Asansörde перевод на английский
1,247 параллельный перевод
Asansörde geçirdiğim onca yılın karşılığını gerçekten gördüm.
Ah. all those years on the escalator have really paid off.
Asansörde giymek için bana bir tişört ödünç verebilir misin?
Hey. do you have a shirt that I could borrow to wear for the elevator ride?
Asansörde tanıştık ve...
We met on the elevator and- -
Asansörde biriyle çıktım.
I rode up on the elevator with someone.
Şu anda asansörde, Ethan'a doğru gidiyor.
She's in the elevator headed toward Ethan.
Galiba asansörde kalmış birileri var.
( happy, upbeat whistle playing )
Birkaç adam asansörde üstüme saldırdı.
A couple of guys jumped me on the elevator.
Asansörde miyiz?
Are we in an elevator?
Francesca gibi, onlardan biri olmaya çalış... ve asansörde karanlıkta seks yaptığını iddia et.
So, as Francesca, try to make one of them... reveal that she had sex on an elevator in a black-out.
Bir arkadaşım asansörde seks yapmış.
A friend had sex in an elevator.
Hayat boyu, asansörde barda karşılaşıp duruyorduk...
A lifetime together, meeting in the elevator, in the bar...
Ben asansörde sıkışmıştım, benim kıçıma baktı ve beni terk etti.
I was stuck in an elevator, she looked me right in the ass, and then dumped it!
Ben asansörde birbiriyle uyumsuz çoraplarla sıkışmışken yalnızca bir toplantıya girmekle kalmamışsın.
You didn't just have the one meeting when I was stuck in the elavator with unmatching socks.
Ben asansörde sıkışmıştım - ---
I was stuck in an elavator - ---
John Cage'den ayrılışını tekrar canlandırabilirsin. asansörde sıkışmış haldeyken, seni soğuk kalpli, kurnaz, umursamaz kaltak.
You could reenact your breakup with John Cage when he got stuck in the elevator, you cold-hearted, cunning, conniving bitch.
Neden? Kate Hudson'la asansörde kapalı kalmış gibi mi görünüyorum?
Do I look like I'm trapped in an elevator with Kate Hudson?
Zaten asansörde bir kez düşürmüştüm.
Oh, don't get your knickers in a twist. I already dropped it in the elevator.
Asansörde pis bir koku var.
Something smells in your elevator.
Burada da lobiye girerken görülüyor. Burada da asansörde.
Here he is entering the hotel lobby, and in the elevator.
Asansörde her seferinde farklı bir adamla oluyorsun.
Every time I'm in this elevator you're with a different man.
- Bütün günün asansörde geçiyor.
- You spend all day on that elevator.
Asansörde.
In the elevator.
Bugün asansörde şu melek maskesini buldum.
Today, I find this cupid mask in the elevator.
- Asansörde mahsur kaldık.
- We're stuck.
Asansörde kaldığımızı şimdiye kadar kesin öğrenmişlerdir.
I'm sure they know by now that we're stuck.
Kimse yok mu, asansörde mahsur kaldık.
Someone out there, we're stuck.
Asansörde kaldığımızı bildiklerinden emin misin?
- Are you sure they know we're in here?
- Hasta kadınlar asansörde mi kalmış ne.
- An elevator got stuck with sick women.
- Bir sürü kadın asansörde kalmış mı ne.
- Many women got stuck in an elevator or something.
Neden suçlayalım ki, Tanrı asansörde doğmalarını nasip etti.
No. It was the choice of God to give life in a stuck elevator.
Aslında, asansörde insan kalınca sizleri çağırmıyoruz.
Normally we don't call you people in for stuck elevator.
Her yıl kaç insan asansörde mahsur kalıyor, bir fikriniz var mı?
Do you have any idea how many people get stuck in elevators every year?
Amcam, geçen hafta 9 saat asansörde mahsur kalmıştı. 8 kişiyle birlikte.
Uncle of mine got stuck last week for nine hours. Him and eight others.
Gece yarısı asansörde ne işi vardı?
What was he doing near that elevator in the night?
Asansörde birlikte çalışıyorlardı. East River yakınlarında, arabasında yanıp kül olmuş.
He was all burnt up in his car near East-River and the police said it was suicide.
Asansörde biri var.
Someone's riding.
Bu Robbins denilen adam sana asansörde terapi mi uyguladı?
This Robbins guy gave you free therapy while you were in the elevator?
Bir kaç hafta önce bir arkadaşımla asansörde kalmıştınız.
A few weeks ago, you got trapped in an elevator with a friend of mine.
Beni asansörde de s.kti.
And he fucked me in an elevator.
Tanrı aşkına... Asansörde!
In the elevator, for Christ's sake!
şüpheli asansörde!
The suspect is in the lifts.
Bu asansörde 4 kişi hamile kaldı...
For people got pregnant in that elevator...
Ben, ben, ben, aaa, ona bir asansörde çarptım evet bir asansörde... bir asansörde
I, I, I, uh, bumped in to him in an, in an elevator... in an elevator
- Bir asansörde mi yaşıyor?
- She lives in an elevator?
Asansörde işimiz bitti, size yardım lazım mı?
OK. We're done in the elevator. You guys need a hand?
Hayır, çünkü bana onu asansörde giydirip giydirmediğimi sordunuz.
No, because you asked me about him being re-dressed in an elevator.
Cam asansörde. Gidiyorsun.
You're on it.
Stüdyomuzda konuklarımız var, sizler de evinizden ekranlardaki numarayı arayarak katılabilirsiniz. Marcia, asansörde başından...
Marcia, you had a terrible experience with an elevator, didn't you?
Kim var asansörde?
We don't know.
Bu gün asansörde karşılaşmıştık.
We met today in the elevator.
Asansörde bulduğumuz 22'liği araştırmış.
He ran that.22 from the elevator.