Air перевод на английский
39,514 параллельный перевод
Ayrıca büyük bir V8 motoru geri görüş kamerası, ısıtmalı koltukları ve yağmur sensörü olan bir arabanın 160.000 lira olması da garip.
It's also weird driving a car with a big V8, reversing camera, air-conditioned seats, rain-sensing wipers that you can buy for £ 37,000.
Pürüzsüz şekli ve yalnızca 101 santimlik yüksekliğiyle havayı bir füze gibi yaracaktı.
Thanks to its sleek shape and the body that stood just 40-inches tall, it promised to cut through the air like a missile.
Bir plaj arabacısının belirleyici özelliği Hava soğutmalı, düz-dört Beetle motorudur.
The defining characteristic of a beach buggy is an air-cooled, flat-four Beetle engine.
Sorun şu : Hava filtresi her seferinde, Ben sürüş halindeyim...
The problem is that every time the air filter, here, turns as I'm driving along...
Sistemde sıkışan hava var. Ve önümde küçük bir delik açmak zorunda kaldım Radyatör almak için.
There's some air trapped in the system and I've had to make a small hole in the front to get at the radiator.
Aşırı ısınma problemlerimi çözmek için bir koç havası kepçesi taktım, Ben serinletici, soğutucu havayı radyatörün içine çekerken kürek çekerim.
To solve my overheating problems, I've fitted a ram-air scoop, which shovels refreshing, cooling air into the radiator as I go along.
Yapışmayı değiştirmeye karar verdim Arabaları terk etmek ve havadan arama yapmak, Bazı plaj ön parasailing ekipmanları kullanarak.
I decided to change tack, abandon the cars and search from the air, using some beach-front parasailing equipment.
Şimdi lastiklerden biraz hava boşalmasına izin vereceğim.
Now I'm going to let a bit of air out of the tyres.
Hava almak için dışarı çıktım.
I just came out for some air.
Tek dileğimiz bombardımanların ve hava saldırılarının durması.
But we just hope that the bombing and air strikes stop.
Bir hava saldırısı olduğunda oğlum kucağıma çıkıyor ve "Baba, bomba" diyor.
When planes fly over and there's an air strike... my son jumps up on my lap and says, "Daddy, a bomb."
Sivillerin çektiği acılar, Rusya'nın hava saldırılarıyla yeni bir boyut kazandı.
The suffering of civilians has entered a new chapter with Russia's air campaign.
Günde yaklaşık 200 hava saldırısı düzenleniyor ve yeni roketler eskileri gibi değil.
I am telling you, about 200 air raids a day, and the new rockets are not like the old ones.
Günde 200 hava saldırısı mı?
Two hundred air raids a day?
Ayrıca, bir dahaki sefere hava savuma sistemini kontrol eden bilgisayar şeysi olan teneke diktatörden kaçarken kaçışımızı nisaplarız, olur mu?
And second of all, next time we're fleeing some-some tin pot dictator with his computer thingy that controls his air defense system, I'll put our escape route to a quorum, all right?
Kayıp Euphrates Air uçağının kara kutusunu buldular.
They found the black box from the missing Euphrates Air flight.
Umarın yanlış bilgidir, ki doğruysa, düzenleyerek yayına koyacağız.
I hope you're wrong, but if you're not, we'll edit it and put it on the air.
Onu yayında istemiyorum.
I don't want to air it.
Kişi açıklanmadığı sürece videoyu yayınlayabiliriz.
We can air the footage as long as she's not identified.
Bu iki şey kontrol ederse, bu gece yayınlayacağız...
If those two things check out we'll air it tonight.
Julia, yayına 10 dakikamız var.
Julia, we're 10 minutes to air.
- Videoyu yayınlakta haklıydım.
I was right to air that video.
- Yayında bunu giyebilir miyim?
- Can I wear it on the air? - No.
Louise bu videoyu yayınlamak istemediğini söylemedi mi?
Didn't Louise say she didn't want to air this video?
Sana göre yayında olmadığım zamanlarda ben havalı parti kızıyım.
You think I'm just some ditzy party girl when I'm not on the air.
Yayına çıkmamak için para aldığından oldukça emindim.
I'm pretty sure you took money not to go on the air.
Bilal Aytekin İyi seyirler.
