Battı перевод на английский
2,980 параллельный перевод
Hatta şirketi ve tüm hissedarları da boka battı.
"Even as his company and all its shareholders went down the crapper."
Evlat, muhtemelen Manhattan Köprüsü'nden atladığını, aşağıya doğru battığını düşünüyorsun ama yanılıyor olursun çünkü kız saatte 105 km / saat hızla Doğu Nehri'ne çarpmış olsaydı çürük olmazdı.
So, kid, you probably think she jumped from the Manhattan bridge and floated down, but you would be wrong, because she would have hit the East River at 65 miles an hour, and there's no contusions.
Ben sana Titanik'in neden battığını soruyorum.
I'm asking you why the Titanic sank?
- Sanırm kıymık battı.
- Think I've got a splinter.
Ciddi şekilde borca battım ve temsilcim de diyor ki, romanım "Siyah Sirk Zamanı" programa çıkmazsam hiç satmazmış.
I have crippling debt and my agent says that my novel, "the black clock of time," will not sell - unless I am on the show.
Hiçbir gelirim yok ve kariyerim de boka battı.
I have no income, and my art career is shit.
Diken mi battı?
Hurts, don't it?
Yüzleş artık, kolej çocuğu, battın sen.
Face it, college boy, you're boned.
Bu dibe battıkları anlamına geliyor.
Are you right?
Hatta birkaç gün öncesine dek o gemiyle battığını düşünüyordum.
In fact, until a day or two ago, I believed he had gone down with that boat, too.
Ama Elvira May battı.
But the Elvira May sank.
Bu gölgeli kısım Jacobson'ın geminin battığını düşündüğü yer olabilir.
I believe this shaded area here represents the section where Jacobson thought the boat sank.
Yardımı olacaksa efendim, sanırım geminin nasıl battığını buldum.
If it helps, sirs, I think I know how the Elvira May went down.
Elvira May battığında insanlar öldü Bay Cheevers.
People died when the Elvira May went down, Mr Cheevers.
Jacobson bana Shanly'nin Elvira May'le battığını söyledi.
Jacobson told me that Shanly went down on the Elvira May.
" Dünyam boka battı.
World gone to shit.
İki defa dükkan açtın ; ikisi de battı.
Twice you've set up shop and twice it's gone to hell.
Aşkım, biz battık, git kendine iş bul mu diyeyim?
My love, we've sunk, go get a job?
- Ben battım.
- I'm swamped.
Sayende yerin dibine battım, Frank!
You drove me into the ground, Frank.
Son iki saat içinde, Yunanistan ve İrlanda battıklarını açıkladılar. İspanya da iflasın eşiğinde.
Past two hours, Greece and Ireland have declared bankruptcy, and Spain is going under.
Sadece güneş battığında Toby, kişisel işlerini halletmeye zaman buluyor.
It's only when the sun's gone down that Toby has time to deal with a domestic problem.
Dizimize kadar çamura battık!
We're in deep shit!
Ray'in kulübü battığı zaman tonla para kaybettim.
I lost a ton of money when Ray's club went belly up.
- "Müzik endüstrisi boka battı!"
"industry's in the toilet." Right.
Boğazımıza dek belaya battık.
You know, the one where we're up shit creek.
Güneş battığında Izokular gelecekler.
When the sun sets, the Izoku will come out.
- Cheryl battı o zaman. Tam değil çünkü içindeki boya alerji yapıyor diye ultrason jelinin kullanımı hastanelerde yasaklandı.
No, not necessarily, because hospitals stopped using ultrasound gel that had dye in it because so many patients were allergic to it.
Ailelerimiz parayı, sırayla kullanacakları bir tekne için harcamaya karar verdi, ama sonra tekne battı.
Our parents voted to spend it on a boat that the families could share, but then that sank.
Bir gece tam güneş battıktan sonra kasabadan ayrılıyoruz.
So, one night, we're leaving town just after sunset.
Boğazına kadar battın, değil mi?
You got in over your head, huh?
Kafam çamura battığında.
When the shit hit the fan.
Eğer pençeler yeterince derine battıysa olabilir.
If the claws go deep enough. Maybe.
Güneş batıdan doğup, doğudan battığında denizler kuruduğunda.
When the sun rises in the west, sets in the east when the seas go dry.
Güneş batıdan doğduğunda ve doğudan battığında...
When the sun rises in the west and sets in the east...
Hayatım bir günde battı.
How can this be? My whole life gone over a cliff in the course of a single day.
Boka battıysa bu konuda uzman olan birilerini ileriye sürmek istiyorum.
If she's into some crazy crap, I want to put somebody with experience on the case.
Güneş bir kez ufkun aşağısında battığında ve Ay dalgaları istenen seviyeye getirdiğinde bu kumsal tarih öncesinden kalma canlılarca ziyaret edilir.
Once the sun has dipped below the horizon and the moon conspired to make the tides just right, this beach is visited by prehistoric creatures.
Cidden boka battın.
It's really, whatever you're into. Whatever, he's into.
Tam dibe battık. - Anneniz haklı.
We're criminally messy. ( Mike ) She's right.
Evet iyice dibe battık anlaşılan.
Yes. Yes, we're touching rock bottom.
Boğazına kadar boka battın, kardeşim.
You're in some deep shit, brother.
- Bu da battık gitti demek oluyor.
Which means we're dead in the water.
Güneş ufukta battıkça ve gece çöktükçe güneşlerin doldurduğu tüm evren ortaya çıkmaya başlar.
As the sun sinks below the horizon and night falls, a whole universe of suns fades into view.
Güneş ufkun aşağısında battıkça ve gece çöktükçe evren görünmeye başlar ve ilk olarak, parlak gezegenleri görürsünüz.
As the sun dips below the horizon and night falls, the universe just fades into view. And at first you see the bright planets.
2002 krizinde yabancı bankalar battığında herkes Barnes'in yakalandığını düşündü ama aslında onun konumu çok ufaktı.
When foreign debentures collapsed in 2002, everybody thought Barnes was busted, but actually his position was really small.
- Kabul edin, battık. Hastaların kişisel bilgilerini paylaştık.
I mean, what, we share confidential information.
Üstüm başım battı.
I got it all over me.
Tüm söylediği Orlan'ın boka battığıydı.
All she said was that Orlan was a total mess.
Dizlerime kadar çatlak ninelere mi battım?
I'm knee-deep in granny cranny?
İyice boka battık!
We're in deep shit!