90 перевод на английский
8,212 параллельный перевод
90'larda benim icat ettiğim sözü kullanmak istiyorum : - "Sisteme giriyorum."
To use a phrase I coined in the 90s, I'm going in.
Elroy'un hayatının 90'larda zirveye ulaşması şerefine "Kulakların Nesi Var".
Better. In celebration of Elroy's life peaking in the early 90s, The Ears Have It.
90'lardan küçük bir nostalji, "Natalie Donuyor".
A little piece of 90s nostalgia you might call Natalie is Freezing.
Dinle dostum, ben de 90'ları yaşadım.
Listen man, I was there in the 90s.
90'ların teknoloji sektöründe, bu surat ve bu sese sahip olunca ya sana yardım ederlerdi, ya da engel olurlardı.
The tech industry in the 90s, this face, this voice, they're either gonna help you or hold you back.
Stacy'nin 90 yaşındaki ninesi burada.
Stacy has a 90 year old meemaw here.
Bazılarınız Garrett'ın 90 yaş genç halası Polly'le dans pistinde şov yaptı. Başka bir güzel haber söyleyeyim.
Here's another golden nugget in the gravel.
Ve bazılarınız da, Stacy'nin gene 90 yaş genç ninesiyle sohbet etti.
And some of you chatted with Stacy's meemaw, also 90 years young.
Bayanlar ve baylar, lütfen yerlerinize oturun. 90 saniye sonra canlı yayındayız.
Ladies and gentlemen, please take your seats. We go live in 90 seconds.
Benim için çalışan 90 gönüllü, beş paralı danışman,... 38 bin kişiden küçük bağışlar var hepsi de kazanmam için uğraşıyor.
I have 90 volunteers working for me, five paid consultants, small donations from 38,000 people, all trying to help me win.
Kıyıya yakın çevrede 3.000'den fazla ada var, Ralph bunları keşfedebilir ve aynı zamanda ülkenin ıstakoz ihtiyacının % 90'ını karşılıyorlar bilirsin ya şu kabuklular...
There are over 3,000... uh, islands off the coast, so Ralph could explore, and-and-and it also brings in 90 % of the nation's lobster, so, you know, crustaceans- - I'm sorry.
Kapanan hastaneden yüzde 90 indirimle aldım.
90 % off from a condemned hospital.
Açsan, arkada 90 kiloya yakın dondurulmuş karides var.
If you're hungry, there's 2,000 pounds of frozen shrimp in the back.
- 90'a 70.
90 over 70.
Saatte 140 kilometre yol alsalar bile yarım saatimiz var.
Even if they're driving 90 miles an hour, we've still got 30 minutes.
İlgilenirsen 90 günlük özel paketimiz var, 120 $.
Well, we got a 90 day special.
Kadın parayı kabul etse bile Napier arazideki mülkler için 90 milyon istiyor.
Well, even if she takes the money, Napier's demanding $ 90 million for those apartments.
Kadın parayı kabul etse bile Napier mülkler için 90 milyon istiyor.
Well, even if she takes the money, Napier's demanding $ 90 million for those apartments.
Babam o arazi için 90 milyon çok fazla diyor.
My father says $ 90 million is not a rational number for that parcel.
Geri dönmem gereken zamandan önceki tam 90 dakikayı boşalttım. ... ve bir saat on dakikamız var.
I cleared a full 90 minutes before I have to be back, and we have an hour and ten minutes.
Geç 90'larda atış yapan başlatıcı kolay bulunmuyor.
Starters who throw in the upper 90s don't grow on trees.
90 derece falan olacak bugün.
Uh, it's going to be 90 today.
Bay Solloway anı yazısı çılgınlığından önce James Frey,... 90'lardaki "Bir Milyon Küçük Parça" sına işaret ederek bunun kurmaca olarak yayınlanabileceğini açıklamıştı.
