Aletler перевод на английский
1,234 параллельный перевод
Bağırsak kordonundan kesici cerrahi aletler çıkardılar.
They just pulled a whole rack of surgical instruments out of her intestinal tract.
Aletler iyi görünüyor.
Instrumentation looks good.
Aletler çalışmıyor.
- The analyzers have jammed.
... karmaşık aletler sismigroflar tortuyla doldu.
Skin diving lungs seismographs magnetic detecting devices and a cabinet of jars filled with sediment.
Aletler hep yeni.
All the new equipment.
- Aletler, ilaçlar.
- Pickups, metz.
O kadar değil. Bahçeyle ilgili bütün mekanik ve elektrikli aletler de dahil.
I handle all mechanical and electric garden equipment.
Aletler nerede?
You are dismissed!
Yıllardır kullanmadığınız işe yaramaz aletler.
It's a bunch of useless gadgets you haven't used in years.
Bana gösterdiğin aletler temizdi.
Those tools you showed me were clean.
Alışılmış aletler, el yapımı.
Just the usual jobs, homemade.
Normal şartlar altında, aletler üzerinde, uzun testler yapmak isterim, ama onu çok hızlı bir şekilde kaybediyoruz.
Under normal circumstances, I'd want to perform extensive tests on the apparatus, but we're losing her too fast.
Buyurun, aletler burada efendim.
Here are the tools, sir.
Dört gün boyunca beni uyanık tutmak için devamlı acı veren kafatasımı delerek aletler mi taktınız?
Keeping me awake for four days straight with the constant pain of your devices drilling into my skull?
O süreçte, Baltimore Gösteri Merkezi'ndeki Bilgisayar ve Elektronik aletler fuarındaydım.
It was in that capacity that I was attending... The computer and electronics show at the Baltimore convention center.
- Mafya böyle aletler kullanamaz.
- You think the mob uses devices like this?
Kesici aletler.
Cuttin'equipment.
Aletler iyi olur. Sivri bir tornavida, bir çekiç ve bir keski. - Çekiç mi?
Tools are good - - sharpened screwdriver, hammer, chisel - "Hammer"?
Ufak bir masa vardır, ufacık bir bilgisayar, ufak bir koltuk, ufak yiyecekler, ufak aletler, ufak likör şişeleri, ufak tuvaletler, ufak lavabolar, ufak bir ayna, ufak bir musluk.
There's always that little tiny table there, tiny computer, little cramped seats, tiny food, tiny utensils, tiny liquor bottles, tiny bathroom, tiny sink, tiny mirror, tiny faucet.
bütün aletler canavar avı için.
All tools for a freak fest.
Kötü biyo-yataklar, berbat ışıklandırma, eski aletler.
Low on bio-beds, terrible lighting, obsolete instruments.
Çok şanslısınız ki, tanıdığım bir tıbbi aletler satan arkadaşım var, ve burayı nano saniyeler içinde çok şık bir hale dönüştürebilir, ve benim komisyonum... % 30.
Lucky for you, I know a medical supplier that can spruce this place up in a nanosecond and I'll even drop my commission to a mere... 30 percent?
İhtiyacımız olan bütün aletler orada var.
It has all the instrumentation we would need.
Aşina olmadığım teknolojilere ait çeşitli aletler vardı.
I saw various instruments- - technology unfamiliar to me.
Açıkça görünüyor ki, Bay Kovin, onun hafızasını bastıracak bazı yapay aletler kullanmış.
Clearly, Mr. Kovin used some artificial means to suppress her memory of the event.
Ama burada yapay aletler ile engellenmiş bir hafıza ile uğraşıyoruz.
But we're dealing with a very recent memory here that was blocked by artificial means.
Bir tür bilimsel ekipmanlar gördük- - ilginç metaller, ve tanımlayamadığımız aletler.
We saw all sorts of scientific equipment- - strange metals, instruments we can't identify.
Bu küçük aletler...
There's little to relate.
Aletler çalışmak içindir.
Tools are for work.
Bu aletler otomatik.
This whole thing is automated.
Tüm araçlar, tüm aletler tüm elbiselerim!
All of our tools, all the equipment all my clothes!
İyi bir nokta, Fakat ben biraz farklı bir noktaya değinecektim... Hani siz bizim aletler hakında konuşuyordunuz- -
That's a good point, but I would take a slightly different line... that when you were talking about the batteries- -
Doğru aletler olmadan nasıl yapabilirim?
How can I do this without the right tools?
Onlar çok hassas aletler. Beni ilgilendirmiyor.
This is some very delicate equipment that you're throwing around.
Yani, benim aletler ve ufak teknik problemler.
- Huh.
Aletler.
Tools.
Toprak, metal, plastik cant kapağı, bitki, çalgı telleri tıbbi aletler, herşey.
Dirt, metals, plastics hubcaps, plants, musical strings medical tools, anything.
Bilmem gereken başka aletler var mı?
Any other new appliances I should know about?
Bana, yanınızda bazı kitaplar ve bilimsel aletler getirdiğinizi söylediler.
They tell me that you've brought books and trappings of scientific investigation.
Bunlar ne tür aletler?
What manner of instruments are these?
- Aletler.
- Tools. - Tools.
Aslında aletler, resimler ve kullanma kılavuzu ile birlikte gelmeli.
The whole apparatus should come with a blueprint... pictures and instructions I mean... in English and Espanol.
Aletler.
Kit.
Uydu vericili tasma ve mobil göstergeler modern aletler, bunlar aracılığıyla, Nez kabilesinin çocukları ve torunları için doğru olan her neyse onu yapmalarına yardımcı olacağız.
Radio collars and telemetry are modern tools to help the Nez Perce do what is right for their children and grandchildren.
Size bazı aletler vereceğim ve onlar size insan duygularını maksimum seviyede yaşamanızı sağlayacak.
What I am gonna do is give you some tools to help you experience the full range of human emotions.
- O haklı. - Bunlar şey ticareti için temel aletler... - Bir ödül avcısı için.
These are the basic tools of the trade for a For a bounty hunter.
Aletler her yere yayılmış.
Tools all over the floor.
Bu aletler tam anlamıyla antika, mürettebatın çoğundan daha yaşlı.
These U-boats are antiques, older than most of the crew.
Evet, ama o zamandan beri bütün aletler bende
Yeah, but I had all the kits by then.
Aletler bu yapının altında metal olduğunu söylüyor.
It says there's metal under there.
Genelde böyle körelmiş aletler kullanmazdın.
You don't usually wield such a blunt instrument.