Blaisdell перевод на английский
53 параллельный перевод
Clay Blaisdell.
Clay Blaisdell.
Bay Blaisdell, adam öldürmenin kitabını yazmıştır diyebiliriz.
There's even been a book written about him by Kalib Bane.
Böyle birini Sheriff yapmak bizim için büyük bir şans olacaktır.
Mr. Bane attributes all manner of courage to Mr. Blaisdell.
Onu bir kez görmüştüm, Port James'te.
I saw Blaisdell once, in Port James.
Zavallı Nicholson kımıldıyamadı.
Nicholson was a bad one. Blaisdell deserved those colts.
Blaisdell, Warlock'ın kurtulması için tek şansımız.
Blaisdell's only hope in Warlock is to be lead-proof.
Günaydın, Bay. Blaisdell.
Morning, Mr. Blaisdell.
Blaisdell, Benim, yargıç Holloway.
Blaisdell, I'm Judge Holloway.
Senin üzerine çok düşüyorlar, Blaisdell.
It'll help to put on your gold handled pair.
- Blaisdell ne diyor?
- What will Blaisdell say?
Burayı da aynen, Port James gibi yapmışlar.
Blaisdell will be half way back to Port James by now.
McQuown, benim adım Blaisdell, Burada adaleti sağlıyorum.
McQuown, my name's Blaisdell, I'm hired to keep the peace here.
Blaisdell!
Blaisdell!
- Çok konuşuyorsun, Blaisdell.
- Go for your arm, Blaisdell.
Bay. Blaisdell.
Mr. Blaisdell.
Bay. Blaisdell, özürümü kabul ediyormusunuz?
Anyway, Mr. Blaisdell, will you accept my apology?
Benim ilgim, onu vurmanı gerektirmiyordu.
Not till I see Blaisdell shot dead.
Soyguncuları almaya geldik, onları asmalıyız. Blaisdell.
We're taking those road agents out to hang, Blaisdell.
McQuown'le birlikte mi çalışıyorsun, Blaisdell.
You've done McQuown's work tonight, Blaisdell.
Siz ayda 400 $ kazanıyorsunuz değil mi? Bay. Blaisdell.
I hear you get paid 400 a month, Mr. Blaisdell.
Bay. Blaisdell, Hakkınızda çok şey duydum.
Mr. Blaisdell, I've read a lot about you.
Tabi çalışırsa. Yani onu Blaisdell'in karşısına mı çıkaracaksın?
You know you're putting him up against Blaisdell?
- Clay Blaisdell tarafından mı?
- By Clay Blaisdell? - Yes.
Ben kasabanın sheriff'iyim, ve Clay Blaisdell onların peşine düşerse,
I'm the deputy sheriff, and if Clay Blaisdell goes after him,
- Blaisdell'a karşı mı duracaksın?
- You'd go against Blaisdell?
Ve, Blaisdell adamlarıyla, kardeşini ve diğerlerini öldürmeye gitti.
And Blaisdell's going to kill your brother and the others.
Blaisdell'ın, Port James'dan geldiğini biliyordun, değil mi?
You knew Blaisdell back in Port James, didn't you?
Eğer, Morgan'ı tanıyorsan, Blaisdell'ı da tanıyorsundur.
If you knew Morgan, you knew Blaisdell.
Blaisdell, çeek.
Blaisdell, reach.
O, gece Blaisdell senin hayatını kurtardı, eğer O gelmeseydi, French Palace'da seni linç edeceklerdi
Blaisdell saved you from that lynch mob and he could've killed you that night in the French Palace.
Burası kimin yeri Blaisdell'ın kasabası mı?
This is a free territory, and while gunmen like Blaisdell...
Benim yanıma mı geleceksin, yoksa Blaisdell'in mi.
Are you going to back me, or Blaisdell?
Hadi gel, Blaisdell!
Come one, Blaisdell!
Blaisdell...
Blaisdell...
- Seni Blaisdell gönderdi değil mi?
- Blaisdell sent you out here.
Biz oraya gittiğimizde, Blaisdell bizi yakalayıp tek tek kesecek mi.
Blaisdell will cut us down one by one unless we go in there together.
En azından Blaisdell için.
At least, from Blaisdell's side.
Yaa. yemin ediyorsun ha, ama, Billy'nin, Blaisdell ile sadece konuşmak istediğini gördün değil mi.
Yeah, you'll swear all right, but, you'll swear Billy said he only wanted to talk to Blaisdell.
- Sen Blaisdell değilsin,
- You're against McQuown and Blaisdell.
Bir bayan sizi görmek istiyor. Bay. Blaisdell.
A lady to see you, Mr. Blaisdell.
Merhaba, Bay. Blaisdell.
Hello, Mr. Blaisdell.
Blaisdell, eğer yardıma geldiysen, biz seni istemiyoruz
Blaisdell, if you've come to offer us help, we don't want it.
Yanlışlık burada, Blaisdell.
Let us alone, Blaisdell.
Bay.Blaisdell, şu an her zamankinden çok yardımınıza ihtiyacım var, ama artık kasabanın ayakta durma zamanı geldi.
Mr. Blaisdell, I'd like your help more than anything in the world, but it's time this town stood on its own.
Blaisdell çok haklıydı.
Blaisdell was right.
Blaisdell olmadan en ufak bir şansın yok.
You haven't a chance unless you let Blaisdell help you.
Üzgünüm, Blaisdell, zamanı geldi.
Sorry, Blaisdell, it's time.
Buraya kadar, bay. Blaisdell.
No longer, Mr. Blaisdell.
Blaisdell'e sabah şehirden gitmesini söyledim.
I told Blaisdell he's to get out of town by morning.
Dün gece Blaisdell'de dövüş maçı izledim.
I was at the Blaisdell last night for the MMA fight.
- Bayan Lizzie, beni Yargıç Blaisdell gönderdi.
- Miss Lizzie, Judge Blaisdell sent me.