Atım перевод на английский
201,417 параллельный перевод
10 güne ya da daha fazlasına yayılmış 30 saatlik bir Skee-topu oynamak gerekir. Atışlarının gelişimine de bağlı.
I'm thinking 30 or more hours of Skee-ball spread over ten or so days... depending on how your shot improves.
Akademide tanıştığımız o günde içinde müthiş bir öfke vardı. Ama aynı zamanda doğru olan için savaşma potansiyeli de vardı.
You know, that day we met at the academy, you had so much anger inside of you but so much potential to fight for what's right.
- Rustic Fig'de garsonum.
- I'm a waitress at the Rustic Fig.
En yakın uçak pistine indireceğim ki piste varmama 1 saatten daha az var.
I'm landing at the closest airfield, which is less than an hour away.
Çoçukları alıp annemlere bir süreliğine kalmaya götürüyorum.
I'm taking the kids and I'm staying at my parents for a while.
Müzedeki John Singer Sargent sergisi için... şehirdeyim.
No I'm just in town for the John Singer Sargent exhibit at the museum.
Şey, Atı kutunun içine sığdıramayacağına göre ben olsam hepsini kullanırdım.
Well, you can't fit a horse in this box, so I'd just use the whole thing.
Tanrım. Arıların yaptığı bala bak.
God, look at all the honey the bees made!
Hastalık Kontrol'deki bayanın tam olarak hangi saatte geldiğine emin değilim ama saat 14 : 50'de gitmesini istedim.
You know, I'm not sure what time the CDC lady showed up, but I know I asked her to leave at 2 : 50.
Sana bakmaya karşı değilim.
I'm not refusing to look at you.
Sanırım bu yüzden seninle aramda mesafe bırakmış olabilirim.
And I think I may have been keeping you at arm's length because of that.
Ben de eşimin yanında oturan kızla koltuğumu değiştirdim böylece bütün hafta onu nasıl bıraktığıma dair eşimi dinlemek zorunda kalmayacaktım.
So I switched seats with the girl sitting next to my wife, so I wouldn't have to listen to her bitch at me the whole week about how I abandoned her.
Baracus'ün bağış gecesinde tanıştığımızdan beri seni düşünüyorum.
I've been thinking about you since we met at the Baracus fundraiser.
- Kıçına nasıl tekme atılır... - Sabine.
- I'm gonna learn how to kick your...
Bu yüzden Rittenhouse üyelerini teker teker öldüreceğim.
So now I'm going to take down Rittenhouse one member at a time.
Yarın öğleden sonra 4'de, çok önemli bir görüşme gerçekleşecek, Thomas Edison, Henry Ford, ve J.P. Morgan arasında.
At about 4 : 00 p.m. tomorrow, there's gonna be a very important meeting between Thomas Edison, Henry Ford, and J.P. Morgan.
Çünkü ben mimarım, ve son 20 dakikadır odayı inceliyorum.
Because I'm an architect, and I've been staring at the room for the last 20 minutes.
Sanırım buluşma saati 4 değilmiş.
Well, I guess the meeting wasn't at 4 : 00 after all.
Bu dünyada dar alanlardan çıkabilen en iyi kişi sensin, ve ben de gerçekten dar bir alandaydım.
You're the best in the world at getting out of tight spots, and I was in a really tight spot.
Bilirsiniz, panayırdaki Kadınlar Köşkünü ben tasarladım.
You know, I designed the Woman's Pavilion at the fair.
Görebildiğin gibi sapasağlam bir şekilde evimdeyim.
Ahem! As you can see, I'm at home, perfectly safe and sound.
Dyad'dayım Cos, peki ya sen?
I'm at Dyad, Cos, what about you?
Ne Donnie ne de Helena ortada yok ve izin verirseniz kilisedeki sonbahar fuarındaki ayaklanmayı durdurmak zorundayım.
No Donnie, no Helena, and if you'll excuse me, I have to stop an insurrection at the church Fall fair.
İkindi kahvaltısında daha çok uyarılmıştım.
I've been more aroused at high tea.
Teslimat yerinde buluşalım.
Meet me at the pick-up.
Reklamcılık sektöründe on yıl harcadım, Londra'nın en büyük ajanslarında çalıştım.
I spent ten years in advertising, working at some of the top London agencies.
