10 saniye перевод на английский
1,512 параллельный перевод
10 saniye içinde 3 litre sütü içebilir misin?
You can drink a gallon of milk in 10 seconds?
10 saniye önce söylediğinden beri bu gerçek değişmedi.
Really, that fact has not changed since you said it 10 seconds ago.
- 10 saniye sonra yanlış dozda ilaç verdiğimi itiraf edeceğim.
- In 10 seconds, I'm going to announce that I gave her the wrong dose in the clinic.
10 saniye kaldı galiba.
Ten seconds, I reckon.
10 saniye mi?
Ten seconds.
Transfer 10 saniye içinde tamamlanacak...
Download complete in 10...
Tamam, 10 saniye kaldı.
Okay, 10 seconds left.
Daha 10 saniye oldu patron.
Listen up... Boss, it's only been, like, ten seconds.
İnanılmaz engelinden bahsetmiyorum ; ki ben de olsaydı 10 saniye içinde camdan atardım.
Not to mention your incredible handicap, which if I had... I would've thrown myself out the window in 10 seconds.
- Elbette. Belki başbaşa kalabiliriz. 10 saniye kadar.
Sure, maybe then we can be alone for, like, 10 seconds.
Bizi öldürmeye göndermeden önce dinleyin. Toprağında 10 saniye bekliyorum.
Wait, before you have us killed, hear us out.
Tamam. 10 saniye düşüneyim.
Turhr... Ohokahay. Okay, now let's wait ten seconds.
İkisi de korkunç komik çocuklar, bir 10 saniye daha verin.
Gee, th-they're both screamingly funny, fellas Uhhhbetter give it another ten seconds.
- Çok yakınız. 10 saniye.
- We're almost there. Ten seconds.
20 saniye... 15 saniye... Patlama 10 saniye içinde dokuz, sekiz, yedi altı beş dört, üç, iki bir.
20 seconds... 15 seconds... detonation in 10... nine, eight, seven... six... five... four, three, two... one.
10 saniye içinde telefonu ona verin yoksa kızınızın boğazını keserim.
Put him on in 10 seconds, or I'll slit your daughter's throat.
Hedefe 10 saniye kaldı.
Ten seconds to target.
İsmini vermesi 10 saniye bile almadı.
Took him about ten seconds... and he was singing your name.
Buradaysa, sadece 10 saniye!
it's gonna takeNabout 10 fucking seconds.
- O halde 10 saniye.
- Then give me 10 seconds.
Bu da yaklaşık olarak... 10 saniye.
Handcuffing them, that takes... 10 seconds.
10 saniye! Ne?
10 seconds! What?
- 10 saniye.
- 10 seconds.
10 saniye içinde.
In 10 seconds.
10 saniye.
10 seconds.
10 saniye boyunca, aynada yansımam yoktu.
For 10 seconds, I was not in that mirror.
10 saniye bekler misin? Sağlam bir şekilde gitmem gerekiyor.
Have you got ten seconds?
1 dakika 10 saniye.
A minute and ten seconds.
Bana 10 saniye ver.
Give me ten seconds.
10 saniye. - Hadi Marshall.
- Marshall, come on.
10 saniye uzaktayım.
I'm ten seconds away.
10 saniye içinde beyin ölümü gerçekleşecek.
In 10 seconds time, he'll experience complete brain stem death.
Kapı açılır açılmaz 10 saniye boyunca resim çeker, Ve sonra ücret öderken ilk 10 saniye de resim çeker
It takes stills for ten seconds when the door opens, and then for the first ten seconds of the fare.
Boya paketleri bankanın algılayıcılarını geçtikten 10 saniye sonra patlarlar.
The dye packs explode ten seconds after they pass the bank sensors.
Güneşlerin, gezegenlerin ve tüm evrenin etrafında gezebilirim. Ve ben geri dönene kadar, 10 saniye gelmiş olacak.
I could travel around suns and planets and all the way out to the edge of the universe, and by the time I get back, ten seconds would have passed.
10 saniye sonra görüşeceğiz. Tamam mı?
See you in ten seconds'time, yeah?
10 saniye içinde öğreneceksin.
You're gonna know in about 10 seconds.
10 saniye.
- Ten seconds!
Patlamaya on saniye, komutanım.
10 seconds to impact, sir.
Tarih : 10.10.04 Saat : 15.04 Kayda göre 30 saniye.
Date of ten-ten-oh-four, fifteen-oh-four hours 30 seconds, by the register tape.
15 dakikadan bir saniye bile fazla beklemeyeceğini söyleyen, geç kaldığı hiç görülmemiş babasının, kapıya varmasına 10 dakika vardı hâlâ.
There was still ten minutes until her slavishly punctual father would arrive outside to wait for his 15 minutes and not a second longer
Sadece on saniye kaldı.
There's 10 seconds left.
Çok heyecanlandım... 10 saniye içinde...
I'm so excited...
5 saniye... 5... 4...
In 10 seconds... 5 seconds... 5... 4...
Hava ikmal birimi on saniye içinde devreye girecek!
Air processing equipment is connected in 10 seconds.
10 saniye içinde bana konuşurdu.
He'd talk to me in about two seconds.
10 saniye, Anka Kuşu.
10 seconds, Phoenix.
Füzelerini gönderdiler yani o pedalı ezmek zorundasın ateş duvarı yaratana kadar ve 6 G'lik bir basıncı on saniye tutana kadar. Yoksa ölürsün.
They launch their missiles... so you've got to jam that pedal... into the firewall... and hold a 6 G turn... for 10 seconds or you die.
Yayına kalan saniye... 12, 11, 10...
Thank you, people, transmitting in... 12, 11, 10...
Sadece 10 saniye.
Ten seconds.
10 saniye.
Ten seconds.