Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → английский / [ A ] / Asılın

Asılın перевод на английский

15,470 параллельный перевод
Güzel, asılın!
Good, keep going!
Asılın!
Keep going!
Bak, 4 bin yıl çok uzun bir süre, ilişkimize kesin gözüyle bakıyor bana aşık olmanı bekliyor olabilirim çünkü 206 defa yaptın bunu ama sen haklısın.
Look, 4,000 years is a long time, and maybe I've been taking us for granted, expecting you to fall in love with me because that's what you've done the last 206 lifetimes, but you're right.
- Sadece senden yaşlılara mı asılırsın?
You only hit on women older than you'?
Sizi çok tavsiye ettiler... Greer şehrindeki ilk presbiteryen ( mezhep ) yeteneklerinizi ve ağzı sıkılığınızdan bahsetti.
You came highly recommended, from Greer Page at First Presbyterian, for your skills as much as your discretion.
Bayağı kovboyluk yaptım, baktılar replik söyleyebiliyorum birkaç yıl kötü çalışan, yardımcı memur oldum ya da asıl adamın kankası. Sinema.
Pictures.
Mekaniklerin bizim yaptığımızı yaparak nasıl bu kadar uzun hayatta kaldığını sanıyorsun?
- How do you think the mechanics survived as long as we did?
Bence asıl hatayı, kendi yüzünü yakan bir adama güvenerek yaptın.
- You made a mistake when you trusted a man Who burned his own face off, I think.
I-66.'nın 3,5 km. aşağılarında "Tanrı Öldü" tabelası asılı geniş bir arazi var.
There's a large field with a sign that says "God is dead" about two miles down I-66.
Sayın Bakan, "tehcir" lafını Ermeni Halkı'na karşı bilinçli olarak yapılan imhayı kılıflamak için kullanıyorsunuz.
Minister, you are using this so-called "relocation" as a cover for the systematic extermination of the Armenian people.
Dövüş sanatlarında ; elleriniz, ayağınız, dirsekleriniz, dizleriniz kafanız bile silah olarak kullanılıyordu ve öyle eğitim görüyordunuz.
In martial arts, your hands, your feet, your elbows, your knees even your head were used as weapons and were trained as such.
Asıl meselenin bu olmadığını kısa zamanda öğrendim, yine de umutluyum.
I quickly learned that's not the case, but you still hope.
En kötü adam göründüğü gibi, Lucifer ve Beelzebub'ın kutsamaları çağrılır.
As the worst man looks on, the blessings of Lucifer and Beelzebub are invoked.
Aktörlüğü için ödül kazanıyor olsa da ya da çok izlenen talk şovlarda aşırılık yapsa da hiçbir şey Richard'ın en tepeye çıkmasını engelleyemeyecek gibi görünüyor.
Whether Richard's winning awards for his acting or courting controversy on top-rated chat shows, it seems nothing can stop him heading all the way to the top.
Denizler altında 20.000 fersah gidip gözü pek keşiflere çıkan Kaptan Nemo'ya katılın siz de!
Join Captain Nemo on his bold expeditions as he travels... 20,000 leagues under the sea!
Güney Carolina'da yaşanan onca şeyin ardından Beyaz Saray duvarlarında müttefik bayrağının asılı durması hiç iyi bir fikir değil.
I suppose it's not a good idea to have the Confederate flag hanging here in the White House after everything that's happened in South Carolina.
Muhtemel tetikçinin Dayton, Ohio'dan John Carlyle olduğu açıklanmıştı ancak Adalet Bakanlığı'ndaki kaynaklar bunun iki yıl önce siber terörizm suçundan hüküm giyen The Washington Herald'ın eski editörü Lucas Goodwin'in sahte ismi olduğunu söylüyor.
The would-be assassin was previously reported as John Carlyle from Dayton, Ohio, but sources in the Department of Justice now say this was actually an alias for Lucas Goodwin, a former editor at The Washington Herald who was convicted of cyberterrorism nearly two years ago.
Asıl konu onları bilgisayarlarından, iPad, iPod, iPhone'larından ya da "i" ile başlayan neleri varsa onların başından kaldırmak.
It's about getting your kids to look up from their computer or iPad or iPod or iPhone or whatever "I" they're looking at.
Atını ve kılıcını getir, onları överken orospuyu da överim.
Bring me your horse and sword and I'll commend the whore as I do them.
Marlock'un asıl amacı Lorimer'in borçlarının listelendiği defteri ele geçirmekti.
Marlock's real job was to get the pad, listing Lorimer's debts.
Lermontov 100 milyon değerinde altın satın aldı, en büyük yatırımıydı. Yıl sonuna kadar 8 kat fazla değer kazandı.
Lermontov bought 100 million pounds worth of gold, his biggest ever investment, things worth 8 times as much by the end of the year.
Asıl önemli olan senin kim olduğun ve neden o bileziği taktığın?
What really matter is who are you and why are you wearing that bracelet.
Yabancı zengin bir öğrenci kılığına girerek onların arasına karışıyor.
So he mixes with the rich foreign students by posing as one of them.
Tony ise seks kasetlerine karşılık paralarını alır.
Tony sweeps the assets with the sex tape as insurance against repercussions.
