Allison перевод на английский
4,666 параллельный перевод
Allison, daha ileri gitmeden önce sana söylemek istediğim bir şey var.
Allison, before we go any further, there's something that I want to tell you.
Allison, aletim falan yok.
Allison, I don't have a dick.
Seninle olmayı gerçekten istiyorum Allison Burgers.
I really want to be with you, Allison Burgers.
Benim adım Allison Burgers değil.
I'm not really Allison Burgers.
- Alison, Alison, sana zarar verdi mi?
- Allison, Alison, did he hurt you?
Alison nerede?
Where's Allison?
Bu Allison'un dadısı.
That's the Allison's nanny.
- Allison?
- Allison?
Allison!
Allison!
- Allison.
- Allison.
Allison.
Allison.
- Pekala Allison...
- Well, Allison- -
Allison nerede?
Where's Allison?
Partnerini tanımıyorum.
Allison called them.
Jonah, peki senin Alison ve Jennifer hakkında soracağın bir şey var mı?
Jonah, do you and Jennifer Allison do not ask for things?
Sonra kararımızı değiştirdik, çünkü Alison için zamanı daha uygundu...
But then occurred to us that the clock ticking faster for Allison.
Pazartesi günü Alison ile yüzleşmem gerekecek.
I have Allison on Monday to face.
Alison arıyor!
This is Allison.
Bu Allison Kaufman, MMA Crush Merkezinden.
This Allison Kaufman Crush MMA circuit.
Allison'un da öyle.
So is Allison.
Ve eğer Allison'a elini sürersen kendini ölmüş bil.
And if you touch Allison, you're a dead man.
Allison, eldivenlerin bağlantısını kesmemi ister misin?
Allison, do you want me to disengage the gloves?
Allison, sen iyi misin?
Allison, are you okay?
Şimdide Carter Allison'un içinde mi yani?
Carter's inside Allison now?
Hayır, ben Allison.
No, it's Allison, I'm back.
Allison için Margherita pizza, ve senin için ise Şerif, kızarmış pastırmalı küflü peynirli hamburger birada bekletilmiş kıvırcık patates eşliğinde.
Margherita pizza for Allison, and for you, sheriff, barbecue-bacon-bleu-cheese burger with beer-batter curly fries. Enjoy.
Allison...
Allison...
Allison'un ağabeyi kasabaya geliyor.
Allison's brother's coming to town.
Evet, Allison anlatamadım galiba.
Yeah, Allison, I'm not sure if you understand.
Allison, Jack hakkında söylediğim her şeyi geri alıyorum.
Allison, I take back everything I said about Jack.
Biliyorum, daha iyiyim.
I know, I'm better. Okay, Allison.
Ben onun için endişeleniyorum. Allison, hayatımda ilk kez çevreme uygunum.
Allison, for the first time, I fit in.
Allison Blake.
Allison Blake.
1999'da, babam, Albay Nick Allison Kosova'da düşman hattında vuruldu.
In 1999, my father Lt. Colonel Nick Allison was shot down behind enemy lines in Kosovo.
Cooper Allison.
Cooper Allison.
Ulusal Ulaşım Heyeti, Allison'ın havaalanındaki şartlardan dolayı Twin Beech modelindeki uçağının iniş izni alamadığını raporladı.
The NTSB report said Allison took off from key dismal airfield in his vintage twin beech.
Allison iniş yaptı, yakıt aldı, pompanın başında bir herifle tartıştı ve gitti.
Allison landed, he refueled, argued with some guy at the pump, then he took off.
Allison, Gulf'tan kötü hava dalgası geldiği için aceleyle çıktı.
Allison, he took off in a hurry because there was bad weather coming in from the Gulf.
Cooper Allison'la ilgili olan herkesin açığa çıkmasını istiyorum.
I want to find out if anyone besides Cooper Allison has an interest.
O özel uçaklardan birisi, Allison adındaki emekli albay tarafından kullanıldı mı?
Any of those private planes piloted by a retired air force colonel named Allison?
Albay Allison gizli olarak çalışıyordu.
Colonel Allison was working undercover.
Allison ortadan kayboldu, suçu sen yedin.
Allison vanishes, you get the blame.
Allison uyuşturucu kaçırıyordu, ama sen onu uyardın.
Allison was smuggling drugs, but you warned him.
Eğer Allison iyi bir adam olsaydı, üzücü bir şey söylerdin. "Ülkene hizmet etmek için bir yoldan daha fazlası var." gibi.
If Allison was a good guy, you say something sad, like, "there's more than one way to serve your country."
Allison kötü bir adamdı, kariyerini bir hiç uğruna feda ettin ve kızgınsın.
Allison was a bad guy, you threw away your career for nothing, you get angry.
Allison, transponderını kapatmadan ve radarda kaybolmadan önce 10 dakika, kuzeye uçmuş.
Allison flew north for 10 minutes before his transponder went dead and he fell off the radar.
Bana gereken, Allison'ın transponderını parçalamadan önce hangi yolda uçtuğu.
What I need to know is which way Allison flew after he bollixed his transponder.
Ben, Nick Allison'ı arıyorum.
I'm looking for Nick Allison.
Allison'ın onları nereye götürmesi gerekiyordu?
Where was Allison supposed to take them?
Tamam, Allison.
Hold on, Jack.
- Cooper Allison, bayan.
Cooper Allison, ma'am.