Царапала перевод на турецкий
21 параллельный перевод
Её прозвали Графиньюшка, потому что когда кто-то хотел её поцеловать, она царапала ему лицо своими острыми ногтями. Из-за своего упрямства она осталась старой девой.
Erkekler onu öpmek isteyince uzun tırnaklarıyla hiç çekinmeden yüzlerini çizerdi.
Она царапала меня.
Kaşındırıyordu.
Она пряталась в раздевалке спортзала, царапала двери ногтями, как-будто какой-то зверек.
Spor salonunun altındaki küçük odanın içine saklanmıştı. Tıpkı bir hayvan gibi tırnaklarıyla kapıyı tırmalıyordu.
Царапала двери?
Kapıyı mı tırmalıyordu?
Она царапала мое лицо, мою руку.
Yüzümü ve elimi tırmaladı.
Царапала меня как велоцирапотор.
Yırtıcıymış gibi beni tırmaladı.
Ты царапала себя ночью.
Bütün gece kendini tırnaklayıp durdun.
Должно быть, боролась и царапала его.
Direnmiş ya da tırmalamış olsa gerek.
" Белые кости виднелись сквозь рваное мясо изодранных пальцев Эмили, которыми она отчаянно царапала крышку гроба, будто дикое животное.
" Tabutunun tahta çıtalarını çaresizce boğulan bir hayvan gibi Emily tırmalarken parmak uçlarındaki parçalanmış etin altında kemiğin örümcek ağı beyazı artık görünüyordu.
Но она не царапала его.
Adamı tırmalayamamış.
Но она ни разу не царапала себе живот.
Ama Daha önce karnını hiç tırmalamamıştı.
Как мне увериться в том, что она не царапала себя?
Kendini tırmalamadığından nasıl emin olabilirim?
Самая маленькая камера, которую я когда-либо видел, была на часах, и даже она царапала бы при засовывании внутрь.
Gördüğüm en küçük kamera bir kol saatinin üstündeydi ve o bile içeri girerken sürtünecektir.
И она царапала и кусала меня как собака.
Ve o çizik ve ediyorum Bir köpek gibi beni ısırmaya.
Под ними были найдены кровь и кожа Банковски, что значит что она его царапала.
Bankowski'nin kanı ve deri kalıntıları kadının tırnaklarında bulundu ki bu, kadının Bankowski'yi tırnakladığını gösteriyor.
Орала, царапала меня.
Yani bağırıyordu, beni tırmalıyordu.
Так, она не боец, но, очевидно, проснулся животный инстинкт, и она вероятно царапала его руки, вот так.
Öyle değil o ama, belli ki avcı, hayvan içgüdüsü devreye girer... Doğru.
По моему мнению, а также по мнению Роба, все эти доводы нелепы, ведь Пенни Бёрнтсен никогда не упоминала, что она царапала кого-либо из этих людей.
Ki bu bana göre, ve eminim Rob'a göre de öyledir, mantık dışıydı. Çünkü Penny Beerntsen hiç bu kişilerden birini tırmaladığını veya tırmalamak için sebebi olduğunu söylememişti.
Она царапала его.
Kuş çocuğu yaralamış. Her yerini kanatmış.
Потом будто в припадке, она... била себя... царапала свою кожу.
Sonra da nöbet geçiriyor gibiydi, o kendini dövüyordu... cildini tırmalıyordu.
- Ты снова себя царапала.
İyileşti.