Askım перевод на английский
58,899 параллельный перевод
Aşkım!
"My love!"
Etrafımızdaki herkes kadeh kaldırıyor aşkımıza.
"Everyone around only cheers for our love!"
Dinle beni aşkım.
"Listen to me, my love."
Aşkım.
"My love!"
Güvenliğe sorar mısınız lütfen?
Can you please ask the security?
Önce senin aşk hikâyeni tamamlayalım, sonra benimkini.
We'll complete your love story first, then mine.
Rohan, ne senin ne de benim aşkım zayıf değil.
'Rohan, neither you nor your love for me is weak.'
- Sana geri adım atmanı mı söyledim?
- Did I ask you to step back?
Önce sana onları nereden tanıdığını soracağım.
First I'm gonna ask how you knew them to establish...
Sorayım.
I'll ask.
Seks ve aşk bağımlıları toplantısı mı?
What, the sex and love addicts...
Seks ve aşk bağımlısıyım.
I'm a sex and love addict.
Çünkü ben seks ve aşk bağımlısıyım.
'Cause I'm a sex and love addict.
Şu aralar alkolle aram olmadığını bilmeni istiyorum, hatta seks ve aşk olaylarıyla da.
I want you to know that I'm not currently engaging in any of that behavior, even the sex and love stuff.
Aslında ona soracaktım.
I was gonna ask him.
Dr. Roshan, sormak zorundayım.
Dr. Roshan, I have to ask.
Tahmin edebileceğiniz gibi size soracağım birçok sorum var.
As you can imagine, I've got quite a few questions to ask you.
Ona kaçırma konusunda mı masum olduğunu sor.
Look, ask him if he's innocent of the kidnapping.
- Evet bunu nereden bildiğini sormayacağım bile.
Yeah, I'm not even gonna ask how you know that.
Sorusu olan varsa şimdi sorsun, tamam mı?
Now, if anyone has any questions at all, now's the time to ask them, all right?
Sana bir şey soracağım.
Okay, let me ask you something.
Aşkı da unutmayalım.
And love, yeah.
Tam da onu soracaktım. Giyebilir miyim?
I was just gonna ask, "Could I put it on?"
Ah Tanrı aşkına, sence yapar mıyım?
Oh, for God's sake, you think I don't know by now?
Ah Tanrım, keşke onlara sormasaydın...
Oh, God, you didn't ask them, did you?
Tanrı aşkına baba, artık 10 yaşında değilim.
For God's sake, Dad, I'm not ten years old any more.
Yarın görüşürüz, aşkım.
- I'll see you tomorrow, love.
Onu düşündüğünü biliyor, aşkım.
She knows you're thinking about her, love.
Yeni tanıştık biliyorum ama bana biraz daha güvenmeni istiyorum.
I know we only just met, but I'm gonna have to ask you to trust me a little longer.
- Aşkımız gerçekti, Sara.
Our love was real, Sara.
Hayatta cevap vermeyeceğimi bildiğin sorular soruyorsun.
You ask questions you know there isn't a chance in hell I'm gonna answer.
Derhâl dolabını boşaltıp okuldan ayrılmanı istemek zorundayım.
I'm gonna have to ask you to clear out your locker and leave the school immediately.
"Bu aşk mı?" diye sor ona öyleyse.
Then ask him... if that's what love is.
Bizden elimizi kaldırmamızı isteyip hayatta kalıp asimile olmamıza yardım etmek için ellerinden geleni yaparlar mı?
Do you think they'll ask us to raise our hands and then they're gonna do their best to help us survive and assimilate?
Ona bizzat kendim soracağım.
I will ask him myself.
DAVID SIMON AVUKAT, YAZAR, "BESLENME BİLİMİ" Bir kişiye kesinti programı diye bir şey duydunuz mu diye sorsanız, muhtemelen duymadım der. Her gün olmasına rağmen bu programların mesajlarını görürler.
If you ask somebody if they have heard of a checkoff program, the odds are they haven't, although daily, they are seeing the messaging that these programs produce.
Ders ücreti ödemesini sormayı unutma. Anabel ve Küçük Ricky'i kapsar mı?
Remember to ask about the tuition plan... does it cover Anabel and Ricky Jr.?
- Evraklarını imzaladın mı diye soracaktım?
- Look, I got ask... you sign your separation papers yet?
Sana bir şey sormalıyım.
I gotta ask you something.
Bir şey soracağım.
Ask a question?
Tanık ehliyeti olup olmadığını bilmek için kaynağın açıklanmasını istemek hakkımız.
It's our right to ask that the source be identified to know whether there's any warrant to this case.
Özür dilerim, sormak zorundayım.
Um, I have to ask.
Doktorumun ofisini ara ve onlara uzun süreli bir bakım tesisi önerebilirler mi diye bir sor.
Just call my doctor's office and ask them if they can recommend any long-term care facilities.
İşe geri dönmek isteyeceğimi düşünüyorlar.
They think I'm gonna ask to go back to work.
Sadece ona bir soralım diyorum.
- I'm just saying, we should ask him...
- Bu Wes için. - Hayır senin için. Üzgünüm ama burada aşkın ne olduğunu bilen tek kişi sen değilsin.
- No, it's for you, and I'm sorry, but you're not the only one who knows what love is here.
Dolly bir erkek çocuğunu öpse bu konuşmayı yapar mıydık?
Can I ask if Dolly kissed a boy, would that be grounds for this conversation?
Üzgünüm, sormam lazım.
Sorry, I have to ask.
İlk aşkım benden çok daha büyüktü.
My first lover was much older than me.
Lincoln, şu askılığı uzatır mısın bana?
Hey, Lincoln, uh, would you pass me that coat rack?
Hâlâ dişleri varken izin ver de birkaç soru da ben sorayım.
Okay, well, why don't you let me ask him some questions while he still has some teeth?