Ayakta перевод на английский
8,438 параллельный перевод
Hayır, ayakta duruyordum.
No, I was, uh... I was standing.
Ulysses ve ben, sen yokken kaleyi ayakta tutabiliriz.
- Well, ulysses and me can hold down the fort while you're gone.
Orada ayakta durmaktan yorulmaya başlamıştım.
I sure was getting tired standing there.
Önümüzdeki 18 ay boyunca ayakta kalmalı. Bir şey başarmalı ve ondan sonra önümüze bakmalıyız.
We have to survive the next 18 months, accomplish something, and then look ahead.
Her şeyi ayakta tutmaya çalıştım, ve benim ereksiyonum, gittikçe düşüyor ve düşüyor, ben uğraştım fakat sen her şeyin içine sıçtın.
I'm holding the whole thing up, and the boner's just falling down, falling down. I'm holding it, and you can't fuck at all. It's impossible!
Bir gece binlerce insan ayakta seni alkışlıyor ismini söylüyorlar. Ardından onların yüzüne kanatlarınla yalan söylüyor topuk kirişlerinin olduğu yerde merak uyandırıyorsun.
One night there is a thousand people standing, applauding and calling your name, and the next you're lying on your face in the wings gripping the place where your Achilles tendon used to be.
Hiçbir yorgunluk hissettirmeden seni dört gün ayakta tutan kahrolası haplar.
Pills that would fucking keep you awake for four days straight, without any crash.
- Lundtoftebjerg'i ayakta tutmalıyız.
- We are to hold Lundtoftebjerg.
Haderslev ile Sonderborg gelene dek Lundtoftebjerg'i ayakta tutmalıyız.
We are to hold Lundtoftebjerg until Haderslev and Sønderborg get here.
Yaklaşık 3 saattir ayakta duruyoruz, uyuyabilirdik.
We've been at stand two for three bloody hours, we could've been sleeping.
Böyle, ayakta iyiyim.
I'm, uh, fine standing.
Nassau'nun mutlaka ayakta kalması için bana yardımcı olacak birisini arıyorum.
I need someone who can help me ensure that Nassau survives.
Bence bu girişim ayakta kalacak.
I believe this is going to work.
- Adanın ayakta kalabilmesi için ticarete ihtiyacı var.
- The island needs commerce to survive.
Bu adam üzerinde uzanma avantajın var ama o bir güreşçi, yani onu ayakta tut ve ayaklarını yor. Tamam mı?
You've got a reach advantage over this next guy, but he's a wrestler, so make him stand, and wear him out on his feet, okay?
- Ayakta durmaya çalış.
- Try to stand.
Ayakta duruyorsun!
You're standing!
Tek başına ayakta da durabilir misin?
Can you stand on your own too?
Seni eve götüreceğim ve ayakta tedavi edilmek üzere Sigmund Freud Kliniği'ne gidip birkaç psikolojik test yaptıracağız.
I'll drive you home and tomorrow you go to the Sigmund Freud Clinic and take a few psychological tests - as an outpatient.
Gecelere kadar ayakta kalıyoruz.
We just stay up late.
Vakarını koruyarak ayakta öleceksin. Seni anlatan şarkılar söyleyecekler.
You preserve your dignity and die standing, and they'll sing songs about you.
Hâlâ MTA'nın ayakta olmasını mı sağlama alıyorsun?
Making sure that the MAV is still upright.
Hem MTA'nın hâlâ ayakta olduğunu da bildirmek isterim.
I also like to report that the MAV is still upright.
Ashley, bu gemidekileri ayakta tutan tek şey o ilaçlar.
Ashley, these drugs are the only thing keeping everybody on this ship awake.
Ayakta kalması gereken İpek yoludur.
Survival of the fittest is the only truth on the Silk Road
- Ayakta durabilir misin?
- Can you stand?
Seyirciler ayakta alkışladı.
- The audience has already given them a standing ovation.
Evet, seyirci sizi ayakta alkışladı.
Yes. The audience has given you a standing ovation
Öyle ayakta durunca küçükken evimize gelen bir adamı hatırlattın bana.
Standing there like that, you remind me a man,. Who used to come to our house. When I was young.
Yoksa ayakta mı durmalıyız?
- Oh. - Or should we stand?
Neyse, ben ayakta kalayım.
Uh, I... whatever... I'm standing...
Ayakta durmakla ilgili bir sorunum yok.
I'm okay to stand.
Seni ayakta tutacak olan sabanla kılıcın evliliğini görüyorum ta ki sen tekrar bir bakire olana kadar.
I see that a marriage of plow and sword will sustain you, until you become a virgin once more.
Romalıların inşa ettiği kocaman bir şehir ve hala günümüzde ayakta.
A great city, which the Romans built, and it still stands to this day.
- Sizi ayakta tutabilmem tek yolu buydu.
It was the only way I could keep you.
Ortaya güzel bir oyuncak atarsın ve ayakta kalan çocuk rolü kapar.
Just throw one in there and the last kid standing gets the gig.
Herkes niye ayakta ki? - Hayır. - Kaiser!
Really?
Saat 6'dan beri ayakta.
She been up since 6 : 00.
Sıyrıldı ve ayakta kaldı.
He breaks free. He almost goes down.
Razorback Stadyumunda herkes ayakta.
Everybody on their feet here at Razorback Stadium.
Ayakta durduğunu göreyim!
Let me see you stand on your feet!
Tanrım, Eubank'ten sol ve sağ, hala nasıl ayakta kalabiliyor?
Oh, big left and a right, and Eubank, how did he stay up from those?
Duvarlar kalplerin arasına girerse, artık o ev ayakta kalamaz.
When walls come up between hearts, they no longer hold a house together.
Bir zamanlar insanlar yıkılır binalar ise yüzyıllarca ayakta kalırdı.
There was a time... when buildings stood for centuries as men were reduced to crawling on their knees.
Eşin ayakta yapıyor mu?
Does your wife do it standing up?
Ayakta mı yiyelim yani?
Am I going to eat standing?
Siz ve ben bu zamana dek ayakta kaldık.
You and I... We have survived, so far.
Dünya hala ayakta.
The world is still here.
Ayakta uyudum.
I slept standing up.
Bu hâlde neden dışarı çıkıp kızların karşısında ayakta kalabilecek miyiz diye bakmıyoruz?
Why don't we just go out and do a dry run with some broads - and see how we do on our feet?
- Sanki birisi arkadaşımı çaldı ve yerine yabani bir hayvan bıraktı. Tün gece ayakta, gündüzleri uyuyor ve çok fazla makyaj yapıyor ve diğer yabani hayvanların yanına gidiyor.
- It's like somebody... stole my friend and replaced her with a wild animal... who stays up all night... and sleeps all day and wears too much makeup... and runs around with other wild animals.