30 saniye перевод на английский
2,103 параллельный перевод
- 30 saniye. O zaman üzerine 20 saniye daha ekle.
Then you have 20 to put a lid on it.
30 saniye, belki.
LAZ : Thirty seconds, maybe.
30 saniye, en iyi ihtimalle.
30 seconds, at best.
30 saniye içinde patlayacak.
She'll detonate in 30 seconds.
İki Mississipi... 30 saniye.
Two Mississippi... 30 seconds.
30 saniye sonra, aynı adam, aynı kamyonet "U" dönüşü yaparak neredeyse bana tekrar vuruyordu.
Thirty seconds later, same guy, same van, flips a U-ey, almost hits me again.
- Evet biliyorum. Ama 6. arama bilinç kaybından 30 saniye sonra yapılmış.
- Yeah, I know, but the sixth call was placed 30 seconds into the blackout.
Sadece 30 saniye konuştun.
You only spoke to him for, like, 30 seconds.
Bulup bulabileceğiniz en güçlüsünden. Ardından 120,000-voltluk şok tabancası ve daha sonra da yaklaşık 30 saniye boyunca 50,000 voltluk bir şok silahıyla vurulacağım.
It's the highest concentration you can get, followed by a 120,000-voIt stun gun, and then I'II be getting shot with a Taser gun, 50,000 volts, for roughly around 30 seconds.
30 saniye, Bay Caceres.
30 seconds, Mr. Caceres. Judge...
doğu 20 derece, 52 dakika, 30 saniye güney 24 derece, 40 dakika, 38 saniye.
5,327 Terahertz. This one's coming from the ground. East 20 °, 52 minutes, 30 seconds.
Araç 30 saniye içinde ayrılacak.
The van's leaving in 30 seconds.
Bu yüzden sana Scott Adler'in N.Y.Ü'ye neden kayıtlı olmadığını açıklaman için 30 saniye vereceğim.
That's why I'm gonna give you 30 seconds to explain why there's no Scott Adler enrolled at N.Y.U.
Eminim onunla bayağıdır tanışıyorsunuzdur 30 saniye falan mesela.
I'm sure you probably knew him for all of 30 seconds.
Bilekliğini 30 saniye önce kapattık.
We deactivated your anklet 30 seconds ago.
Cep telefonu olan herkes bu bilgiyi 30 saniye içinde bulabilecekken sen oturup bunu ezberledin mi?
Are you telling me you memorized that fact when anyone with a cell phone can find it out in 30 seconds?
30 saniye, Lucas.
30 seconds, Lucas.
Duyduğum kadarıyla, 30 saniye kadar.
For about 30 seconds, from what I've heard.
Toplamda 9 dakika 30 saniye dışarıdaymış.
She was gone 9 minutes, 30 altogether.
30 saniye içinde sen de suç ortağı olacaksın.
In 30 seconds, you become an accessory.
Gitmekten daha önemli... Abby, 30 saniye sonra ekranda.
What could possibly...?
Şey, doktor ölüme sadece 30 saniye uzakta... olduğumu söyledi.
Well, the paramedics said I was about 30 seconds away From death.
Sen gittikten 30 saniye sonra fuarda benim flörtüm olur musun diye sordum ve o da evet dedi.
About 30 seconds after you walked away, I asked her to be my date for the fair, and she said yes.
- 30 saniye oldu daha.
- It's been 30 seconds.
Bir an buradalar, epeyce yaklaşıyoruz,... sonra 30 saniye içinde dalıp gitmiş oluyorlar.
One minute they're there, we get up reasonably close, within 30 seconds they've dived and they're gone again.
30 saniye de 50 mekik çekecek.
He's gonna do 50 sit-ups in 30 seconds.
- Başlatılıyor. 30 saniye.
- initiating. Thirty seconds.
Bombayı bırakmaya 30 saniye.
Stand by to drop, 30 seconds.
30 saniye içinde gelmezse gidiyoruz.
If she's not here in 30 seconds, we're gone.
30 saniye kaldı.
30 seconds left.
Taşaklarını koparmama 30 saniye kaldı.
I'm about 30 seconds away from ripping your balls off.
Cihazı kontrol edebildiğim 30 saniye içinde mi?
In the 30 seconds I had to examine the artifact?
- Son 30 saniye. - Soldan çekmeni istiyorum.
Thirty seconds. - Just gonna bring you around on the left.
Geminin imhasına 30 saniye kaldı.
Total annihilation in T-minus 30 seconds.
Eğer dediğini yaparsak, öldürmez 30 saniye.
If we do this for him, he will not 30 seconds
Büyücü, 30 saniye.
Wiz, 30 seconds.
Bütün bunları da sadece 30 saniye içinde yaparım.
And I know all that inside of 30 seconds.
30 saniye sonra çıkacaksın.
Post time 30 seconds.
2.5 km ve böylece 300 metre azalttı hatta tam olarak 30 saniye içinde.
2.5 km and has thus reduced to 300 feet and even in exactly 30 seconds.
- Ölü bir adamla 30 saniye konuştun ve- -
- Thirty seconds with a dead man and- -
30 saniye daha geçse farklı bir konuda konuşuyor olurduk
Another 30 seconds and we'd be having a different conversation.
30 saniye.
30 seconds.
"Yoktur" 30 saniye içinde her şeyi bırakıp gidebilesin.
Nothing you can't walk away from in 30 seconds.
Otuz saniye geç gitseydim o hamile kadın ve çocukları...
- If I would have showed up 30 seconds later, That woman, her babies
30 saniye önce Kahretsin, Hordichuk!
You miss another gimme like that,
Joel Hardy tuvalete gideli otuz saniye bile olmamıştı.
Joel Hardy walked in that bathroom less than 30 seconds ago.
Bak, 30 saniye ver.
Look, just give me 30 seconds.
Görevleri, uzun metrajli popüler bir filmle de onurlandirilacak :'Tokyo üzerinde Otuz Saniye'.
Their mission will be celebrated in a popular feature film "30 seconds over Tokyo".
Nikkei borsası 30 saniye içinde açılacak.
- We go live in 30 seconds. - He's on the roof!
- Otuz saniye içinde kayboldular!
- We only lost them for 30 seconds. Marion?
30 saniye.
You're fine, 30 seconds.