"Ah, bebeğimizin karnını nasıl doyuracağız?" der gibi.
As in, "Oh, so how are we going to feed our baby?"
Babamın asıl olay olduğunu söyledi.
Said Dad was top of the bill.
Özgür adam birden fark ediyor ki kendisinin ve mahkum arkadaşlarının bunca zamandır gördükleri şeyler o köprüden geçen asıl şeylerin gölgeleriymiş.
And suddenly the free man realizes that what he and his fellow prisoners have been seeing all this time are the shadows of the real things that walk over the bridge.
Ve özgür adam farkına varıyor ki dışarıda asıl,... gerçek dünya var. Mahkum arkadaşlarının, dostlarının haberi yok.
And the free man realizes that there is a real, true world out there that his fellow prisoners, his friends, they don't know.
Bir iyiniyet göstergesi olarak, bizimle ortak çalışmanız karşılığında, karnını doyurabilirsin.
And as a gesture of good faith, in accordance with the proper treatment of prisoners and with the proviso you cooperate, you shall be fed.
Gizli tapınakların korumaları olarak kullanılırlar.
They're used as guardians of sacred temples and crypts.
Asıl vicdan azabının altında ezilen ve günden güne eriyen oydu.
And guilt of it bore down on her, slowly dragging her down.
Nasıl bir silah olarak kullanacağını.
How to use it as a weapon.
Sesini nasıl silah olarak kullanacağını öğreteceğim.
I'm going to show you how to use your voice as a weapon.
Bazılıarınızın iyi bildiği gibi,... bir sırra bulaşmıştım, görünmez bir düşmanla tek taraflı bir kavgaya.
As some of you may well know, I've been deeply embroiled in a secret, one-sided battle with an invisible enemy.
Asıl kıymetli şey, büyük büyükbabamın yüzüğünün geri dönmüş olması.
The real gem is the return of my great-grandfather's ring.
Bir vampir kalbinden bıçaklanırsa bu kılıç sihirli bir kanal gibi davranır onların ruhunu bu kötü taşa aktarır.
When a vampire is stabbed through the heart, the sword acts as a magical conduit, transferring their spirit into this nasty stone.
Asıl "Biz bunun olacağını nasıl bilemedik?"
'More like "How did we not see this coming?"
Asıl sır saklayıp iyi insanların ölümüne sebep olman eski günleri anımsatıyor.
What feels like old times is you keeping secrets that get good people killed.
Ama asıl Nyssa'nın çünkü Lotus tedavisi şeysi onda.
But mainly Nyssa because she's got that whole Lotus cure thing.
Onun asıl önemli olan şeye odaklanmasını sağlamak haftalarımı aldı.
Took me weeks just to get him focused on what really mattered.
Asıl seçim ağustosta yapılacak, fakat daha önce oyların % 48'ini aldığınızı düşünürsek, formalite bir seçim olacak gibi.
A proper election will be held in August, but given that you got 48 % of the vote before as a write-in candidate, well, I think that's just a formality.
Sanırım sen asıl mevzuyu kaçırdın Peter.
Peter, I think you're missing the point.
Wayne Yatırımcılık'ın eşbaşkanı olarak sunucumuzu takdim etmek benim için büyük bir ayrıcalıktır.
As the co-chair of Wayne enterprises, it is my profound privilege to present our host.
Yarışın üçüncü yılı olan 1906'da, Bu yeni spora tanık olmak için 2 milyon kişi çıktı Erkeklerin ve makinelerin takım arkadaşları olarak birbirine bağlandığını söyledi.
By the third year of the race, 1906, 2 million people turned out to witness this new sport where men and machine were linked as teammates.
Mason olduğu için Ölümsüz Asker'in hikayesini biliyordu. Onu atlatmanın yolunu buldu. Ama asıl bayrağı sakladığı yerle ilgili ipucu bırakmayı da ihmal etmedi.
Being a Mason, the story of the Eternal Soldier would have been passed down to him, so he knew how to avoid triggering it, but he left behind a clue as to where he put the real flag.
Ancak... Bu fotoğraf Danny Waldron'u gençken gösteriyor. Ve yüz tanıma yazılımı bu adamın genç bir Ronan Murphy olmasına
However, the photograph shows Danny Waldron as a teenager and facial recognition software gives a 99.5 % likelihood this man is a young Ronan Murphy, the suspect shot by Danny Waldron during Operation Damson.
Dediğim gibi, Hive'ın müritleri ona her şeyi söyler. Ama nadiren karşılığını alırlar.
As I said, Hive's followers tell him everything, but he rarely returns the favor.
Odasının aşırı derecede düzenli oluşuna bakılırsa Edith'in Payton'ı reddetme gibi bir niyeti yok.
So, according to Jeffrey, Edith had no intention of disowning Payton, to the point where his room was, like, scarily preserved.
Nasıl tanıştınız peki?
So, how did you guys meet? I came in as a client.
Gelip bana asıl neyin önemli olduğunu hatırlattınız.
You showed up and reminded me of what really matters.
Asıl âşık olduğun şey bu üçkağıtçılık ve birini sana inandırmanın verdiği zorluk.
That's what you're really in love with... the con itself, the challenge of making someone believe in you.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]