Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → английский / [ B ] / Bilgisayar

Bilgisayar перевод на английский

21,613 параллельный перевод
Ryan Larson'ın bilgisayarını araştıracağım.
I will search Ryan Larson's computer.
- Bilgisayar kullanmaya geldim.
I'm just using the computers.
Bilgisayar kullanırken diken üstündeydi.
She'd look over her shoulder when she was using the computers, you know?
Benim sana... Şeyi sormam gerekiyor... Bilgisayar oyunu şeyini...
I... actually wanted to ask you about, a um... video game thing.
Bilgisayar oyunu?
Video game?
Bilgisayarınız var mı?
Do you have a laptop?
- Bay Berring son 6 ay içinde bilgisayarınızı sizden başka biri kullandı mı?
Mr. Berring, has anyone else had access to your laptop in the last, say, six months?
Seni uyarayım, sadece bilgisayar ekranında saatler boyunca verilere bakacağız.
Well, I should warn you, it's just looking at data for hours and hours on a computer screen.
Bir Hintli bilgisayar işinde bir beyaza başvuruyor.
An Indian guy outsourcing a computer job to a white fella.
Bilgisayarını ve telefonunu al.
Get your laptop and your phone.
Bugünlerde paket santrali dediğimiz bir mini bilgisayar.
It's a mini computer, which we now call a packet switch.
CPU mantık birimlerinden, bellekten, güç kaynağından yani verimli bir bilgisayarın çalışması için gereken her şeyden oluşmaktadır.
CPU logic units, memory, power supply... all the things you need to make an efficient computer work.
Tek isteğimiz, buradaki bilgisayarımızdan yaklaşık 600 kilometre kuzeyde Stanford Araştırma Enstitüsü'ndeki bir bilgisayara bağlanmaktı.
All we wanted to do was log in from our computer to a computer 400 miles to the north, up in Stanford Research Institute.
SRI bilgisayarı çökmüştü.
The SRI computer crashed.
Sabah kahvenizle otururken evdeki bilgisayarı açıp gazeteyi okuduğunuzu hayal edin.
Imagine, if you will, sitting down to your morning coffee, turning on your home computer to read the day's newspaper.
Körfez bölgesindeki tahmini iki-üç bin ev bilgisayarıyla
The Examiner prints in its regular edition. Of the estimated two to three thousand home computer owners in the Bay Area,
Sonuç olarak internete o bilgisayardan giden her mesaj, diğerlerinden daha iyiydi. Çünkü bilgisayar, Ağ'ın mesaj göndermesi için gereken süreyi çıkartıyordu.
So, of course, every message in the internet did better by sending it through that computer because it subtracted the time net required to send the message.
İnternetteki tüm mesajlar o bilgisayardan gönderilmeye başlandı bu da bilgisayarı yavaşlattı.
And so all the messages in the internet started getting sent through that computer, which of course got slower and slower and slower.
Bilgisayar, siz daha mesajı göndermeden onu iletebilirim diyordu.
The computer was claiming that it could deliver the message before you even sent it.
İlk zamanlara dönelim. Birbirine bağlı bir dünyanın teorik konseptleri zamanına. 1960'ların başında, ilk Apple kişisel bilgisayarından yıllar önce
Back to the very early times, times of speculative concepts of a connected world... in the early 60s, many years before the first Apple personal computer, a young thinker, Ted Nelson, had his own ideas about creating a computer network.
Birbirine bağlı olma ve bu bağlılığı açıklama, tüm düşüncelerimin merkezinde olmuştur. Ve tüm bilgisayar çalışmalarım, özellikle yazılarda birbirine bağlı olmayı açıklama, temsil etme ve göstermeyle ilgili oldu.
And... so interconnection and expressing that interconnection has been the center of all my thinking, and all my computer work has been about expressing and representing and showing interconnection among writings especially.
Dünya çapındaki bilgisayar oyuncuları topluluğuna çağrı yapan bir oyunu oluşturanlardan biri de Adrien Treuille idi.
Adrien Treuille was one of the creators of a video game calling upon the community of video gamers out there in the world.
Bilgisayar oyuncularının çözümleri sadece fantezi değil.
The solutions of the video gamers are not just fantasies.
Tamamen kullanılabilir, boş bir bagaj. Ama bagajın altında ise birkaç tane bilgisayar gizli.
It's a completely useable empty trunk space, but hidden behind... under the... trunk, is a set of computers.
Burada dört bilgisayar var. Her birinde dört işlem çekirdeği bulunuyor. 16 parçalı kişisel bilgi işlem makinesine eşit olan bu cihaz, sensörlerden gelen tüm verileri alıyor.
There are four computers, each with four so called processing cores which is really equivalent to 16-piece personal computing machines which basically crunch all the data coming in from the sensors.
Tümleşik bilgisayar mı?
The on-board computer?
Kore'de ve Çin'de 40, 50, 60 saat oyun oynayarak fiziksel ihtiyaçlarını görmezden gelen ve bunun sonucunda bilgisayar başında ölen kişilerin olduğu birçok vakadan haberdarız.
So we know of cases, many cases happening in Korea and China, people who are dying at the computer because they are playing for 40, 50, 60 hours at a time and completely neglecting their body's physical needs.
Üniversitede bahar dönemindeydim. Ve günde altı saat uyuyup bilgisayar oyunu oynamak dışında hiçbir şey yapmıyor ; derslerimin hiçbirine katılmıyor, görevlerimin hiçbirini yapmıyor ve aileme yalan söylüyordum.
