Annesini перевод на английский
4,339 параллельный перевод
Annesini elinde tutmalıydın.
You should have kept his mother.
Scott'ın annesini ve Stiles'ın babasını kurtarabilirsin.
You can save his mother, Stiles's father.
- Evet, yaralandığını söylemek için annesini arattırmıştım.
Yeah, I had someone call her mom when we found her and tell her that she was injured.
Zavallı çocuk annesini yeni kaybetmiş.
Poor kid just loses his mother.
Kaybolan kızın annesini mi?
The missing girl's mother?
Indiana, Fort Wayre'deki annesini ziyaret için iki haftalık izindeymiş.
Keith is on two weeks leave visiting his mother in Fort Wayne, Indiana.
- Tanner Harvey'in annesini biliyor.
Tanner knew all about Harvey's mother.
Bebeğin ağlaması iki kişiyi öldürdü. Annesini ve kasabanın diğer ucunda bulunan depodaki bir adamı.
The baby's cries killed two people... his mother and some guy in a warehouse across town.
Turbaco'daki bombaları biz yerleştirdik. Teo'nun annesini öldüreni de. Kolombiya hükümetini zorlamak için.
We planted the bombs at Turbaco- - the one that killed Teo's mother- - to force the Colombian government's hand.
Moore, Teller'ın annesini dün gece ailevi suçtan tutukladığını söyledi.
Moore tells me you picked up Teller's mother on a domestic last night.
Maalesef annesini geçenlerde kalp krizinden kaybettik.
Sadly, her mother died recently of a heart attack.
Buna eminim, çünkü senin küçük kuklan sadece ustası iplerini çekerse annesini arayacak.
Oh, sure,'cause your little marionette will only call his mom if the puppet master pulls the strings?
Onun için, bu süper yardımcı hukuk şirketi bana Jesse ve annesini ilgilendiren acayip bilgiler verdi.
So, that super helpful law firm gave me some curious intel regarding Jesse and his mom.
Annesini müvekkil olarak getirene kadar ortalarda görünmedi.
He didn't bring it up again until he brought her in as a client.
Bu parça annesini özleyen Budist'in duygularını anlatıyor ve bağları koparmanın verdiği diğer duyguları ve kendi hayatını yaşamasını.
This piece, shows the emotions which misses his mother, and the opposite feeling of breaking the ties and living his life.
Geçen yıl göğüs kanserinden annesini kaybetti.
She lost her mother to breast cancer last year.
Onu ve annesini tanıyorum.
I know her and her mom.
Babası annesini öldürmüş.
His dad just killed his mom.
- Butters'ın babası annesini öldürmüş.
Butter's dad killed his mom.
Bir çocuğun babası annesini öldürdü diye.
Because one kid's dad killed his mom?
Tamam, ama Suki ve annesini bırakırsan gelirim.
Okay, but only if you send out suki and her mother.
Körü körüne bir şey yapmam. Ama 9 yaşındaki bir kızı ve annesini serbest bırakacak.
I'm not blind to the risks, but I already got her to give up a little girl and her mother.
Annesini öldüren trafik kazasına babanın sebep olduğunu ilk defa öğrendi.
First time she realized your dad caused the pileup that killed her mom.
Sweets, annesini dışarı çıkarmayacak.
Sweets, he's not going to rat his mother out.
Annesini hapse göndermeyecek.
He's not gonna send his mother to jail.
Teller'ın annesini hesaba katmamıştım.
Didn't factor in Teller's mother.
Annesini suçlama.
Don't blame her mom.
Annesini öldürdü o.
He murdered his mother.
Bu yüzden annesini ve büyükbabasını öldürdü.
That's why they killed his mother and his grandfather.
Her Pazar günü, Gem aynı saatte annesini arardı.
Every Sunday, Gem would call her mum at the same time.
Marie Villeneuve'un sol göğsünün altında ufak bir yara izi olduğunu bile bilmiyordur. - Ya da Gemma Kirwan'ın annesini sevdiğini.
I'm sure he doesn't even know Marie Villeneuve had a little scar under her left breast, or that Gemma Kirwan loved her mother.
Annesini işten aramış, tuhaf bir çeteden endişe duyduğunu söylemiş.
She rang her mum from work, saying she was worried about a strange gang.
Daha yeni Odessa'da bir otelden annesini aramış ama onlar...
She just called her mom from a motel in Odessa, but they weren't...
Bak, MC ile Diosa'yı yürüttüğünü, Teller'ın annesini götürdüğünü filan biliyorum ama bizim de bir işimiz var ve ortada yoksun.
Look, I know you got Diosa with the MC and you're all hooked up with Teller's mom and shit, but we got business, too, ese, - and you ain't been anywhere around... - Hey, hey!
Annesini özledi.
He misses his mom.
Ayrıca Charlie'nin annesini, kendi annemi ve babamı da davet ettim, ancak gelmek istemediler.
I also invited Charlie's mom, my mom and my dad, but they didn't want to come. So just Bruce?
Tan'ın annesini bu eve getiren kişi sensin.
You... are the person who brought Tan's mother into this home.
Schmidt 7 yaşındayken babası annesini boşadı ve Schmidt babasının şefkatinden mahrum kaldı.
When Schmidt was seven years old, his daddy divorced his mommy... And Schmidt was left without the love of a father.
- Annesini bulmalıyız, çok uzağa gitmiş olamaz.
We need to find the mother, she can't be far.
Eğer annesini bulamazsak, ona yardım etmek zorundayız.
If we can't find the mother, we need to help.
Annesini bilmeden büyümek... kimse bunu hakketmiyor.
To grow up not knowing your mother, nobody deserves that.
Kendi başına yaşabilmek için annesini ve kardeşini terk eden bir kaltak o!
She's a bitch who left her mom and sister so that she could live on her own!
Tan annesini ağabeyinden ne kadar iyi koruyabilecek, izleyip görelim.
Let's see how well Tan protects his mother from his brother. Shall we wait and see?
Çocuğun karın ağrısı var. Annesini soruyor.
The kid has a stomachache He's asking for his mom
Çocuğun karın ağrısı var. Annesini soruyor.
The kid has a stomachache His asking for his mom
- Annesini soruyor.
- He's asking for his mom
Ancak tüm bunların altında o, hala annesini kaybettiğini sanan ve büyümek zorunda olduğunu düşünen savunmasız, küçük bir çocuk.
But underneath it all, he's still that vulnerable little guy who thought he lost his mom and had to grow up too soon.
Hiçbir kız hasta annesini bakmak için yaşamamalı.
A girl can't live only to take care of her sick ma.
Susy annesini berbat bir halde buldu.
Susy found her mother in awful circumstances.
Ona bak. Berbat durumda, çünkü 22 yıl boyunca, annesini öldü zannediyordu. fakat o ölmemiş.
She's a mess, because for 22 years, she thought her mother was dead, and she's not.
Neden Olivia'nun annesini 22 yıl hapiste tuttun?
Why keep Olivia's mother in prison for 22 years?