650 перевод на английский
395 параллельный перевод
Bu muhteşem bi keşifti Çünkü okyanusun dibinden gelen sıcaklık 650 fahrenayt tı.
And this was an amazing discovery because the temperature coming out of the bottom of the ocean was 650 degrees Fahrenheit.
Coğrafi açıdan 650 metre uzunluğunda ve 200 metre genişliğinde köpek başı şekli verilmiş bir kaya parçası.
Geographically... it's a rock shaped like a dog's head... barely 650 metres long... and about 200 metres wide.
Ama General Kitchener'ın ordusu... düşman kontrolündeki ülkenin diğer ucunda, buradan 650 km uzakta.
- No. But the army of General Kitchener is 400 miles away... across country in the hands of the enemies.
Savcı, 200,000 Frank ceza talep etmektedir, kaldı ki, bu da vergi ve masraflarla 650,000 Frank'ı aşan ceza ödenmesini gerekmektedir.
The public prosecutor has requested a fine of 200,000 francs which, along with the tax and charges, comes to over 650,000 francs to pay.
Deniz Kuvvetleri bizi Japon anakarasının 650 km kadar yakınına götürecek.
The Navy will take us within 400 miles of the Japanese mainland.
Uykusuz 650 km araba sürsen sen de yorgun görünürdün.
You'd be tired too if you drove 400 miles without sleep.
3 kilo 650 gram.
Nine lbs, two ounces.
Yolun bir ucunda Tijuana ve Ensenada vardır. Ondan sonraki durak olan La Paz için 650 km yol gitmeniz gerekir.
Tijuana, Ensenada up at one end, and then 400 miles to La Paz the only other town at the other end.
- Sadece 295 lt. kaldı.
- Only 650 Ibs remaining.
Paranın kokusunu 650 kilometre öteden almış.
He smelled the money from 400 miles away.
- Filistin'de 650 bin Yahudi var.
- There are 650,000 Jews in Palestine.
16.500.000 Yenlik banknotlar... bu kadar yüksek midir?
1,650 ten-thousand yen notes - would that be about this high?
Dipten 200 m yukarıdayız.
650 left from keel to bottom.
Çünkü dünyada bugün 8,650 farklı kuş türü var, bay Carter.
Because there are 8,650 species of birds in the world today, Mr Carter.
Eğer hükümet Hartum'dan kuzeye 650 km boyunca nehrin iki yanında ki Mehdi'ye bağlı kabilelerin şimdiye kadar silahlandırıldıklarını bilseydi...
If the government had known that by now... there'd be armed Mahdis tribes on both sides of the Nile... 400 miles north of Khartoum- -
Buranın 650 kilometre batısında Clutter Baba'nın yeri var.
Four hundred miles west of here, Big Daddy Clutter's place.
Buraya gelmek için 650 kilometre yol teptiler. Silahlarını da yanlarında getirdiler.
They drove 400 miles to come here, they brought their weapons with them.
3,650.
3,663.
Kahretsin, bizim 650 onlarınsa 2.500 uçağı var, değil mi?
Damn it, man, we've got 650 planes. And they have 2,500 aircraft, haven't they?
Bunun dışında 650 bilet sattık.
We got 650 tickets out of it.
650 bilet mi?
650 tickets?
650. 700.
650. 700.
Arada 650 km. Boyunca Batının en zorlu toprakları uzanıyor.
In between is 400 miles of the meanest country in the West.
... 400'450'500'550'600'650'700'750...
... 400'450'500'550'600'650'700'750...
200 bin Frank'a mümkün.
Sure, for $ 650!
Anakaradan 650 kilometre uzakta müttefiklerle Japonya arasında kalan son büyük engel Japon Okinawa adasıydı.
350 miles from the mainland was the last great barrier between the Allies and the planned invasion of Imperial Japan - the Japanese island of Okinawa.
Aniden kendimi, bölgedeki kuvvetlerin komutanı olarak yerkürenin devasa bir alanının uçtan uca 9.650 kilometrelik Londra ile Bombay arası kadar bir alanın sorumlusu olarak buldum. 128 milyonluk, açlık çeken ve oldukça asi özgürlüğünü yeni kazanmış aralarında 123.000 savaş esirinin ve gözaltının bulunduğu çoğu ölmekte olan, hızlıca denemek ve kurtarmak zorunda olduğum insanlar.
Suddenly I found myself responsible, as the supreme commander, for an enormous area of the globe, with a distance of 6,000 miles across it - as far as from London to Bombay, with 128 million starving and rather rebellious people who'd just been liberated, with 123,000 prisoners of war and internees, many of whom were dying and whom I had to try and recover quickly.
Korkularını birinin ruhuna yansıtmak biraz zor. Hele ki 650 kilometre uzaktaysa...
It's kind of difficult to put your cold feet on somebody's spirit, especially when they're 400 miles away.
- 650 yen.
- 650 yen.
Victor 6500, burası 650, anlaşıldı mı?
Victor 6500, 650 here, do you read?
Size 650. doğum gününüzde verdiğim o sigara kabı olmasaydı... o kazığı tam kalbinize saplamıştı.
If it hadn't been for that cigarette case I gave you for your 650th birthday... he would have driven that stake right through your heart.
650.Gün :
Day 650 :
675, 650, 625, devam ediyor.
675, 650, 625, he's holding.
Kıçımı sallayarak haftada $ 650 kazanıyorum, sen de o sırada... hiçbir şey yapmıyorsun.
I'm making $ 650 a week dancing my ass off, while you're just playing... You're making nothing. Right now, what do you make?
Menzil : 650 metre.
Range : 650 metres.
650 deniz mili hızda güney-güneydoğuya gidiyorum.
I'm cruising south-southwest at 6-5-0 knots airspeed.
1516 ölü ve yaralı. 1650 mermi atışıyla.
1 51 6 casualties with 1 650 bullets.
Fiyati bölüm basina 650'den 850'ye arttirdilar.
They're willing to pay. They'll go from 650 to 850 an episode.
Süper şarjlı 650 beygir gücü.
Turbocharged. 650 horsepower.
650 metre
2,000 feet.
Bunlarla 1.650.000 tane.
Well, this batch makes it 1,650,000.
"650,000 frank" Kamal imzalı.
"650,000 francs," signed Kamal.
Evet görünüşe göre bu Kamal, Akıntı'nın gerçekleşmesi için 650,000 frank ödemeye hazır.
Well, looks like this Kamal was willing to pay 650,000 francs to make Undertow happen.
Bugün Büyükelçi Moore'a, Opera binasında suikast yapmanız için, 650,000 frank.
650,000 francs to assassinate Ambassador Moore today, at the Opera House.
O birleşimden 650 bin kar yaptı.
He netted 650G off of that merger.
Kaqwani bölgesinin yetki alanlarının 650 KM dışında olduklarını söylediler.
The Kaqwani Reservation is 400 miles out of their jurisdiction.
650 dolar, bütün giderler dahil.
lt`s $ 650, utilities included.
- 650.
Fine, here you go.
- 1 ve 2'nci kovan.
- 650.
Anayurttan 650 kilometre uzaklıktaki Okinawa. Şiddetli direniş gördüler.
They had faced a fierce resistance.
Tamı tamına 1650 kişiydik.
- Exactly 1,650.