Arm перевод на английский
17,871 параллельный перевод
İşin işinde kimler varsa... seni çemberin dışında tutan onlar.
It's whoever else is involved that's keeping you at arm's length.
Sal ve çek, sal ve çek... Arkana yaslanıp oltayla balık avlamaya benzemez.
You got to go arm over arm, pitch and pull, pitch and pull, none of this rod and reel, sit back and crank shit.
Elleri görünüyor.
Arm's moving.
Sol koluna bağlayın şunu.
Tighten that around his left arm.
Kolundaki şey?
That thing in your arm?
Bir ayakkabı kutusunda elektromıknatıs bir tarafa dursun sen koluna mı yaptın?
Building an electromagnet in a shoebox is one thing, but in your arm?
Kolundaki bu kablolar ince.
You see, these wires in your arm are thin.
Sağ kolunda bir doğum lekesi var.
He has a birth mark on his right arm.
Kolumu kırdı!
She broke my arm!
Kolum!
My arm!
- Sapık bir çocuk kolunu kırmış!
A psychotic child broke his arm!
Çünkü annene yalan uydurduğu için Sinyora Lopez'e borçlandım.
Because I'm gonna owe Señora Lopez like an arm for fibbing to your mother.
Kolumda güzel bir kız olması hoşuma gidiyor.
I like to have a nice girl on my arm.
- Hepsini yazın. - Robert'a hiç orgazm taklidi yapmadım. Yani bu kulağa iyi bir şeymiş gibi gelebilir ama değil.
I specifically remember thinking that I wanted to hit you in the face with the, um, ceramic- - you know, the Chinese ceramic cat thing with the little wavy arm?
Kolunu bana doladı, ve sanırım "bebeğim seninle gurur duyuyorum." diyecekti. Onun yerine,
He puts his arm around me, and I think he's gonna say, "I'm so proud of you, babe."
Kolumu hareket ettiremiyorum.
I can't move my arm.
Kolunu kırmamamı mı istersin?
You would prefer me not to break your arm?
Sadece kolunu "heil" boyutuna kadar kaldıramyacaksınız.
Just won't be able to raise your arm above a "heil."
Bu sabah düştüm de, kolumu burkmuşum.
I'm sorry. I fell off the elliptical this morning, and I sprained my arm.
Kolumla sorun yaşıyorum sadece.
I'm just having a little trouble with my arm.
Dedim, sonra kolumu çimcikledi ve "Bundan daha iyisin" dedi.
I have, and then she pinched my arm really hard and said, "You're better than that."
Kolunu yiyip yutacağım.
I'm gonna bite her arm clean off.
Kolunu yiyip yutmadın.
You didn't bite her arm clean off.
Istasyon görevlisi, geçen trenlere selam vermek için artik elini sallayabiliyor.
Station agent is now... now he can bend his arm to say hello as the train passes.
Kolumun titrediğini hissedebiliyordum, ama benden mi mahkumdan mı kaynaklandığını bilmiyordum.
I could feel my arm shaking, but I didn't know if it was from me or from the prisoner.
Şimdi sanığın kolunu kaldırıp minibüse doğru yöneltmesini istiyorum.
I'd now like the accused to raise his arm and point toward the minibus.
Kolunuzda ağrı var mı?
Any pain in your arm?
- Birazcık kolum acıyor.
- My arm hurts a little.
Kol uzunluğunda, yanlışlıklarla dolu bir karakol kayıt defteriyle geleceğiz.
We're gonna end up with a charge sheet of inaccuracies as long as your arm. One mistake after another.
Taksi sana çok pahalıya patlamış olmalı.
The cab must've cost you an arm.
- Bunu sağ kolumun burasına yazdırdım.
I got it wrote on my arm right there. Oh, wow.
Kollarını da kestikten sonra seni öldüreceğim.
Now take your arm. I'll just kill you.
Elinde votkası, kolunda fahişesi oturuyor.
He's got some whore on his arm, vodka rocks in his hand.
Çocukları ve yaşlıları buradan uzaklaştırıp silahlanın!
Move the children and old people away from here, and arm yourselves!
- Silahını kuşan Pierre!
Arm yourself, Pierre!
- En azından kolunu kırayım.
Maybe just an arm, huh?
Baban baskı yapmada bir numara, bizim de nakde ihtiyacımız var.
Your father is a champion arm twister and we need the cash.
Kolunu çatlattı.
He fractured his arm.
Seni düşürünce kolunu kırdığın için oldu o.
Well, that's only because I dropped you and you broke your arm.
Kolumu kıran hareketi mi?
The one that broke my arm?
Teğmeni o serbest bırakabilir. O tanrının gücünü çaldığında, onun nasıl yeneceğiz?
How do we twist her arm when she's stolen the power of a god?
Fakat beni dinle Andri, kolları da kaybetmeyin aynı şekilde.
But, listen, Andri, just try motto lose the arm as well
- Kolları buzdolabında tutamayız.
- We can't keep the arm in the fridge
Makine'yi silahlandırmaktan mı bahsediyorsunuz?
You mean arm the Machine?
USB belleği koluma yerleştirmek senin fikrindi.
It was your idea to plant the USB in my arm.
Yardım edin, kolum.
Help, my arm.
Kolun nasıl Jeff?
How does your arm feel, Jeff?
Sakin ol ve kolunu uzat.
Just relax and then grow your arm.
- Ben desteğimi koluna girerek veriyorum.
And I am lending mine to his arm.
Kol olayını yap.
- -Do the arm thing.
Kolun nasıl oldu?
How's your arm?