Base перевод на английский
12,166 параллельный перевод
Proksimal falanksı baz alırsak yenilenme olabilir.
But we'd have a base for a proximal phalanx, so that might regenerate.
Hamju'yu yeni ülkenin başkenti yapabilirim!
I can make Hamju as a base for the new country!
Uluslararası limanlar, bağımlı müşteri kitlesi.
International ports, a captive customer base.
Ormanda ağaçsız bir alan bir bahar günü ama ağaçların üstünde karlar var.
There is a glade, a spring day and yet snow at the base of a tree.
Gördüğünüz gibi yeni gelecek müzisyenlerin taban aylığını arttırdık.
You see we've upped the base salary for incoming musicians.
Merkezde mola vermiştik.
W-we were taking a... break at base camp.
Angel merkez.
Angel's base.
- Angel merkez, burası 911.
- Angel's base, this is 9-1-1 dispatch.
Burası Angel merkez.
This is Angel's base.
Angel merkez, 24 yaşında kadın, araba çarpması.
Angel's base, 24-year-old female with auto-ped.
Angel merkez konuşuyor, dediğiniz anlaşılmadı.
This is Angel's base. I did not read you.
- Angel merkez, araç yayayı ezdi.
- Angel's base, vehicle versus ped.
Angel merkezden, Kurtarıcı 4'e.
Angel's base, Rescue 4.
Tamam, Angel merkez konuşuyor.
Okay, Angel's base.
Bezlerin merkezine.
At the base of the glands.
Kaleyi savunun!
Defend the base!
Ya da belki de bizim gerçekleri bilmediğimiz üzerine base giriyordur.
Or perhaps he is gambling that we don't have all the facts.
Temel arzularıma karşı koymaya çalışıyorum.
I'm trying to fight my base urges.
Yargı süreci olmadan bir Amerikan vatandaşını süresiz gözaltında tutabilmeye imkan sağlayan bir yasa. Yani avukatı yok ve muhtemelen askeri bir üste tutuluyor.
That allows for indefinite detention of an American citizen without due process, so she has no lawyer, she's probably being held at a military base.
Ama eğer merkezlerine girmek istiyorsak Naz'ın yardımına ihtiyacımız var.
But we'll need Naz's help if we're gonna infiltrate their base.
Al bakalım, bu bazı çantamın arka gözüne koy ve sonra üçüncü kattaki Norveçlilere yardıma git.
Here, put this base back in my bag and go help with the Norwegians on the third floor.
Çünkü suyun rengi ve etrafta arkadaşlarının olduğunu bilmek... Kim gerçekten orada, zeminde olmak ister ki?
The water the colour it is and knowing that he's got friends around, who could be literally just at the base there.
Burada üs olabilecek uygun bir yer yok.
There's nothing close to a viable location for a base.
Satıcılar müşteri tabanına ulaşmayı isterler.
That's nothing more than retailers wanting to reach their customer base.
Angels merkez, 911 rapor veriyor.
Angels base, 911 dispatch.
Düşündüm ki, seninle bir kaç şeyi konuşmam lazım Ki emin olayım kendini yalnız hissetmediğinden.
I just thought I'd touch base with you on a couple of things, just to make sure that you weren't feeling abandoned out there.
Orayı araştırma üssümüz olarak kullanacağız.
We'll use that as our base to search for him.
Gittikleri yönü ve diğer adamlarımızın gözlemlerine göre üsleri bu genel alanda olmalı.
Using their direction and our other men's sightings, their base should be in this general area.
Polise, yaşadığı her şehirde arama bülteni çıkarttırdım. Mike'ın askeri üssünün bulunduğu Pensacola dâhil.
I told the police to put an APB out on her in every city she's ever lived in including that military base in Pensacola where Mike was stationed.
Sacramento kadın basketbol takımıyla çıplak paraşütle atlamayı unutmamak lazım.
Let's not forget naked tandem base-jumping with the WNBA's Sacramento Monarchs.
Yerlerinize oturun.
take your base.
Üçüncü seçenek ise şurası. Şu tepenin altı.
The third option is just over there, at the base of that hill.
Bu Ay Üssü'nde sadece 36 kadın olduğunun farkında mısın?
Do you realize that there are only 36 women on this Moon Base?
Üssü ezecek!
It's gonna crush the base!
Ay Üssü, burası Miras Filosu.
Moon Base, this is Legacy Squadron.
Oradaki üssümüz ne durumda?
What about our defense base there?
Sadece üs de değil.
And it's not just the base.
Şu anda Satürn üssünün yok edildiğini biliyoruz.
At this point, we know the Saturn base has been destroyed.
Sadece yüzde 7'si üsse dönebildi.
Only seven percent made it back to base.
Bu üssün patlamayı hapsedecek kalkan jeneratörlerini kullanmazsak.
Not if we use the shield generators from this base to contain the blast.
Madem hayatlarımızı bu şarkının üzerine kuruyoruz, en azından kanıt görmek hoş olmazmıydı.
Since we base our lives on the song, it might be nice if there was some proof. Proof?
100 bin dolar taban maaş, tam kapsamlı işe başlama paketi ikramiye vermiyoruz, ilk günden itibaren de sigorta başlar.
One hundred grand base salary, full relo, no sign-on bonus. Insurance to start first day of employment.
Koordinatları bilsek bile yakıtımız üsse dönmeye anca yeter.
Even with coordinates, we barely have enough fuel to get back to base.
10-4, anlaşıldı üsse dönüyoruz.
10-4, heading back to base.
Sinyal alamıyorum.
I can't get a signal to base.
32 kilometre içindeki herkes ama herkes merkezle konuşmamızı duyacak.
Everyone within 20 miles will hear our conversation with base.
Üsle konuştunuz mu?
You spoke with base?
Telsiz kulesini kullanıp üsle konuştuğumuz müddetçe de herkes yerimizi biliyor.
And since we used the tower to talk to base, everyone knows where we are.
Seni üsteki baş mühendisle konuşturacağım.
I'll connect you to the main engineer back at base.
Üsü kaybettik!
Base has been lost!
Üs şu tarafta.
Base is that way.