Aında перевод на английский
234,067 параллельный перевод
Sonrasında o uçuştan kaynaklanan ölümcül bir hastalığın ortaya çıktığını biliyoruz.
Next thing we know, there's an outbreak of a deadly disease originating on that flight.
Bugünkü basın toplantısında Seattle Belediye Başkanı Floyd Baracus basın mensuplarını bütün erkek, kadın ve çocukların bu hafta içinde virüse karşı aşılanacağı emrini vererek şaşırttı.
At a news conference today, Seattle mayor Floyd baracus surprised most observers by issuing a mandate that every man, woman and child get vaccinated against the flu virus this week.
Kaynaklar salgının bu yılın başlarında Paris'ten gelen ticari bir uçağa kadar uzanabileceğini iddia ediyor.
Sources claim the outbreak can be traced to a commercial airline flight from Paris earlier this year.
Geri döndüğümde şirket içindeki hain gruplaşma hakkında konuşmak istiyordu.
He wanted to talk to me when I came back stateside about a disloyal faction inside the company.
Ama dosyasında birkaç yıl geriye gidince işler ilginçleşiyor.
But flip a few years back in his file, and things get interesting.
Aleutian aşısı yaptıran herkes bir zombiye dönüşme aşamasında.
It has come to light that every person who received the aleutian flu vaccination today is now in the process of becoming... A zombie.
Yeni zombilere hoş geldiniz diyoruz. Ancak bu konuşma yetişkinler arasında yapılmalıdır.
We welcome new zombies, but that should be a conversation between consenting adults.
Aslında bir denese hiç fena olmazdı.
Well, he could certainly give it a go.
Aslında birkaç dakika oyalanabilirsin.
Take a few more minutes if you like.
Birkaç dakikalığına gözlerim tekrar görecek fakat karşılığında bir şeyi kaybedeceğim.
I get a few minutes of proper eyesight, but I lose... something.
Bu sandalyenin epey işe yarayacağı sayısız kitap okudum aslında.
You know, I've read a lot of books that this chair would be quite useful for.
Penny adında birini tanıyor musun?
Do you know a girl called Penny?
Biraz utanç verici aslında.
She is, actually. It's a bit embarrassing, really.
- Eminim geçici bir şeydir ama bu süre zarfında Mars'ta sıkıştık demek oluyor bu.
! - I'm sure it's only a temporary thing but it means that for the time being, we're stuck here on Mars.
Buz Savaşçıları kumun altında bir şehir inşa edebilirler fakat Mars'ın karlarını da masum insanların kanına boyarlar.
The Ice Warriors, they could build a city under the sand yet drench the snows of Mars with innocent blood.
Eminim albay bu cömertliği adil ve düzgün bir biçimde dağıtacaktır. Sonrasında da hepimiz ileriye hoş bir geleceğe bakabiliriz...
I'm sure the colonel will be distributing this munificence in a fair and decent fashion, and we can all look forward to... to a... a rosy... future...
- Buz Savaşçıları karşısında şansınız yok!
You don't stand a chance against the Ice Warriors!
Henüz farkında değilsin ama kısa bir süre sonra bana ölümüne güveneceksin.
You don't know it yet, but in a short time, you will trust me with your life.
Her yeri kilit altında tutmanız isabet olmuş, yanlışlıkla dışarı çıkabilirmişim.
It's a good thing you've got all those locks, then, in case I accidently wander off.
- Eski usül asılında, değişiklik olurdu.
- But old school, nice for a change.
Kendi etrafında bir duvar örmüşsün.
It's built a wall around itself...
Ben de yakında kadın olacağım, var mı vereceğin bir tüyo?
I'm going to be a woman, fairly soon. Any tips?
Buzdolabında şansımı denesem daha iyi!
Might as well rile a fridge!
Sanki bir kasırganın ortasında tutunmaya çalışıyorum. - Ama sonsuza kadar tutunamam.
It's like I'm hanging on in a hurricane, and I can't hang on forever.
Siberadamlarla dolu bir şehrin tam ortasında ama.
And it's right in the middle of a city full of Cybermen.
Dün gece sokağa fırladı Dusseldorf'daki fabrikaya düşen bombalar hakkında bir şeyler bağırıyordu.
He wandered out into an alley last night, shouting something about bombs being dropped on a factory in Dusseldorf.
Weckler trafik kazasında ölen karısının halüsinasyonunu görüyormuş ve ben de şimdi suçlu olduğunu sandığım ama aslında gizli görevdeki bir polis olan eski sevgilim Drake'i görüyorum.
