Bacaklar перевод на английский
12,132 параллельный перевод
Bacaklarını ayır.
Spread your legs.
Ve fırtına sahnesinde, kollarını bacaklarıma dolayacaksan Bay Davenport-Scott gibi, dizlerimden tut, baldırlarımdan değil.
And in the storm scene, if you are going to put your arms around my legs, as Mr Davenport-Scott did, then around my calves, not my thighs.
Bacakların iyi mi?
Have you good legs?
Bütün iyi oyuncuların bacakları ağaç gövdesi gibidir.
All the best actresses have legs like tree trunks.
- Bacaklar.
- Legs.
Bacaklarında ikinci derece güç kaybı var.
He has grade-two strength through his extremities.
- Bacakların çalışsın dedim!
I said use your legs!
Bacakların çalışsın!
Use your legs!
Jung Bok ve Jae Hun kalbim ve ciğerlerim Moo Taek de bacaklarım oldu.
Jung-bok and Jae-hun became my heart and lungs, and Mootaek became my legs.
Bacaklarındaki şey yeni mi başladı?
This thing with your legs, is that new?
Ayrıca bacakların çok cılız.
Besides, your legs are too skinny.
Bütün gün bacaklarını açan benim ama...
Look, I'm the one spreading my legs all day, and you get all the money.
Bacaklarım âşık olmuş gibi.
It is like my legs have fallen in love.
- Bacakları direk ayağına bağlanıyor.
Her legs go straight into her feet.
Üstelik bacaklarımı bile kullanmayacağım.
And... I won't even use my legs.
- Şu kolları ve bacakları siz mi yaptınız?
Those arms and legs, did you make them?
Bacaklarım bronzlaşacak. Bütün atışlarımda başarılı olacağım.
... my legs are tanned my serves are all in.
Bir sike yaramayan ve bacaklarıma kadar silikon sızdıran iki memem vardı.
I had these two defective boobs that were just leaking... leaking silicone all the way down to my knees.
Bacaklarınız uzun olduğundan bu sandalye rahatsız edecektir.
My legs were a little long, so it does not match the type of chair
Bacaklarım kan içinde kalmıştı.
My legs were all scraped up.
O senin bacaklarının arasına oturup, sırtını göğsüne yaslayacak.
She will sit between your legs, with her back reclined against your chest.
Bacaklarımı böyle üst üste atardım.
And then I cross my legs like, you know, like this.
Bacaklarım güçlüdür.
I have powerful legs.
Bunun sayesinde bacaklarım var.
It lets me walk on land.
Parmaklarım var, bacaklarım var
♪ Got my fingers, got my legs ♪
Öbürü, suluboya ressamı kadın... bacakları gülleci gibi.
The other one, the watercolorist, she- - Legs like a shot-putter.
Gelip sana sarılmak isterdim, ama bacaklarım ağrıyor.
I would come give you a hug but my legs are hurting.
Hayır, yani kuyruğumuz bacaklarımızın arasında buraya geldik.
No, I mean coming here with our tail between our legs.
Ayrıca bacaklarımı her gün tıraş etmek zorunda değilim ki bu da gerçekten bir artı.
Plus I don't have to shave my legs every day which is a real plus.
Bacaklarımı sürümen gerek.
So you can quit pulling my leg.
Anestezi olmaksızın kol ve bacaklarını kestin. Cinsel organlarını çıkarttın.
You cut off their limbs without anesthesia, removed their sexual organs.
Diyelim ki bacakların havada çığlık atıyorsun ve- - - Ara veriyoruz.
Wait, this pause thing... ( CHUCKLES ) Like, your legs are in the air and you're screaming and...
Ethan bacaklarında olan sorunu bana anlattı.
- Ethan told me about your legs. - [gasps]
Sürekli bacaklarının konumunu izliyordu.
It constantly tracks the location of her legs.
Bacaklarımı hisetmiyorum.
I can't feel my legs.
Harika. Bacaklarımda hâlâ yer var.
Oh, great, I still got room in my leg.
Açın bacaklarını canım.
Darling, spread your legs.
Güzel bacaklarını seyretmeme izin ver.
Let me see those pretty legs of yours.
Bacakları bir arada tut!
Legs together!
Bacaklarım tir tir titriyordu.
And my legs were shaking.
Yani bacaklarınla birbirine çok sert sarılmak?
Which is hugging someone really hard with your legs. Nope.
"Sonra bacaklarımı kopardılar ve şuraya attılar!"
And then they tore my legs off and they threw them over there! "
"Sonra bacaklarımı koparıp şuraya attılar!"
"And then they tore my legs off. They threw them over there!"
Bacaklarının arasında hala bir gelecek var ama!
You still have the fortune between your legs!
O benim kargam olsaydı onu kör edip bacaklarını keserdim.
If he was my crow, I'd have blinded him and cut off his legs.
Bacaklarını Kaldır!
Raise his legs!
Ayağa kalkıp koşardım ama, bacaklarım hamlamış durumda.
I'd get up and run, but my legs are like taffy.
Bacakları lastik gibi.
His legs are like rubber.
Bacakların çalışsın Jae Hun!
Use your legs, Jae-hun.
Bacaklarım gayet iyi.
My legs are fine.
- Güzel bacakların varmış.
- You have nice legs.