Страдает перевод на турецкий
1,220 параллельный перевод
Она совсем не страдает.
Bu acı çekmek değil.
Это правда, что Орочимару-сама страдает.
Evet. Orochimarı-sama can çekişiyor.
Хорошие новости для всех, кто страдает от астмы и аллергии.
Bu, saman nezlesi ve astım hastaları için iyi bir haber.
- Страдает.
- Hayvan acı çekiyor.
- Точно. Она страдает.
Kara sevdaya tutulmuş.
Я ж говорил, страдает.
Söylemiştim acı çekiyor.
Найти новые методы лечения или предупреждения многих заболеваний, от которых страдает человечество.
İnsanoğluna acı çektiren sayısız hastalıklarla ilgilenmek, onları iyileştirmek veya hastalıkları önlemek için yeni yöntemler tasarlamak.
Его собственный лейтенант не отрицает, что детектив страдает навязчивой паранойей.
Kendi teğmeni bile saplantılı paranoyasını kabul ediyor.
Он так страдает.
Çok hasta.
что она страдает неизлечимой болезнью.
Bu avukatın da amansız bir hastalığa yakalandığını anlamıştım.
Отец так страдает.
Babamın çok ağrısı var.
При припадке страдает всё тело... включая мозг.
- Nöbet geldiğinde, bütün vücuduna gelir, beyin dahil.
Да, только страдает просопагнозией.
Tabii, ama bir rahatsızlığı var yüzleri tanıyamama.
- Скорее она страдает от твоего присутствия.
- Senin varlığın yüzünden iş yeri acı çekiyor! - Ne?
Если мне кажется, что я вот-вот сдамся... когда я вижу, как Земля страдает, я думаю о тебе и о том, что ты сделал для Земли.
Vazgeçme noktasına geldiğimde, dünyanın başına gelenleri gördüğümde hep seni düşünüyorum.
Подружка Бастера, Люсиль Остеро, страдает от хронического головокружения, с которым она пытается бороться без использования лекарств.
- Evet, yine canı sıkkın. Buster'ın kız arkadaşı, Lucille Austero, kronik yükseklik korkusundan muzdaripti ve bu korkusunu ilaç kullanmadan yenmeye çalışıyordu.
Он весит 135 кг и страдает от острого артрита.
137 kg. ve aküt kalp rahatsızlığından şikayetçi.
И когда страдает одна часть тела, все остальные страдают вместе с ней.
"Eğer bir parça acı çekerse... " bütün parçalar birlikte acı çeker. "
Этот разговор о детях он, очевидно, завел от того, что так страдает.
Çocuklarla ilgili o konuşma, onun üzüntüsünden dolayı geldiği çok belliydi.
Похоже, он страдает.
Acı çekiyormuş gibi görünüyor.
Не только мой народ страдает, Чайя.
Acı çeken sadece benim halkım değil, Chaya.
Ради тех, кто страдает от этих притеснений.
Bu zulüm yüzünden acı çekenlerin iyiliği için...
Если существо страдает не может быть никаких моральных оправданий отказу принимать во внимание его страдание.
Eğer bir canlı acı çekiyorsa, bu acıyı dikkate almayı reddedecek ahlaki bir açıklama olamaz.
Лов рыбы - также смертельный спорт, в чем нечеловеческое животное страдает.
Balıkçılık da hayvanların acı çektiği bir kan sporu.
Боль и страдание находятся в себе плохо и должен быть предотвращен или минимизирован, независимо от гонки, пола, или разновидности существа, которое страдает.
Acı ve ıstırap kendi başlarına kötü ve engellenmesi veya en aza indirilmesi gerekiyor. Acı çekenin ırkına, cinsiyetine veya türünden bağımsız olarak.
Сегодня в Британии 1 миллион детей страдает от ожирения.
- Cidden kalktın? - Gerçekten öyle.
- ќна сильно страдает.
- Gerçekten çok acı.
И чем больше он страдает, тем сильней впадает в депрессию, и мне не хочется в постель к нему.
Ve mutsuzluğu arttıkça çaresizliği de artıyor. Ve çaresizliği arttıkça benim onunla seks yapma isteğim azalıyor.
Мой дорогой Эдуард страдает! А я осуждала его.
Çabuk Edourd'a antipirin!
Что, страдает манией преследования?
Ne... Aşağılık kompleksi mi varmış?
Майя страдает от заболевания легких, называемого "pneumocystis jiroveci".
Maia'da bir çeşit zatürree var, adı da Jiroveci zatürreesi...
Кристиан страдает неконтролируемыми вспышками ярости и манией преследования.
Christian'da şiddetli öfke bozukluğu ve ciddi acı kompleksi var.
Как я уже сказал, он страдает манией преследования.
Belirttiğim gibi, adam acı kompleksinden dolayı acı çekiyor.
Он страдает и его лошадь страдает.
Ve atı topal. Hayatı zor.
Каждый год ты выбираешь парня, и он страдает больше остальных интернов.
Her sene kendine bir intern seçiyorsun ve seçtiğin intern herkesten çok acı çekiyor.
Харви страдает лёгкой формой афазии, знаете, это когда не можешь вспомнить слово.
Harvey biraz nominal afaziden muzdarip. İsimleri hatırlayamıyor.
Сенатор страдает от тошноты, головной боли и помутнения сознания.
Senatörün mide bulantısı, baş ağrısı ve dikkat dağınıklığı şikâyetleri var.
Который страдает от болей в животе и обмороков.
Karın ağrısı ve bayılma nöbetlerinden muzdarip.
Я никогда не забуду его лицо. Он действительно страдает.
Onun yüzünü asla unutamam Yani, O gerçekten acı çekiyordu.
Они выполняют всю работу, а свободное население страдает от безработицы.
Bütün işleri onlar aldı. Bu da özgür halk arasında işsizliğe sebep oluyor.
Потому что римский народ страдает.
Çünkü Roma halkı acı çekiyor.
Он страдает.
O'nun bir hastalığı var.
Ужасно страдает.
Korkunç bir hastalığı.
Страдает?
Hastalık mı?
От чего страдает?
Ne hastalığı?
Тебе недостаточно того, что если Цезарь болен, то он и так страдает, знаешь ты про это или нет.
Bu yetmez mi o zaman? Eğer Caesar'ın hastalığı varsa vardır, ve sen ne olduğunu bilsen de bilmesen de o acı çekecektir.
Он страдает, но он не повержен.
Acı çeker, ama yok edilmez.
"Страдает мимическим расстройством личности, вызывающим эмоциональную нестабильность, переходящую в психоз." Да... это наша девочка.
"Ruhsal olaylarla sonuçlanan duygusal dengesizliğe yol açan aşırı duygusal kişilik bozukluğu." İşte bu bizim kız.
- Он страдает от депрессии.
Depresyondan şikayet ediyordu.
Она так страдает!
Acı çekiyor...
Нет, он страдает - ужасная агония.
Hayır, acı çekiyor.