Blind перевод на английский
13,747 параллельный перевод
Bakın, siz çocuklar Malvado'yu indirmek, alenen soymak istiyorsunuz, devam edin.
Look, you guys wanna take out Malvado, rob him blind, go ahead.
En kör ve salak körlerin en salağı bile bunun bir tuzak olduğunu anlayabilir En kör ve salak körlerin en salağı bile bunun bir tuzak olduğunu anlayabilir
Even the blindest and most stupid of stupid blind men could tell this is a trap!
Fakat bana olan nefretin seni kör etmesin, Mercy.
But, Mercy, do not let your hatred for me blind you.
Kör oldum!
I'm blind!
Bayan Shelby'nin avukatı, ailenin mali işlerine baktığınızı söyledi.
♪ You saw me slipping on my blind side ♪
Bir bardaydım. internetten tanıştığım randevum tarafından ekilmiştim.
I was at a bar, getting stood up by some blind date that I had arranged online.
Kör müsün?
Are you blind?
İnsan denekler üzerinde deneyler yapıldı.
Double blind experiments on human subjects.
- Artık bir yalanla yaşayamam.
- ♪ Lights that used to blind us ♪ - I can't live a lie anymore.
Genelde en zeki insanların bir açığı olur.
It's usually the smartest people who have the biggest blind spot.
Kör nokta.
It's a blind spot.
Birinize kör noktayı bulmak için ihtiyacımız var diğerinize şüpheyi arttırmamak için buradasınız gibi göstermek için ihtiyacımız var.
We need one of you to find out what's in this blind spot and the other to make it look like you're both still here as to not raise suspicion.
Hey, kör noktada ne olduğunu buldum.
Hey. I found what was in the blind spot.
Alex'in kaybolduğu birkaç dakikada bir taksi kör noktaya giriyor 20 saniye kadar duruyor.
Well, a few minutes after Alex disappears, a cab pulls directly into the blind spot, it stops for about 20 seconds, and then...
Kör noktadan çıktıktan sonra takip edebilir misin?
Can you track it after it left the blind spot?
Teorimiz bombacının kör noktayı kullanarak Alex'i yakalayıp bayılttığı sonra taksiye bindirerek terminale gönderdiği.
Our working theory is that the bomber expertly used the blind spot to grab Alex, chloroform her in the van, and then hailed a cab to transport her to GCT. I tracked down the cabbie.
Tüm kamera kör noktalarının yerini biliyorum.
I happen to know where all the security cameras'blind spots are.
Ben Vera'nın bu herifte gördüğünü göremeyecek kadar körüm. Amin.
I'm a blind man to what Vera sees in this dude.
Yeni takımın için göz yumup da incelemeden onaylamayacağım.
I'm not just gonna turn a blind eye and rubber-stamp them for your new team.
O kör ve sağır.
He is blind and deaf...
Ne, kör müsün?
What, are you blind?
Haşatını çıkarırım senin.
I will beat you blind, boy.
Önceden tanımadığım biriyle randevuya ilk kez randevuya çıktığıma inanamıyorum.
I can't believe this is the first blind date I've ever been on.
Biraz daha bekleseydin sahiden de kör olacaktım.
If I waited any longer, I'd actually be blind.
Freddie'ye bana tanımadığım biriyle bir randevu ayarladığını söyledin mi?
Did you tell Freddie you'd set me up on a blind date?
Sandmen bu yüzden kör.
That's why the Sandmen are blind.
Soğuk depolama odasından kör oldukları için kaçabildik.
We escaped from that cold storage room because they were blind.
Ayrıca, yüzlerce poker fişi, iskambil desteleri, kör bahis düğmeleri.
Plus, hundreds of poker chips, decks of cards, blind buttons.
- Ve onların kaybının bizi Doğu Ukrayna'da herhangi bir gün 3. Dünya Savaşı'nın patlak vereceği yerde tamamen kör edeceğinin de farkında mısın?
- And their loss makes us completely blind in Eastern Ukraine, where World War III could break out any day.
Oraya tedbir almadan gitmeyeceğiz.
Yeah, well we're not going in there blind.
Turistlerden besleniriz, unutmalarını sağlarız yerliler buna göz yumarlar.
We feed on tourists, compel them to forget, locals turn a blind eye.
Kalıcı olarak kör olmadığın için şanslısın.
You're lucky you're not permanently blind.
Kör oldum Iris.
I'm blind, Iris.
Körü körüne randevu olacak.
A literal blind date.
Kör olmuştun Barry.
Barry, you were blind.
Farklı yönlerden yaklaşmaya çalış Barry.
Keep trying different angles, Barry. Find her blind spot.
Sanırım kör oldum.
I think I've gone blind.
Tanrım, kör müsün?
God, are you blind?
Ben Herb Kazzaz'ın kör vasiyet memuruyum.
I'm Herb Kazzaz's blind executor.
Ben kör bir adamım.
I'm just a blind man.
- Kör mü oldun?
Have you gone blind?
- Kör olan sensin!
You're the blind one!
İyi bir görüş sağla. Barutu alın ve bölmeye doldurun. Kapatın.
So, with a comfortable blind and a clear vantage, now, take your shot, load it into the pan.
Sırf senin ailene karşı zaafların var diye benim de olmasını bekleme.
All right, just because you have a blind spot for your family, don't expect me to, as well.
Ama Star City'nin sorunlarına karşı kör olmadığımı herkesin bilmesini istiyorum.
But I'd like everyone to know that I'm not blind to Star City's problems.
O kadar kör olmuşsun ki göremiyorsun.
You're too blind to see it.
Kör değilim ben Damon.
I'm not blind, Damon.
Beni manipüle etmiyordu. Kör değildim.
He wasn't manipulating me, I wasn't blind to it.
Sen kör öfke vardı.
You were in a blind rage.
Seni uzun zaman boyunca ruh ikizinden uzakta tutmak için kafa yoran bu kadına bu denli kör sadık olman karşısında bayağı irkildim.
♪ Oh ♪ And my mind is boggled by this blind devotion you have for Lily, when the woman mused up an idea to keep you away from your soulmate for what,
Kör noktam.
My blind spot.