Arms перевод на английский
16,822 параллельный перевод
Koltuk altlarına ve göğsüne sür.
Get it under your arms and on your chest.
Apartmana hoş geldin.
And welcome to the Grand Pangolin Arms.
Sağlıklıyım, iki kolum ve iki bacağım var.
I'm healthy, I have two arms and two legs.
- Peki. Devlet, Afrika'daki isyancılara deneysel askeri mühimmat temin ediyor mu?
Is the US providing experimental military arms to rebels in Africa?
Silah kaçaklığından para kazanmasını gerektirecek bir neden göremiyorum.
I can't see that he needs the income from imported arms.
Kollarının ucunda bir çift var.
You've got a pair of them at the end of your arms.
Savaş endüstrimizin yardım çağrısını okumadınız mı?
Didn't you read our arms industry's calls for help?
O Amerika Birleşik Devletlerinde silah sanayisini çok geliştirmiştir. O yorulmaz bir liderdir.
He is a tireless leader that has made the arms industry in the United States the most powerful industry in the world.
Kollarını kaldır.
Put your arms up.
Bunun kollarına saplandığını düşün.
Imagine having this driven through your arms.
- Sully, koluna sar.
Sully, wrap it around your arms.
Patlamayı şu ana kadar hiçbir örgüt üstlenmezken Batılı istihbarat kaynakları, bombada ünlü silah tüccarı Aamir Barkawi'yi işaret eden kendine has kimyasal izler olduğunu tespit etti.
While no organization has taken responsibility for the blast, Western intelligence sources have identified chemical traces that are the hallmark of the infamous arms dealer, Aamir Barkawi.
Ulusal güvenlik uzmanları, Barkawi ailesinin şu an istikrarsızlığı körüklemek için yabancı ülkelerde şiddeti kışkırtarak dünya çapında yüklü miktarda silah satışı yaptığını söylüyor.
International security experts say the Barkawi family is now instigating violence in remote capitals to foster instability and thus fuel massive arms sales around the globe.
Dünyadaki tüm başarısız devletlere silah satar.
Sells arms to every failed state in the world.
Barkawi, paravan şirketlere silah satar Bazıları muhtemelen Londra'da olmalı.
Barkawi sells arms through dummy companies, some of them probably in London.
Kız kardeşim son nefesini kollarımda verdi.
I held my sister as she died in my arms.
Bu Norfolk.
This is the Norfolk arms.
Onu indirecektim ama bence başka bir annenin kollarında olmak isteyecektir.
I was going to put her down, but I... I think she'd rather be in another mother's arms.
Kollarını kıracağım.
I'm gonna break your arms.
Lütfen kollarınızı ve bacaklarınızı yolculuk boyunca aracımızın içinde tutun.
Please keep your arms and legs inside the tram at all times.
Yoksa onların eline düşeceğim.
Or I'll end up in their arms.
Babam hala eşimle oğlumu kollarında tutuyordu.
My father... still holding my wife and son in his arms.
Ayrıca Afrika'daki en üst düzey silah tüccarı.
He's also the highest-profile arms dealer in Africa.
Adı Max Adams. Varlıklı bir Amerikan silah tüccarı.
His name is Max Adams, a wealthy American arms dealer.
Krill bir diktatördü ama aynı zamanda Afrika'nın en büyük silah tüccarıydı.
Krill was a warlord, but also the number-one arms dealer in Africa.
Ahlak anlayışı olan bir silah tüccarı.
An arms dealer with a moral clause.
Daha çok kol kullan.
No, more arms. Uh, yeah, disco, kind of.
Kollarını küvete sok.
Put your arms in the tub.
Kollarını suya sok.
Put your arms in the water.
Kollarını tekrar suya sok.
Now get your arms back in the water.
Silahların orada olduğunu görüyor musun?
You see them arms right there?
İkinci değişiklik, silah taşımaya hakkımız olduğu anlamına geliyor.
The second amendment means we have a right to bear arms.
Bacaklar ve kollar birbirini sarmış.
The legs and arms are intertwined.
Akşam vakti çökmeden silahlarını bırakan tüm kardeşlerime af bahşedeceğim.
I will grant amnesty to all brothers who throw down their arms before nightfall.
Daha yeni doğmuştu.
Babe in arms.
Keşke seni kollarıma alabilsem.
I wish I could hold you in my arms.
Kollarını uzatıp avucunu yukarı doğru tutabilir misin?
Can you hold your arms out? Straighten it in front of your palms like this?
Senden bir tepsi tutuyor gibi kollarını uzatmanı istiyorum, tamam mı?
I want you to, I want you to hold out your arms, like you're holding a tray, okay?
Hayat kollarını açar ve her şeyi taşıyacaktı ondan önce.
Life would open its arms and he would carry all before him.
Yanılıyoruz İsveçli hakkında, hayat nasıl olacaktı kollarını açar ve duş kutsamaları onun üzerine.
We are wrong about the Swede, how life was going to open its arms and shower blessings upon him.
"... unut dünyayı kollarımda. "
Forget the world in my arms
"Unut dünyayı kollarımda."
Forget the world in my Arms
"Unut dünyayı kollarımda."
Forget the world in my arms
"... unut dünyayı... " "... kollarımda. "
Forget the world in my arms
Beni kollarının arasına alıp öptün.
Oh, you took me in your arms and you kissed me.
Kollarında buluşacağım.
I'll spread your arms out.
"Ve bir atmosfer getirir.."
"And the season she has brought in her arms.."
Dikkatli ol, kendini sağlama almak için kollarını kullan.
Just be careful, use your arms to steady yourself. Yep, that's the way.
Seni gerçek aşkında bekliyorlar
Await you in your true love's arms
Canım benim.
Arms!
Kollar yukarı.
- Yeah. With your arms...