Birdie перевод на английский
865 параллельный перевод
Kuşunuzu da mı getirdiniz?
Did you bring a birdie?
Günaydın, Birdie Yenge.
Good morning, Aunt Birdie.
Birdie Yenge Bay Marshall için çalacağım parçayı öğretiyordu.
Aunt Birdie is showing me how to play a piece for Mr. Marshall tonight.
Mesela Birdie'nin ailesi.
Take Birdie's family.
Bay Marshall'a anlatmak istediğim bu değil, Birdie.
That's not the tale I'm telling Mr. Marshall, Birdie.
Diğerleri ise, Birdie'nin ailesi gibi onları hakir gördü.
Others, like Birdie's family, looked down on them.
Bu gün çok güzel ve genç görünüyorsunuz Bayan Birdie.
You look pretty tonight, Miss Birdie, and young.
Birdie, Bay Marshall senin Alexandra'yla piyano çalmanızı istiyor.
Birdie, Mr. Marshall wants you and Alexandra to play for him.
- Birdie, hazırız.
- Birdie, we're ready.
- Birkaç seyahate çıkmak, olur mu, Birdie?
- Might take a few trips, eh, Birdie?
Birdie'yle konuşmanızı bitirmenizi bekliyorum.
I'm waiting for you and Birdie to finish.
Keşke bizimle gelseydin, Birdie Yenge.
You should have come with us, Aunt Birdie.
- Hayır, Birdie.
- No, Birdie.
Bu çok saçma, Birdie Yenge.
That's foolish.
İyi geceler, Birdie Yenge.
Good night, Aunt Birdie.
Ne oldu, Birdie Yenge?
What happened, Aunt Birdie?
Sen yok musun Birdie!
My dear Birdie!
- Tamam, Birdie, söylerim.
- Yes, I will.
Sağol, Birdie.
Thank you, Birdie.
Bayan Birdie, mürver şarabı sana başağrısı verecek.
Miss Birdie, that elderberry wine is gonna give you a headache spell.
"Bakın, Birdie'yi o kadar korkuttum ki, hıçkırıkları kesildi."
"Look, I've frightened Birdie out of her hiccups."
- Niye, Birdie Yenge?
- Why did you, Aunt Birdie?
- Bayan Birdie, lütfen.
- Miss Birdie, don't.
Bunu saklamak istediklerinde de Birdie'nin yine başı ağrıyor diyorlar.
And when they want to hide it, they say Birdie's got a headache again.
- Birdie Yenge, yapma.
- Aunt Birdie, don't.
Birdie Yenge, lütfen.
Aunt Birdie, don't.
Zavallı Bayan Birdie.
Poor Miss Birdie.
Birdie ile o kadar çok konuşuyorsun ki tıpkı onun gibi olmaya başladın.
You've been with Birdie so much, you're getting just like her.
Birdie Yenge de aynısını söylemişti.
That's what Aunt Birdie said.
İçeri girelim mi, siz de hangi kuşu seçeceğinize karar verirsiniz.
Shall we go back now and select just which little birdie?
Küçük kuşa gülümse yeter, ve güm!
Just smile at the birdie, and boom!
Görüyorsunuz, bana "Birdie" dediğinizi biliyorum.
You see, I know you all call me "Birdie."
Şimdi kuş ortada ve yedi el etrafında.
Now, birdie in the center and seven hands around.
Bak kuş...
Watch the birdie...
Kuşa bakın.
Watch the birdie...
Bu da sevgili dostum ve yardımcım Bayan Birdie Coonan.
And this is my dear friend and companion, Miss Birdie Coonan.
Eminim banyoda yapman gereken şeyler vardır Birdie, canım.
I'm sure you must have things to do in the bathroom, Birdie, dear.
- Birdie için özür dilerim.
- I want to apologize for Birdie.
Bana Birdie de.
Call me Birdie.
Değil mi Birdie?
Aren't they lovely, Birdie?
Birdie.
- Birdie. - Hm?
Hadi, Birdie.
Oh, come on, birdie.
- Birdie, Öldü mü?
- Birdie, is he dead?
- Birdie!
- Birdie!
Birdie, ilk yardım malzemesini alıp acele et!
Birdie, hurry with that first-aid kit!
Birdie!
Birdie!
Birdie.
Birdie.
Birdie, Hadi!
Birdie, come on!
Birdie, gazlı bezi ver.
Birdie, get the gauze.
Burada ne işin var, Birdie?
What are you doing here, Birdie?
Birdie, Buttons'ı gördün mü?
Birdie, have you seen Buttons?