Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → английский / [ B ] / Bitmek üzere

Bitmek üzere перевод на английский

1,851 параллельный перевод
Benimki de bitmek üzere.
I'm almost done over here.
Bütün her şey bitmek üzere.
This whole thing's about to be over.
Bitmek üzere olduğu bildirildi. Önümüzdeki Temmuz ayında tarafınızdan incelenmeye hazır olur.
I am pleased to report that it is almost complete, and will be ready for your personal inspection come July.
Bu boşanma işi, bitmek üzere olduğu için çok seviniyorum.
I'm so glad this divorce is almost over.
İşimiz bitmek üzere tamam mı? Hayır!
- Who the hell are you?
Ziva, geçmişler araştırıldı mı? Bitmek üzere.
- Ziva, you got those backgrounds?
Büyük iç zedelenmelerle işim bitmek üzere.
I'm almost done with the major internal crush injuries.
Bendeki bitmek üzere ve McKinley'deki çocukların sağlıklı ve mutlu olmasını istiyorum.
I'm running low, and I want the children of McKinley to be healthy and happy.
Mesai bitmek üzere.
It's the end of the day.
Arka odada su sızıntısı var, kurutma makinesi zor çalışıyor, araba bitmek üzere ve şimdi de ocak bozuldu.
So we got a leak in the back room, the dryer only works half the time, the car's dying on us and now the stove's broken.
Bitmek üzere.
Should be about done.
Bitmek üzere.
It's almost over.
- Bitmek üzere.
LAZ : Just about.
Mesai neredeyse bitmek üzere.
Look, it's about time to get out of here.
Bitmek üzere. Bu işlemi yaptın, kapatabilirsin.
You've done this before, you close.
Elimdeki yengeç tabağı bitmek üzere ve neredeyse üzerime atlamak üzere olan şişko bir adam var yanımda.
I'm running out of crab cups, and I got a fat guy circling my kiosk.
Şarjım bitmek üzere lütfen 119'u arayın.
I'm running out of battery! So call 911!
Neredeyse, neredeyse bitmek üzere.
It's, it's nearly over.
Bu film için arşiv taraması yaparken 70'lerin sonunda en az 10 kişinin petrolün bitmek üzere olduğundan bahsettiğini gördüm.
In doing this sort of pulling archival footage for this film, I found at least ten examples of people in the late'70s talking about, this is the end of oil.
- Hindistan cevizli karides bitmek üzere.
There'll be no more coconut shrimp.
Gittikçe azalan fişlerine bakılırsa çektiğimiz acı neredeyse bitmek üzere.
Judging from your dwindling amount of chips, the pain is almost over.
Bubba J., program bitmek üzere, haftaya bizimle olacak mısın?
( LAUGHTER, GROANS ) SO?
Bana, neredeyse bitmek üzere olduğunu söylemişlerdi.
I had been told it was a done deal.
Vaktiniz bitmek üzere.
Time's almost up.
Sözleşmesi bitmek üzere olan biri,
One whose contract is up,
Bu banka dökümleri neredeyse bitmek üzere, söz.
Almost done going through these bank statements, I promise.
Boyalarım bitmek üzere.
I'm running short on paint.
Biraz bekle, işim bitmek üzere.
Just wait, I'm almost done
Film bitmek üzere! Anlaşıldı mı?
The film is almost over!
Yolculuğumuz bitmek üzere.
I'll be at the end of my journey soon.
Sanırım benimle işi bitmek üzere.
I think She's almost done with me.
- Hayır, neredeyse bitmek üzere.
- No, it's almost over.
Bitmek üzere.
Almost done.
İşim bitmek üzere...
I'm almost done here.
Ama bitmek üzere. Bittiğinde ise her şey farklı olacak.
And after this case it's all gonna be different.
- Gayet iyi. Hemen hemen son bölüme geldim, bitmek üzere.
I almost have the ending and then it'll be done.
Pardon, işim bitmek üzere.
Sorry, I'm almost done here.
Program bitmek üzere.
This program's about to be over.
Deterjanı geri verecektim ama zaten bitmek üzere.
I wanted to give you the washing powder back, but it was almost finished.
Ama evlilikleri bitmek üzere - ki bu onun için iyi oldu -... ve benim için de, dürüst olmak gerekirse.
But their marriage is ending, which is good for him, and me, to be honest.
Peru'daki alışveriş bitmek üzere.
The business in Peru is almost finished.
Gece neredeyse bitmek üzere.
Night's almost over.
Şarkı bitmek üzere.
This song is about to end.
Gün neredeyse bitmek üzere, diye düşündüm.
I just thought, well, it's getting late.
- Kontratım bitmek üzere.
- What? - Look, my contract's almost up.
Bugün bitmek üzere değil mi?
Isn't today almost over?
Neredeyse bitmek üzere.
It's over... almost...
Zaten bitmek üzere diyorduk.
We was only saying on the way out it's warm weather at the moment.
Buyur, bitmek üzere.
Come in. Nearly done.
Portakal suyumuz bitmek üzere...
It worked.
İşimiz bitmek üzere.
We're about ready to get down to business here.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]