Траве перевод на турецкий
320 параллельный перевод
ПОВЕСТЬ О ПЛАВУЧЕЙ ТРАВЕ
A STORY OF FLOATING WEEDS
Я пишу, что лежу на траве, и над головой пальмы.
Çimenlerde yattığımı, tepemde palmiyelerin sallandığını yazıyorum.
Пойдем в поле, снимем обувь, погуляем по траве.
Kırlara çıkalım, çıplak ataklarla çimenlerin üzerinde yürüyelim.
Пропал в траве?
Çimenlerin arasında kayıp mı oldu?
Я вспомнил о траве, что только начала поспевать.
Bir an gözlerim, filizlenip büyümekte olan otlara takıldı.
Кажется, это очень приятный пикник. Пойду посижу на траве, если вы не против.
Çok hoş bir pikniğe benziyor ve sadece çimlere oturacağım, eğer siz karşı çıkmazsanız.
Ты здесь на траве сидеть не будешь!
- Buradaki çimlere oturamazsın!
"Прощайте, сожалеем, что недостойны сидеть на вашей мерзкой траве"!
Ve ayrıca sizin şu berbat çimlerinize bizi uygun bulduğunuz için de üzgünüz.
Только видел их на траве.
Sadece çimde gördüm.
Нельзя бегать по траве!
Çimlerde koşamazsınız!
Я лежу рядом с тобой в траве, среди золотых и красных листьев...
Çimenler içinde, altın sarısı yapraklar arasında yanında uzanıyorum.
Мы нашли её утром в траве. Прямо на том месте, где убили малышку. Помните?
Onu bugün çalılıklarda bulduk, tam kızın öldürüldüğü yerde.
В траве кузнечики прыгают.
Otların içinde bir cırcır böceği var.
- Так здорово! По траве!
- Çimenleri hissetmek çok hoş.
В саду и на траве, птички и овечки,
# Bahçedeki ve çayırdaki # # Küçük kuşlar ve koyunlar # #... hepsi uyuyacak... #
Как по мне, нелогично бегать туда-сюда по зеленой траве, растрачивая энергию вместо ее сохранения.
Bana otların arasında koşup durmak çok mantıksız geliyor, tasarruf etmek yerine enerji harcaması.
Тут в траве змея, начальник!
Çimenin içinde yılan var patron.
И цветы падали на его обнаженные ноги, на окровавленную грудь, на светлые волосы, и маленький солдат из Ломбардии спал там же на траве, завернутый в итальянский флаг. Он был рад, что смог отдать жизнь за свой народ.
Ve çiçekler düşmeye devam etti onun çıplak ayakları üzerine kan içindeki göğsüne, sarışın kafasına ve küçük Lombardia'lı asker orada uyuyor İtalyan bayrağına sarılmış, çimenler içinde yaşamını vatanı için vermekten memnun.
"Идти по траве"
ÇİMLERİN ÜZERİNDEN YÜRÜYÜNÜZ
Мы скользим по траве. Мы кружимся в мураве.
# Kayar gibi yürür geçer # Rüzgar gibi eseriz
Не ходите по траве
Çimlere basmayın!
Итак, много-много лет назад, когда я была маленькой девочкой в Монтане, однажды я лежала на траве и смотрела на муравьёв.
Uzun zaman önce, ben Montana'da küçük bir kızken, birgün çimenlerin üzerine uzanmıştım, karıncalara bakıyordum.
Ага, в траве.
Evet, çimenlerdeydik.
Увы, наши голоса, когда мы шепчем друг другу... спокойные и невыразительные, как шелест ветра в сухой траве... или как шорох мыши, ступающей маленькими лапками на осколки битого стекла в подвале.
Yazık, kurumuş seslerimizle birbirimizle fısıldaşırken sessizce ve anlamsızca, kurumuş otlardaki rüzgar gibi veya kuru bir mahzende kırık şişeler arasında gezen bir fare gibi.
Жизнь в траве.
Bitki örtüsünde yaşam var.
Выйдет чудо, оставив в траве за собой
* Gözlerine inanamayarak, bakacaklar dikkatle
Она идет как по золотой траве.
Aynen altın bir tarlada yürüyormuş gibi.
В этой серой траве... вижу я всех, кого уничтожил...
Bütün benim mahvettiğim... Hayalet bir ordu...
Пара ребят, занимающихся этим на траве...
... gelmesiyle toy oğlan avına çıkan azgın kızlar.
Я уже потаскал задницу по траве.
Ben de cephede bulundum.
Если бы я хотел стать овощем, я бы валялся на траве.
Eğer budala olmak isteseydim, çimde bowling oynardım.
Радостные голоса, звучавшие всё утро, сменились молчанием когда все увидели бизонов, оставленных гнить на траве убитых только из-за языков и ценного меха.
"Bütün sabah boyunca neşeli olan sesler... "... şimdi bu vadide çürümeye bırakılan sadece dilleri ve derileri için katledilmiş, "... ölü bufalolar kadar sessizdi. "
Пойдемте в то место, где "блеск в траве"!
Gel birlikte "zevk bahçesi" ne gidelim!
Похоже она подцепила клеща в траве во время любовной сцены.
Sevişme sahnesinde bir kenenin üstüne yuvarlanmış olmalı.
И хотя ничто не вернёт час прелести траве и славы цветку,..
" Her ne kadar kimse çimlerin üstündeki o ihtişam anını geri getiremese de çiçeğin görkemi için, yas tutmayacağız.
В траве есть большие коричневые проплешины.
Çim üzerinde kahverengi benekler vardır.
На траве осадок какого-то химического вещества.
Çimde kimyasal bir kalıntı var gibi.
У нас нет времени ползать по траве и рыться в клевере!
Burada oturup 4 yapraklı yonca aramak için çok geç artık.
Это как будто... припадаешь ухом к траве, и слышишь, как она растёт.
Sanki kulağını çimenlere dayamışsın da, onların büyüdüklerini duyabiliyormuşsun gibi.
Я провёл весь день, лёжа на траве. Съедаемый заживо погаными муравьями, думая, что случилось с моей мамой.
Çimlerde karınca yemi olarak uzanırken, şunu düşünüyordum :
Правила четко говорят, что нельзя вытирать мяч пока он на траве.
Kurallar çok açık bir şekilde topu çimende olduğu sürece temizleyemeyeceğini söyler.
Возвращайся на Бэйджор к своей траве и Себарру!
Bajor'a, bitkilerine ve Sebarr'ına dön.
Но в траве Билл Младший нашел небольшую змею.
Ama bir çalılığın içinde Bill, ufak bir yılan buldu.
На зелёной траве.
"Bulutlara benziyorlar"
Жизнь увядает, как дождь исчезает в траве.
Yağmurun çimde emilmesi gibi hayat akıp gidiyor.
Потом фермер бьёт её по башке, и режет её на этой траве,
Sonra çiftçi onu vurdu Ve kesip öğüttü...
Ты на траве.
Şu an yeşilin üzerindesin.
Ходить по траве?
- Delirdin mi sen?
Мы могли бы поесть что-нибудь вон там, в траве.
varsa bir şeyler getir..
Мне нужно было подумать об этом, потому что детям лучше проводить время на траве, а не на шестом этаже.
Bunu düşünmeliydim çünkü... çocuklar çimlerin üstünde, bir apartmanın 6. katından daha fazla eğlenirler.
Ели огурцы на траве.
Ve çimlerin üzerinde salatalık yeriz.