I was in my spring quarter in college and I was doing nothing except sleeping about six hours a day and playing video games and absolutely not attending any of my classes, not doing any of my work and lying to my parents about my progress.
O gece tüm bilgisayar malzemelerini, disketleri, CD'leri...
So what I did that night is I took all my computer stuff :
Bilgisayar, telefon ve hiçbir şey yoktu.
And they're looking for anything electronic... a computer, a cell phone, and nothing's there.
Temel internet birkaç tane bilgisayarın internet aracılığıyla birbiriyle konuşması ve veri aktarımı sağlanması iken Tim Berners-Lee adında bir adam Dünya Çapında Ağ diye bir şey kuruyor...
So just as the basic internet is a series of computers that happen to talk internet to each other so that you can move a bit from here to there, there's a fellow named Sir Tim Berners-Lee who could conceive of something called the World Wide Web
cümlesini okuduğunuzda bir bilgisayar programı aynı düşüncenin beyninizde oluştuğunu, video izlediğinizi ya da cümleyi okuduğunuzu söyleyebilir.
"There are two elephants walking across the savanna" a computer program can tell that the same thought is going on in your brain whether you're watching the video or reading the sentence.
Bence gelecekte bilgisayarımdan iletişime giden bir adım hissetme ve uzaktan hissetme olacak.
I think in the future, one next step from computation to communication will be to sensing and remote sensing.
Bilgisayar trafiklerinde kimin olduğunu bulmak zor.
It's hard to sync out who might be hitching a ride on their computer traffic.
Andrea Stevens, bilgisayar ve telefonunun incelenmesi için mahkeme celbi gönderdi. O yüzden bilmemiz gereken şey ;
Andrea Stevens has subpoenaed your computer and your phone, so we need to know :
- Bilgisayar bölümündekiler verdi.
Friends in the IT department.
Günün çoğunu odasında, bilgisayar başında geçirdi.
She spent lot of the day in her room, on her computer.
Gelen rapora göre telefondaki her şey silinmişti ve Apple bilgisayar mucizesi sayesinde bir kere silindi mi geri dönüş olmuyor.
Their report came back, said that whatever was on that phone was deleted and that through the magic of Apple computers, when they say delete, they mean delete.
Sıradan bir bilgisayar veya Android telefonlar gibi değil. O cihazlarda veriyi tekrar...
It's not like a regular computer or an Android phone, where you can go back...
Telefonu kimse açmayınca, bilgisayar kurdu arkadaşım Dylan'dan, bu gizemli şirket ve aşırı agresif kadın hakkında biraz araştırma yapmasını istedim.
David : With no one picking up the phone, I got my geeky friend Dylan to do some digging into this mysterious company and this overly aggressive woman.
"Onlara, iyileşir iyileşmez bilgisayarı göndereceğimi söyle."
"Tell them I will send the computer as soon as I'm well."
"Okuduğun üniversitenin kampüsündeki tüm bilgisayar sistemini çökerteceğim ve bunu senin yaptığını düşünecekler."
"I'm gonna shut down the entire college campus computer system at your college, and they're gonna think it's you."
SUÇLU "David D'Amato, 39 yaşında, Garden City, bilgisayar sahtekârlığı ve tacizden suçlu bulunmuştur" yazıyordu.
It said, "David d'amato, 39, of garden city, plead guilty for two federal counts of computer fraud and abuse."
Arama saat 18 : 42'de açık bir dükkandan geliyor, muhtemelen Batı Yakası'nda iş yapıyor ve arayan da yayını iyi duyabilmek için bilgisayarın ya da telefonun yakınında olmalı.
Call comes in at 6 : 42 from an open store, doing business probably puts it on the West Coast and him in front of a computer or a smartphone, at least, to hear the live show.
- Lider dronun bilgisayarı kendiliğinden dar statik geçitten geçmek için uyum sağlasın.
The lead drone's computer will automatically readjust to get it through the narrow static pass.
Şifrelenmemiş bilgisayarı olan bir bilgi işlemci mi?
Tech with an unlocked computer?
- Eğer ortaya çıkarsa, bilgisayarımı hacklediğini söyle.
- If she shows up, just tell her you hacked my computer.
Dunning'e göre bütün iş kayıtlarını bilgisayarında tutuyor.
According to Dunning, he keeps records of the whole operation on his computer.
1970'lerin sonundan kalan, içerisinde internetteki herkesin... BİLGİSAYAR BİLİMCİSİ... bulunduğu telefon dizinin bir kopyası halen bende duruyor. Şu kalınlıktaydı ve herkesin adı, adresi ve telefon numarasını içeriyordu.
I still have a copy of the phone directory from the late 1970s of everybody who was on the internet and it was a document about that thick and it had the name, address, and telephone number of every single person.
Burada bir RNA molekülü görüyoruz güzel, sarmal bir şekilde duruyor ve bir heliks oluşturuyor. BİLGİSAYAR BİLİMCİ, CARNEGIE MELLON Ve olağanüstü şey şu ki bu şekil, bunu bir arada tutarak bu şekli oluşturan çok basit kurallarla oluşturulmuştur.
Here we can see an RNA molecule folded up into this beautiful helical pattern, it forms a helix, and the amazing thing is that this pattern is formed out of very, very simple rules which pull it together and create this shape.
Bu seneki RoboCup'ta bir gol bile yemedik. Ancak rakiplerimize karşı toplam 48 gol attık. BİLGİSAYAR BİLİMCİ, CARNEGIE MELLON
RoboCup this year we have not let in a single goal, although we scored 48 goals in total against our opponents.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]