Address перевод на английский
19,108 параллельный перевод
Caleb, adresi bana gönder.
Caleb, forward me the address.
Walker'ın adresi bu.
That's Walker's address.
Sende adresi var mı?
Got an address?
Şu andan itibaren Mısır tarihi ile ilgili sorularını bana ve özellikle annene değil de Bay Carter'a sor lütfen.
So from now on, please address any questions on Egyptian history to Mr Carter, not to me and certainly not to Mama.
Evet, evet, sabit bir adresleri olmayan İrlandalı gezginler.
Yeah, yeah, Irish travelers and no fixed address.
Ama adamın Martinez'in sabit bir adresi varmış sonra Bogota'ya geri taşınmış.
But your man Martinez had a local address last year, until he moved back to Bogota.
Maili sabit bir adrese kadar takip ettik ama ne kadar az bilirsen o kadar iyi.
We traced the e-mail to a fixed address, but the less you know about that the better.
Adresi gönderiyorum.
I'll send the address.
Bahse girerim buraya gelmeden önceki son adresin tam olarak şehir içinde değildi.
I would wager that your last address before you came here wasn't exactly in the inner city.
- Adresin var değil mi?
- You have an address, right?
- Adres?
- Address?
- Adres? Adres?
- Address?
7714 Elms Bulvarı.
Address? 7714 Elms Avenue.
Ona iletim adresi bırakmak gibi.
It's like leaving him a forwarding address!
- Adresi yolladın mı?
You sent the address?
- Adresi yolla.
Send us the address.
Hayır, bunun bilinen son ismi ve adresi olduğunu söyledim.
No, I said it was her last-known name and address.
- Nerede oturuyor peki?
So what is his address..?
İyi bakalım, veterinerin adresi ne?
Okay, well, what's the vet's address?
Kimse troll yorum yapamayacak ve gerçek isim ve açık adres olmadan Danimarka serverlarından geçiremeyecek
Anyone can take any troll comment and send it through the Danish servers where a real name and a physical address will be attached.
Adresi ne?
What is the address?
Veya ezberlemeye çalışıyormuş gibi, adresini yavaşça tekrarladığı?
Or repeated your address slowly, like he was trying to memorize it?
Her aktif kullanıcının IP adresi ve GPS koordinatları var. Senin elemanların nerede olduğunu öğrenebiliriz.
We have the IP address and GPS coordinates for every active user, so we can figure out just where your boys are at.
Neden kullanıcılarının beşi bu adresteler?
Why is it that five of your users show up at this address?
Bizi trolleyen trollün IP adresini bulduk.
We have found the IP address of the troll who trolled us.
Sistem, İnsanların başkaları hakkında yazdığı isim ve adres bilgilerine dayanıyor.
It relies on people typing in a name and address of someone else to add to that database.
Gavin, filhakika konuya gelebilir miyiz?
Gavin, can we address the elephant in the room?
Bana ona seslendiğin gibi seslendin.
You address me like I am him.
Bayan Heffernan'ın adresini biliyor musunuz?
Would you have Ms. Heffernan's address, by any chance?
Janet'e yazdığı bir mesajda onun adresini görmüştüm.
You know, I saw his address... in one of his e-mails to Janet.
Bana öyle hitap edeceksin.
You will address me as such.
Bilinen son adresi.
Last known address.
Hangi adresi kullanayım "Akdenizin ortası" mı?
What address would I use? "The middle of the Mediterranean"?
Goyo ve Benito için adres var mı?
Do you have an address for Goyo and Benito?
Sizle geliriz.
Well, then, I guess, text us the address and we'll come to you.
- Bana adresi lazım.
- I need an address.
Halkıma seslenmek istiyorum.
I wish to address my people.
Belirtmeni istediğim konular ne oldu?
So, what about the issues I asked you to address?
Odadaki 400 kiloluk gorile dikkat çekmek istiyorum.
I have to address the 800-pound gorilla that's in this room.
Tamam, o zaman 400 kiloluk file dikkat çekeceğim ki kendisi odanın içinde.
Okay, I guess I have to address the 800-pound elephant that's in the middle of the room.
Yani, numaran bende zaten seni aradığıma göre ve adresini de biliyorum, bir süre orada yaşadığım için.
I mean, I know I have your phone number because I just dialed it and I have your address because I lived there.
Belki iş başvurusu belgesinde adresi falan yazıyordur.
See if you can find any hiring paperwork, - maybe with an address on or something.
Aradığınız isimde birine ait bir adres bulduklarını söylediler.
Said to say they found an address for that name you were looking for.
Bize adreslerini getireceksin.
You're going to get us their address.
Austin'de epey ünlü bir gazeteci, ve bende onun doğrudan, kişisel e-posta adresi var. Ben de son dakikaları ona yolluyorum, çoğu zaman yani.
Well, she's a very prominent news reporter in Austin and I have her direct, personal, general inquiries email address, so I'm sending her hot tips all the time.
Mutlaka bir adres bırakmıştır sana.
She must have given you some address?
Baskın olan da itaatkarın ne zaman öldüreceğine karar verdi.
Could be an address.
Niye kimse beni dinlemiyor?
That's where they post the photos of the day's runs. He could have seen each one of our victims from there. Address is on its way to you now.
Beş farklı bakıcılık hizmeti sunan şirket var, ama hepsinin sahibi ve adresi aynı.
I've got five businesses offering babysitting services, but they all have the same owner and address.
İşin bitince belki gidip orduyu bir selamlarız.
Yeah, well, after that, maybe, I thought we'd go and address the troops.
Doğru adres olduğundan emin misin?
You sure this is the right address?