Mr. Solloway, James Frey asserts that prior to the... the memoir craze, as he refers to it, in the'90s, his A Million Little Pieces would have been published as fiction.
Rodney en büyük voliyi 90'larda vurdu ama hala Hollywood saltanatından.
[Eden] Rodney had his biggest hits in the'90s, but he's still Hollywood royalty.
Bütün param 90 dolardı. Tamtamıma 90.
I had $ 90 to my name, exactly $ 90.
Alarm sistemleri birine haber vermeden önce bir dakikadan 90 saniyeye kadar süre verir sana...
Alarms give you a minute to 90-second grace period before they alert anyone.
90 dakika içinde orada olabiliriz.
We can be there in 90 minutes.
90 saniye. tamamdır.
90 seconds. All right.
Fünyeyi patlattıktan sonra aşağı yukarı 90 saniyemiz var.
Once I trigger the fuse I figure we've got about 90 seconds, give or take.
Bu olduktan sonra bağlantı tamamen kesilmeden önce herkesi buraya getirebilmemiz için 90 dakikamız olacak.
When that happens you only have 90 minutes to get everyone through before the tether degrades completely.
Ama daha çok yer halısına ihtiyacım var, ve otoyolda kaza olmuş.
But I needed more floor mats, and there's an accident on 90.
90'larda evimize hırsız girdiğinden beri... plaka numaralarını yazıyorum.
Oh, I've been writing down license-plate numbers ever since we had a string of break-ins back in the'90s.
- 53.90.
- 53.90.
Hayır, 53 dolar 90 sent.
No, 53 dollars and 90 cents.
Hayır, bak. "İyi durumdaki ilk baskı 53 dolar 90 sent."
No. Look. "First edition, good condition, 53 dollars and 90 cents."
- Efendim, son 90 saniye.
Sir? T-minus 90 seconds.
13'e 9.
110 over 90.
Betty detayları bilmiyormuş ancak 90 dakika sonra kalkacak bir uçakta bana yer ayırttı.
Uh, Betty didn't have the details, but she has me booked on a flight that leaves in 90 minutes.
90 dakika içinde yayında olacağız ve yeni bir hikaye bulmamız gerek.
Now, we broadcast in 90 minutes and we need a new segment.
90'ların başında Ironwood Eyalet Hapishanesi'nde yattığı yazıyor.
It says in the early'90s, he was sent to Ironwoods State Prison.
90 dolar o zamana kadar işitmediğim bir paraydı o yüzden "Olur" dedim, ondan beri de şarkı söylüyorum.
So, $ 90 was more money than I had ever heard of in my life, so I said, "Well, I'll sing," and ever since then, I've been singing.
90 deniz mili.
90 nautical miles.
90'ların sonunda orada yüzer evi olan bir kız ile takılmıştım.
Well, I knew a gal had a houseboat on the intercoastal back in the late'90s.
90 yaşına kadar durumu iyiydi. Sonuna kadar çalışıyordu. Korkarım onu da bu öldürdü zaten.
He was well into his 90s, working right up to the end, which is what killed him, I'm afraid.
70'lerin sonlarından 90'ların başına kadar tüm bu bölgeyi o yönetti.
Ran this whole region from the late'70s to the early'90s.
Her yöne 90 saniye boyunca koştum.
I have run for 90 seconds in each direction.
90 dakika sahada olmanın ben olduğumu farketmeye başladığım tek zamandı.
That's the only time I started realizing that the 90 minutes on the football field was me.
Sorunum olunca, sahada olunca 90 dakika geçiyordu sorun.
If I had problems, then I went on the pitch for 90 minutes and they went.
tam da, şu an mı? Oh, Tanrım, yoo.. 90'larda yaşamıyoruz.
Oh, is this the part where you guys offer me a makeover in exchange for my silence?
Doksan saniye.
90 seconds.
90 saniye içinde geliyor.
Inbound 90 seconds.