Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → английский / [ A ] / Acquaintance

Acquaintance перевод на английский

1,341 параллельный перевод
Geçen gün bize rastladığınız zaman yeni biriyle tanışmıştık.
When you met us, we had just been forming a new acquaintance.
Ama onu, tanıdığım en tatlı adam olarak hatırlayabilirim.
But, I may remember him as..... the most amiable man of my acquaintance.
- Nihayet sizinle tanışma onuruna erişebildim!
Delighted to make your acquaintance at last!
Tanıdıklarımıza Bay Wickham'ın gerçek yüzünü anlatmalı mıyım?
Should our general acquaintance be informed of Wickham's true character?
Ama insan Bay Darcy'yi yakından daha iyi tanıyor.
But I think... Mr. Darcy improves on closer acquaintance.
- Ne ben ne de bir tanıdığım o aileyle bir samimiyet kurma ayrıcalığına sahip olamadık.
Not that I or anyone of my acquaintance enjoyed the privilege of intimacy with that family.
Sizinle tanıştığıma memnun oldum, madam. Memnun oldum, efendim.
Delighted to make your acquaintance, madam, delighted sir.
Aralarında sizi tanıyanlar da var.
And among them are those who claim an acquaintance with you.
Onunla tanışmaktan mutluluk duyarım.
I should be very happy to make her acquaintance.
Aradan geçen bunca zaman içinde onun, tanığım en güzel kadın olduğunu düşünüyorum.
For many months now I have considered her one of the handsomest women of my acquaintance.
Bilmiyorum canım, bir tanıdığı olmalı.
I don't know, dear. Some acquaintance, I suppose!
"Tırmık" ile iyi arkadaş olacağınıza memnun oldum.
Glad to "rake" your acquaintance.
Başlangıçta Hickory Sokağı 26 Numaradaki öğrencilerle tanışmak istiyorum, ama farklı şekilde olacak, nasıl diyorsunuz, şüphe uyandıracak şekilde.
To begin, I must make the acquaintance of the students at 26 Hickory Road, but in a manner that will not, how you say, wake up the suspicion?
Görüşmenize vesile olduğum için çok memnun oldum, Bay Pennyworth.
So pleased to make your acquaintance, Mr. Pennyworth.
Leo Dayı. Eski tanıdıklarından biriyle karşılaştım. Buddy'i hatırlarsın.
Uncle Leo I just met an old acquaintance of yours.
- Ah, sizinle tanıştığıma.
- Uh, making your acquaintance.
Benim tanıdıklarımdan olmayan biri ile evlenmesini seviyesinin altına inmek olarak kabul ediyorum.
It would be a degradation for her to marry a person... whom I could not admit as my own acquaintance.
Sadece bir tanıdığı.
Just an acquaintance.
Sizi tanıdığım bir cenaze levazımatçısına götüreyim.
Let me take you to an undertaker of my acquaintance.
Bayan Allworthy onun tanığıydı.
MRS. ALLWORTHY WAS HIS ACQUAINTANCE.
Başka türlü benim için bir tanıdıktan öteye geçemezdiniz.
In no other light could you be more to me than an acquaintance.
Ama Weymouth'taki tanışıklığımızın derecesi...
But there was that degree of acquaintance at Weymouth...
Emma, bu ikisinin arasındaki yakınlığın derecesini tam olarak anladığından emin misin?
Emma, are you sure you understand the degree of acquaintance between those two?
Bu kadar kısa bir sürede tanışıp evlendikleri için çok şanslılar.
Very lucky, marrying as they did, on such a short acquaintance formed in a public place.
Ne kadar çok erkek kısa bir sürede söz verdi ve hayatınıngeri kalanında pişman oldu?
How many a man has committed himself on a short acquaintance, and regretted it the rest of his life?
Ama yalnızca zayıf bir karakter böyle şanssız bir tanışıklığın baskısının sonsuza kadar sürmesine izin verir.
But only the weakest character will allow such an unfortunate acquaintance to be an oppression forever.
Ve seninle tanışmaktan onur ve gurur duydum.
And I am proud and honored to make your acquaintance.
Ortak dostumuz var.
We have a mutual acquaintance.
Belki de bu dostluğu canlandırma vakti gelmiştir.
Maybe it's time you renew that acquaintance.
Bana borçlu olarak bildiğim- - bazı tanıdıklarım var.
I have an acquaintance there... someone who owes me some favors.
Geçen gün ziyaretinize gelmiştim. Ancak hemen ayrılmam gerektiği için sizinle tanışma zevkine eremedim.
I was over at your lovely house the other day, but I had to leave suddenly and never got to make your acquaintance.
- Bir tür tanıdık.
- An acquaintance.
Eski bir arkadaş.
An old acquaintance.
Tanıştığımıza çok memnun oldum.
I am so pleased to make your acquaintance.
Bu sabah senin sesini duymak bizi mutlu etti Mama.
I'm proud to say. Pleasure to make your acquaintance this morning, Mama.
Sizinle tanışmak heycan verici olsa, Oscar.
Delighted to make your acquaintance, Oscar.
Belki benim üzerime düşmez ama..... eğer benim fikrimi sorarsan sana Tokyo gazetelerinden bir kupür gönderiyorum.
It may be none of my business... But if I were to ask an acquaintance of mine to send a clipping from a Tokyo newspaper...
Bu bey eski bir dost.
He is an old acquaintance.
Bir tanıdığın çocuğu ile ilgilenmeye karar verdim.
I've decided to take care of the child of an acquaintance.
- Tanıdığın derdim.
- I'd say acquaintance.
Ve ortak dostumuz Bunny'de bunlardan biri... Dinle, Maude...
Our mutual acquaintance, Bunny, is one of these.
Çok yakın bir dostum var çok yakın bir dostumuz ancak tutuklandı.
I got an acquaintance, a friend, a very good friend of ours, and he just got arrested.
O bir tanıdıktan fazlaydı, Michael.
He was more than an acquaintance.
Sizi tanımak büyük zevkti Madam!
It was a pleasure to make your acquaintance.
Bir tanıdıktan.
Through an acquaintance.
Lanet olası tanıdığın kim?
Who's your fucking acquaintance?
Hayır.
Well, a sort of acquaintance of mine
Bu sabah, bankacı bir tanıdığımdan bir telefon geldi.
I got a call this morning from a banker acquaintance of mine.
Ortak tanıdıklarımız var.
We have a mutual acquaintance or two, yes.
Bir tanıdığımda şüphelinin fotoğrafı var.
An acquaintance of mine has a photograph of the suspect.
Ancak bu şartlar altında... onunla tanışabilirim.
It's only on those conditions that I care to make her acquaintance.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]