Başa dönmemiz gerekti. Bu da bizim için, henüz yolculuğun başında olduğumuzu anladığımız şok edici bir gelişme oldu.
So, we had to really go back to the drawing board... and I think that was a shocking realization that we're only at the start of a journey.
Neye baktığımızı bilmek istiyorsunuz.
[Dustan] So, you wanna know what we're looking at.
BeagleBoard ya da Raspberry Pi'a bağlandığımızda, SSH içinde olduğunda en az 12 volta ihtiyacım var.
If we're tethered to a BeagleBoard or Raspberry Pi and SSH in, I need at least 12 volts.
Genç yaşta akvaryumlara ilgi duymaya başladım.
I got involved in the aquarium industry at a pretty young age.
Burada baktığımız şey...
[Eakin] What we're looking at is...
Hawaii'yi gösteriyorum. Burada, yılın bu döneminde, olması gerekenden 4.7 derece daha sıcak olduğunu görebilirsiniz.
[Vevers] I'm zooming in on Hawaii, and you can see here, it's 4.7 degrees hotter than it should be at this time of year.
Zamanda geriye gidip, resifin tarihine baktığımızda, şu anda gördüğümüz şeyin doğal bir değişim olmadığına kesinlikle eminiz.
[Marshall] By tracking back in time, by looking at the history of the reef, we're absolutely certain that what we're seeing now is not a natural fluctuation.
O sırada insanlar buna hazır değildi, bir sürü meslektaşım benimle yüzleşti, beni zorladı, bana saldırdı.
At that point in time, people weren't quite ready for that, and I had a lot of colleagues that were confronting me, challenging me, attacking me.
Bunu Lizard Adası'nda kendimiz yapmaya başladığımızda, buna duygusal olarak bağlandık.
And when we began doing this manually at Lizard Island... you have the emotional ties to it.
- Bana göre...
- Here's how I'm looking at it...
Protokolüne bakalım.
Let's look at your protocol.
WADA, laboratuvarımı çok yakından takip ediyor.
At my lab, WADA is keeping laboratory on a very short leash.
- Tamam. Ben evinde köpeğine bakarım.
- I will be doggy-sitting at your home.
Planımızı, ne yapacağımızı belirleyene kadar burası idare eder.
This'll work, at least till we get what the plan is and what we're gonna do.
Elbette o sırada Rusya'da laboratuvar başkanı olarak sistemin bir parçasıydım.
Of course, at that time in Russia, as the head of laboratory, I was a part of system.
En iyi performansı sergilemeleri için yarışma boyunca mı?
Through the competition so they could be at their very top level?
Tarih diyordu ki "Bak faşizmle ilgili yaşanmış şöyle örnekler var!" Olmadı mı?
History was saying to you, " Look, I've got some examples of fascism here for you to look at!
Sizi durdurmak zorundaydım. Ya da en azından durdurmak isteyenlere engel olmamalıydım zira silahlarınızla birlikte tehlike de her geçen gün büyüyordu ve her şey için çok geç olacaktı.
I had to stop you, or at least not stand in the way of someone else who wanted to, because the guns were getting bigger, the stakes were getting higher, and any minute now it was going to be goodnight, Vienna.
Benim de atıldığım maceralar oldu.
I've had adventures too.
Sadece oturup parmaklarımı çeviriyorum. Buna uyarıcı davranış diyorum. Bir kalemi belli bir sıklıkla lastik banda vurarak asla yapamayacağım şeyleri düşünüyorum.
And all I can do is sit and twiddle, which is what I call my selfstimulatory behavior, when I flick a pencil against a rubber band at a certain frequency and think about all the things that I could never do,
İşaret okumakta iyi değilim.
I'm not great at picking up signals.
Kilisede üç pasta yarışını kazandım.
I won three bakeoffs at my church.
Ben bilgisayar tamirinde çok iyiyim. Ve okulda en çok biyolojiyi severim.
I'm really good at fixing computers, and biology is my favorite subject in school.
- Anlaşmayı kabul etmeyi en azından durup düşünsek olmaz mı?
Isn't it worth at least just considering doing the deal?
Spaya gelmişken rahatlatıcı bir şey yapayım bari.
Well, I'm at a spa, might as well do something relaxing.