The Big Bang Theory 10x05? The Hot Tub Contamination Original Air Da
Teslim olun ve elleriniz havada buraya gelin.
Surrender and come out with your hands in the air.
Baban, klimayı tamir etmeye çalışıyor.
Dad is trying to fix the air conditioning.
Kaya, şişe o gün havada bir çok şey uçuşuyordu.
Rock, bottle... Eh, there were plenty in the air that day.
Gücünü toplaman lazım böylece seni tekrar yayına alabiliriz.
You need your strength so we can get you back on the air.
Eğer yayına dönebilirsem bile..... beni dinleyecek kimsenin kaldığını sanmıyorum.
Even if I could get back on the air, I'm not even sure there's anybody left to listen.
Deirdre, sandalye için minnettarım ve bardaklık ve vantilatör ve hava temizleyicisi ve bugünkü ayak dinlendirici ama ofisim biraz şey gibi olmaya başlıyor...
Deirdre, I appreciate the chair... and the cup holder and the fan and the air purifier, and as of today, the graphite footrest, but my office is starting to feel like a steamy, erotic
Havadandır.
It's the air.
Hesaplaşma günü geldiğinde Peter, Paul ve Mary'nin hamile bir kadın için klimayı açmadığını duyduğunda sana kibar bakacağını sanmıyorum.
Just that when the day of reckoning comes, I don't think Peter, Paul or Mary will look too kindly on the fact that you denied air conditioning to a pregnant woman.
Scorpion / Sezon 3, Bölüm 9 "Anne Yükü"
♪ Scorpion 3x09 ♪ Mother Load Original Air Date on November 21, 2016
Çok geçmeden bu sodyum ve potasyumun suya maruz kaldığında patlayıcı tepki verdiğini fark etmişler havadaki eser miktardaki su ile olsa bile.
They soon realized that sodium and potassium react explosively when exposed to water, even with trace amounts of water in the air.
Havadaki nemle bile temas etse patlayabilir demiştin.
You said even the moisture in the air could cause it to detonate.
Basınçlı hava, Süper Eğlenceli Adamın saate 130 km'lik bir hızla yolculuk etmesine yetecek itiş gücünü sağlıyor.
The compressed air is expelling with enough force to have Super Fun Guy traveling at a rate of 80 miles per hour.
Havalandırmayı tersine çeviriyorlar üflemek yerine çekiyor, berbat bir şey.
That's when they reverse the air for heat, so instead of blowing, it sucks.
Scorpion / Sezon 3, Bölüm 3 "Seni Öldüren Düşmek Değildir"
♪ Scorpion 3x03 ♪ It Isn't the Fall That Kills You Original Air Date on October 10, 2016
Walter o tuşa vaktinde basabilirse bayağı bir temiz havası olacak.
If Walter can get to that button in time, he'll have plenty of fresh air.
Hava Kuvvetleri'nin AWACS uçağına ne dersiniz?
Well, then, what about an Air Force AWACS plane?
Ufak beze parçalarının içinde kalan hava yalıtkan görevi görüyor ve ısı aktarımını yavaşlatıyor.
Air trapped in small meringue pockets acts as an insulator, slowing heat transfer.
Ama devam edeceksek şüpheleri gidermemiz gerek.
However, if we're going to move forward, we need to clear the air.
Eşim sinirlerimin bozulduğunu ve yürüyüp biraz hava almamı söyledi.
My wife says I'm a nervous wreck, and to take a walk to get some air.
Ellerini kaldır!
Hands in the air!
♪ İlköğretim 5x07 ♪ Bang Bang Shoot Şut Kasım'daki Orijinal Hava Günü
♪ Elementary 5x07 ♪ Bang Bang Shoot Chute Original Air Date on November
Sadece bir tüfekle yeterince iyi bir insan tanıyorum Bennett'i havadan fırlatmak için, Ve beni öldürecek kadar çok nedeni var
I only know one person good enough with a rifle to shoot Bennett out of the air like that, and she has just as much reason to kill me as she did to kill Bennett.
Uzman bir Hava Kuvvetleri komando birliği Arama ve kurtarma, hava sahası güvenliği.
It's an Air Force commando unit specializing in search and rescue, air field security.
Desteği getir.
Grab the air brace.