколу,... силь поспешат св € затыс € с последней из рода.
Bundan sonra operasyon merkezimiz burası olacak. Şimdi eğer protokolü doğru hatırlıyorsam... Güçler, son kurtarıcıyla temasa geçmeyi deneyecektir.
- Я просто напутал с въездом.
- Yanlış gelmeseydik, kafam karışmazdı.
- [Том] Ты что-то напутал, приятель.
Memphis, Graceland, Tennessee. - Seni salak.
Ты с детонатором ничего не напутал, а?
Patlayıcıları doğru bağladık, değil mi?
А цыплята крякают или я что-то напутал?
Tavuklar vak'lar mı gerçekten yoksa saçmaladım mı?
Черт, задница! Опять напутал!
Kahretsin, siktir, bok kafalı salak, göt!
Ты напутал насчёт способа снять проклятье.
Sen lanetin nasıI bozulacağı konusunda yeterince bilgili değilsin.
Я напутал немного в бумагах, и в результате, совершил ошибку.
Şu kağıt işleri belki biraz yarım yamalak oldu ve sonuç olarak bazı şeyleri karıştırdım.
Конечно ты напутал, блять.
Hayır, yarım yamalak olan sensin.
! Не знаю, чего ты добивался, рисуя его, но ты всё напутал.
Ne yapmaya çalıştığını bilmiyorum ama herneyse tamamıyla yanlış.
Твоя любимая игра. Ну, хорошо, с именем я напутал.
Senin en sevdiğin oyun.
Немного напутал с заказом.
Siparişimde bir sorun var.
Нет-нет-нет, ты все напутал!
Hayır, hayır, hayır, tamamen yanlış anlamışsın.
Кто-то напутал с квитанцией за ланч.
Birisi yemek faturasını yüzüne gözüne bulaştırmış.
По-моему я напутал там с числами.
Sanırım yanlış rakamları girdim.
Он попросил записать, чтобы я не напутал.
Karıştırmayayım diye yazdırdı.
При всем уважении, Дарвин все напутал
Kusura bakma ama Darwin tamamen hatalıymış.
Особо не развернешься на этих сидениях в White Hart, правда? ( футбольный стадион ) Помоему я ничего не напутал.
White Hart'taki sandalyelerde manevra için fazla yer yok, değil mi?
" ы точно не чего не напутал, глаза то уже не те?
Doğru gördüğüne emin misin? Gözlerin eskisi gibi iyi görmüyor.
- Он и с твоим всё напутал.
- Seninkini de karıştırmış.
Но врач скорой помощи что-то напутал, поднял его за плечи, или что-то вроде, что только ухудшило ситуацию.
Nasıl işse, ambulans doktoru eline yüzüne bulaştırmış. Onu omuzlarından mı ne kaldırmış. Durumu daha da kötüleştirmiş.
С цифрами не напутал?
Bu numaralar doğru mu?
Нет, Майкл, не напутал.
Numaralar doğru Michael.
Он немного напутал с графиком.
- Görev çizelgesinde bir karışıklık olmuş.
"Может, я немного напутал " со словом'мудак'.
Otuz birci kelimesinin anlamı konusunda kafam karışmış olabilir.
С другом тут встреться хотел, да видно напутал с адресом.
Bir arkadaşımla buluşacaktım ama sanırım adresi yanlış aldım.
А, возможно, адрес со мной напутал.
Belki de adres bana yanlış verildi.
Кстати, твой друг всё напутал!
Bu arada, arkadaşın yanılıyordu...
Тот, кто зарегистрировал контракт, напутал, и приложение не было подписано.
Girişi yaparken karıştıran kişi her kimse, eki hiç imzalatmamış.
И Роберт такой : "Блин, я чего-то там напутал".
Ve Robert "Adamım, kafam çok karışmıştı" dedi.
- Скорее всего, что-то напутал со смыслом.
- Daha çok semantik bir karışıklık.
Я начала сильно.... злиться из-за того, что Рэндалл что-то напутал, и... и потом он,.. зашел на кухню.
Yanlış bir şey yaptığı için Randall'a sinirlendim... Sonra da, mutfağa girdi...
Кто-то напутал.
Biri karıştırmış olmalı.
Кто-то что-то напутал?
Bir yanlış anlaşılma.
Ты напутал всё с конденсаторами.
Kapasitörleri yanlış bağlamışsın.
О. Так я... малость напутал.
O anı yanlış mı yorumladım?