Weckler used to have visions of the wife he killed in a car crash, and now I'm seeing Drake, my exboyfriend, who I thought might be a criminal, but was really an undercover police detective.
Hayır ama Gary birkaç margaritadan fazla içmişti ve bir yolcu onu geminin başında "Dünya'nın kralıyım." diye nara atarken görmüş.
No, but Gary'd had more than a few margaritas, and another passenger reported seeing him up on the bow shouting, "I'm the king of the world."
- Bir yangın ihbarında bulunacağım.
Hey, I'm reporting a fire. It's the fourth floor.
Giderken yanında götür, çalılığa at ve nereye attığını unutma.
Now when you leave, take it with you, throw it in a bush, and remember where you put it.
Bir mezhebe bağlı değildim aslında ama buna doğru... meyilliyim.
Sort of a nondenominational thing, but I'm leaning toward... This.
Kimse yangının sebebini açıklayamamış. Ya da neden yangın yerinin ortasında dokunulmamış tek bir bina ayakta kalabilsin ki?
No one could explain what caused the fire, or why it left one single building standing untouched with a perfect circle of burn around it.
İki krallık arasında bir anlaşma önermek için buradayım.
I'm here to propose a treaty between our two kingdoms.
Sen şu an buranın doğru bir haritasının olmadığının farkında mısın?
Do you understand there isn't a single accurate map of this entire place now?
Denedim ama kazanamayacağını anladığında... Beni en uygun yere koydu diyelim.
It tried, but when it saw that it couldn't win- - well, let's just say it stuffed me in a place most convenient.
Krallığında bir gezintiye çıkmak istiyorum.
I want a tour of his kingdom right now.
Şimdi, farkında olsan da olmasan da ortak bir amacımız var... o yüzden yerinde olsam... kaptanı tekrar görmeyi ne kadar istediğimi uzun uzadıya düşünürdüm.
But now we have a common cause, whether you know it or not, so I would think long and hard how badly you want to see your captain again.
- Duvarın diğer yanında çok para olabilir, ister misin biraz?
There might be a lot of money on the other side of that wall. - You want some?
Aslında oldukça bağışlayıcı biriyim hatalarını kabul ettikleri sürece tabii.
I'm actually a very forgiving person... as long as they admit their mistakes.
Sen daha 10 yaşında bir çocuktun, Javi.
You were a 10yearold kid, Javi.
Kiliseden alacağımızın üçte biri kredi kartlarında olabilir. - Evet ya.
A third of our take at the church could be credit cards.
Burada oturan herkes sevdiğimiz Amerika'yla zombi topraklarının arasında duruyor.
Those of us sitting in this room are all that's standing between an America we love, and a zombiecontrolled wasteland.
Buraya geldiyseniz bu mesaj panolarında yazdıklarınızdan daha fazlasını yapmaya hazır olduğunuz ve bir zombi salgınından kurtulabileceğiniz anlamına geliyor.
If you're here, it means that we can tell from what you've posted on the message boards you're ready to do more than hunker down and try to merely survive a zombie outbreak.
Aslında planları çok mantıklı.
Actually, their plan makes a lot of sense.
Saf bir uyarı yabancılar Longstockings adında bir korucu yakın zamanda buradaymış. Söyleyeceklerimi soran...
Fair warning, strangers, a ranger by the name of longstockings was in here earlier, asking about...
Vic şarabından bir yudum alarak oyun gecesinin ortasında birden düşmüş.
Vic keeled over in the middle of game night after taking a swig of wine.
Kahramanlar ve efsaneler partisindeydik ama geçen hafta Varag'ın Mağarası'nda katledilmiştik.
We were a party of heroes and legends, but we were slain last week in the caverns of varag.
Kaos Katili filmi yapıldığında umarım cehennemde dostun Ted Bundy'le izlersin.
When they make a chaos killer TV movie, I hope you watch it in hell with your pal Ted Bundy.
Bir erkek bana gönül bağladığında bunu bilebilirim.
Well, I can tell when a guy's got a crush on me.
İnsan krallığının sınırında küçük bir köy Oosterglovia.
A Hamlet on the frontier of the human kingdom of oosterglovia.
Genç kadın talibinin elbisesinin başarılı olduğunu belirten sesler karşısında erir.
The young woman melts as her suitor makes sounds indicating that her dress is a success.