Alışveriş перевод на английский
8,112 параллельный перевод
- Alışveriş yaparız.
Go shopping.
- The Flea. Sokak çocuklarının alışveriş merkezi gibi düşünebilirsin. Müzikler daha iyi tabii.
It's like the mall for street kids, without the crappy music.
Belki de bir alışveriş merkezindedirler, bilemeyiz ki.
They might be at the mall for all we know.
Görünüşe göre alışveriş bir yolcu gemisinde gerçekleşecek.
Looks like the transaction was going down on a cruise ship.
Alışveriş için hazırım.
I am prepared for the transaction.
Alışveriş mağazaları, stüdyolar ve turistlik alanlardan bahsetmiyorum bile.
Not to mention malls, studios, tourist spots.
Ben alışveriş merkezinde çalışıyorum. Kapandı, bende kovuldum.
And it's closed, so scram.
Şimdi alışveriş otoparkında senin arabanı bulmamız gerekiyor.
I thought I had one of those chirping keys.
O zamanlar toplumlar arasında pek fazla alışveriş olmazdı.
There was very little crossover I think, between communities then.
Pekâlâ, Brian ilk meselemiz : Kimin alışveriş arabasına binip, kimin de arabayı iteceğine karar vermeliyiz.
All right, Brian, first order of business- - we have to decide who gets to ride in the cart and who has to push it.
Niye bu kadar kızdılar anlamadım Alışveriş poşetinin içine yapmıştım.
I don't know what they were so mad about, I did it in a Rite Aid bag.
Bir adli tıp uzmanının parası buradan alışveriş yapmaya nasıl yetiyor?
How can an m.E. Afford to shop here?
Yeni bir parça, yakın zamanda yapılmış bir alışveriş demek.
And a brand-new part would mean a recent purchase.
Şimdi, Güney California'da bulunan tüm nalburların en sevilen on alışveriş sitesinin kayıtlarını inceleyeceğiz.
Now, we'll dig into records of every boat supply store in southern California and the top ten online retailers.
Mecburi alışveriş yapan biriydim.
I was a compulsive shopper.
Lider'in gemisinin dümeni paslı alışveriş arabası gibi.
Leader's ship handles like a rusty shopping cart.
Alışveriş merkezinde hala pretzel almak için bekliyorum.
I'm still at the mall stopping for a pretzel.
Kadınların kafalarında alışveriş listesi yaparken erkeklerin yaptığı şeyi yapabildin mi? Şştt.
Were you able to do the thing, you know, the man does while the woman makes shopping lists in her head?
Ayrıca alışveriş merkezinde kıyafet satmaktan mutluyum.
Besides, I'm happy selling clothes at the mall.
Bu birlikte yeni bir hayata başlamanın resmi ve alışveriş listemizi üstüne asabiliriz.
It's the start of our new life together and it'll hold up our grocery list.
Sahtesini olay mahalinde bıraktın. Ters giden bir alışveriş gibi görünmesini sağladın.
You left the forgery at the scene to make it look like a handoff had gone awry.
Noel zamanında alışveriş yapmaya bayılıyorum.
Oh, I love shopping at Christmastime.
Alışveriş merkezi yemek alanları çok iç karartıcı.
Ugh, mall food courts are so depressing.
Tam bir alışveriş manyağısın.
You're a shopaholic
Burası bir alışveriş merkezinin çatısı.
This is the strip mall rooftop
Şu an bir alışveriş merkezinin çatısındayız.
We're on the strip mall rooftop
Alışveriş merkezinin çatısından evine gitmiştim.
I went to her house through the rooftop of the strip mall
Muhtemelen annem spaları ve alışveriş yapmayı bana tercih eden mahkeme duvarı suratlı, sivri dilli ayyaşın teki olduğu için.
Probably because my mom was an ice-cold, sharp-tongue alcoholic who preferred shopping and spas over spending time with me.
Ben bebekken alışveriş arabasında uyuyordum.
Wow. When I was a baby, I slept in the shopping cart.
Bizim hediyelerimiz çarşamba verilecek. Hücre arkadaşım için alışveriş yapmalıyım.
My gift exchange isn't until Wednesday, but I still need to shop for my cell mate.
- Alışveriş yapıyordum zaten.
I was minivan shopping yesterday.
Artık seni Safeway'de alışveriş arabasının içinde gezdirmeyeceğim.
I am done pushing you through Safeway in a shopping cart.
Evsiz insanları alışveriş arabasında etrafta gezdirmek mi?
Pushing around homeless people in a shopping cart?
Şehir merkezinde alışveriş yapmak için ayrıldık.
'In the town centre, we split up to do shopping.'
Haber Alışveriş merkezimizin kötü görünmesine neden oluyor.
The news is making our department store look bad.
Bum Jo Alışveriş Merkezinin Başkanıyla ilişkin nedir?
What's your relationship with the Chairman of Bum Jo Department store?
Bence annen haberi alışveriş stratejisi olarak kullandı.
I think your mother used the news as a marketing strategy.
Alışveriş merkezinde yüzüğümün köpeklerin oyun alanına düşmesine neden olan tuhaf kadın.
That weird lady in the shopping mall, that made my ring drop into the dog's play area.
Alışveriş merkezlerinde tanınır hale gelmiştim.
And I was recognized in the mall.
Rakiplerim, arama motorundan alışveriş siteleri ve sosyal medya üzerinden gelir elde etmeye kafayı fena takmışlar.
You see, my competitors, they were fixated on sucking it up and monetizing via shopping and social media.
Gizlice alışveriş yaparız.
We're strictly cash and carry.
.. okulların ve alışveriş merkezlerinin yakınına yapmazlardı.
.. the factories wouldn't be close to schools and shopping malls.
- Alışveriş nasıldı?
- Been shopping.
Tatlım tüm alışveriş merkezi saat 6'da kapanıyor değil mi?
Babe, the mall closes at six, all right?
Alışveriş merkezi bile yok.
There's not even any malls.
Onu alışveriş merkezinde kaybettiğim için böyle oldu.
It's because I lost him in that mall.
Alışveriş yapmayı kimse sevmiyor mu?
Doesn't anyone like to shop?
Yani şimdi, ben onu sigara içerken görmedim.. ama Darlene dedi ki, o alışveriş merkezinde.. onu sigara iç...
I mean, I've never seen her smoke, but Darlene wicker said she saw her at the mall, and she was...
Sherman Oaks'taki alışveriş merkezinde çalıştığınız zamandan beri müşterinim.
I've been a patient of yours since you were workin'that fuckin strip mall in sherman oaks.
Buna alışveriş diyorlar.
It's called shopping.
Teşekkürler tüm alışveriş merkezinin sihirli yaratıkları!
Thank you magical creatures of the mall! You have all taught me a Christmas message I'll never forget- -