Benzemiyor перевод на английский
4,963 параллельный перевод
Bu kadın diğer üç kadına hiç benzemiyor.
This woman looks nothing like the last 3.
Facebook sayfası silmeme benzemiyor.
It's not like I'm deleting a Facebook page.
Bunlar yardım uçağına benzemiyor.
They don't sound like rescue planes.
Senin sesin Mary'ninkine benzemiyor.
You don't sound like Mary.
Fotoğraftakine benzemiyor.
He looks different than his pictures.
Daha önce hissettiğim hiç bir şeye benzemiyor.
It's unlike anything else that you'll ever feel.
Aldığı gard bir boka benzemiyor.
That guard he got, that ain't nothing.
Bilgili bir sokak yarışçısının yapacağı bir hataya benzemiyor.
That doesn't seem like a mistake a savvy drag racer would make.
Kasılı olarak yapmışa benzemiyor.
It didn't look like Mr. Go did that intentionally
Bir evin duvar kağıdına benzemiyor mu?
Doesn't it look like residential wallpaper?
Kahretsin! Birazcık bile benzemiyor.
Not even fucking close.
- Douglas niye size benzemiyor?
- Is he a mixed kind?
Buraya hiç benzemiyor!
It's nothing like here!
Düşündüğün zaman pek de bir adamın yapacağı bir şeye benzemiyor.
Not much of a man, really, when you think about it.
Bu pek kutlama sebebine benzemiyor.
Doesn't really seem like cause for celebration.
Çıtayı çok da yükselten birine benzemiyor.
He doesn't set the bar very high.
Burası pek de yaşanan bir yere benzemiyor.
This doesn't exactly look lived in.
Seni daha öncede hırpalanmış gördüğüm olmuştu, Michael... ama bu hiçbirine benzemiyor.
I've seen you look rough before, Michael... but nothing like this.
Yaşadığı hayat Kris'in hayatına hiç benzemiyor.
He's led such a different life from Kris.
Orada göreceğiniz kişi kızınıza benzemiyor. Ve o görüntü hayatınız boyunca aklınızdan çıkmayacak.
'Cause who you see in there is not gonna be your daughter, and that image is gonna be stuck in your head for the rest of your life.
Hayır, Daniel annesine benzemiyor. O yüzden öyle dedim.
Nah, Daniel doesn't look like his mom, so... it's just something to say.
Gözleriniz hiç öyle birine benzemiyor.
You're a face reader?
Büyük Prens Su Yang ile benzemiyor mu?
Doesn't Su-yang look like him?
Pek bana benzemiyor.
Doesn't sound like me.
Pek de iyi birisine benzemiyor.
She doesn't seem very nice.
Hayır, kana benzemiyor.
No. Doesn't look like blood.
Bayan Postern paket servis yiyecek tipte bir kadına benzemiyor.
Miss Postern does not look like the sort of woman who eats takeaway.
Arabana zorla girilmesine benzemiyor ama.
It's not like I broke into your car.
Subay adayı olabilecek birinin profiline benzemiyor.
Doesn't sound like Officer Candidate material.
Yani... Pek terk edilmişe benzemiyor.
Well... doesn't look abandoned.
Bu Thor'un yapacağı işe hiç benzemiyor.
Captain America : This is not like Thor.
Üzerindeki kan lekesine benzemiyor mu?
Is that blood on the hitting side?
Elleri ve giysileri temizdi - yani kanlı değildi... ve... bir süredir yıkanmışa da benzemiyor.
His hands and clothes are clean - of blood, anyway... and... it doesn't look like he's washed in a while.
Kendi buğdayını öğütmeye falan benzemiyor hiç.
It's not like you have to grind your own wheat or anything.
Ama bu Karsten davası, McAllister denen herif....... daha önceden görüp geçirdiklerime benzemiyor.
But this Karsten case, this guy McAllister... It's like nothing I've ever experienced.
Ne bileyim, yalnız çalmış olmak için para çalmak ve sonra silah taciri bir kaçakçıya satmak pek Neal'ın yapacağı bir işe benzemiyor.
I don't know, stealing the money just to take it, and then selling it to a weapons-dealing fence just doesn't seem like Neal.
Amirim, yüzleri benzemiyor.
Boss, he looks different.
- Peter Thaulow'a benzemiyor.
- Doesn't look like Peter Thaulov.
Burası şehir merkezine benzemiyor. Ben biraz... biraz...
it doesn't look like downtown, I'm a little...
O adam kötü birine benzemiyor.
That ahjusshi doesn't really look like a bad person.
Senle hiçbir yönümüz benzemiyor. Fakat sinirin aksini söylüyor.
No, your anger suggests otherwise.
Diğer oyunlara benzemiyor.
It's unlike other video games
Umudunuzu kırmak istemem ama bu olay, bildiğimiz rehine durumlarına benzemiyor.
So I hate to break it to you, but I don't think this is going to be a traditional hostage negotiation.
- Hiç Sam'in yapacağı işe benzemiyor.
And this is not like Sam.
- Durulmuşa benzemiyor.
Doesn't seem to slow him down. No.
Bu sıradan bir sıra hiç benzemiyor. Dün gece söylediğin gibi değil.
It's not like one of those lame secrets you were telling me last night.
Çok fazla kan kaybetmişe benzemiyor. Koşabilmiş, belki kurşun onu sıyırmıştır.
He could run, so maybe she just grazed him.
Tipi bir şeye benzemiyor.
His type doesn't like anything.
Köpeğe benzemiyor.
It's not a dog.
Sizce de benzemiyor mu?
Don't they look alike to you?
Şimdiye kadar gördüklerime hiç benzemiyor.
( grunts )