Bottle перевод на английский
14,091 параллельный перевод
Bir koşu bir şişe daha alıp yeniden yapmayı deneyeceğim!
I'll go get another bottle and try again.
Sana en sevdiğin içkiden aldım.
So I brought a bottle of your favorite booze.
Yarım kutu aspirin.
Half a bottle of aspirin.
Konuğumuza biraz içki ikram edelim Bay Howland.
Mr. Howland, bottle of aqua vitae that our guest may drink.
Şu kasa, içi Rus votkası şişeleriyle dolu olan.
That trunk, with the bottle of Russian vodka in it.
" Elbette yarıladığım 1950 Chateau Cheval Blanc sayesinde.
"Granted, I'm a half bottle in " thanks to my 1950 Chateau Cheval Blanc,
"Açmak için 65 yıl beklediğim şişe."
"a bottle I waited 65 years to open."
" Şişe rafın üzerinde öylece duruyordu.
" The bottle just laid there on its shelf, torturing me,
"Böylece şişeyi sakladım ve çekip gittim. " İşte bu neden viski içtiğimin hikayesidir. "
"so I hid the bottle and walked away, and that's the story of why I drink bourbon."
Şu şarabı açalım ne dersin?
Let's open this bottle of wine, huh?
Bu şişe, "default milletvekili" diyor mu? Hayır
Does this bottle say, "default deputy"?
Stefan o ruh dolu taştan eve döner dönmez hep beraber oturur bir şişe şarap açar konuşup sabahlara kadar jelibon yeriz.
As soon as Stefan's home, soul sucked out of that rock, we can all sit and pop open a bottle of chardonnay, chat, and eat bonbons till the sun comes up.
Ben de bira şişesini aldım ve yüzünü dağıttım.
So I took a beer bottle, and I smashed it in his face.
Bir şişe içki getireyim.
I'll fetch a fresh bottle.
- Belki sarindir.
Bottle of water? Morgan :
Altı ay önce verilmiş ama hala dolu.
This was dispensed 6 months ago, but the bottle's sill full.
Meydan'da tek bir bira şişesi bile yoktu, bu bir gerçek.
There was not even a single bottle of beer on Maidan and it's a fact.
$ 250'lık bir şampanya mı almış? Değil mi?
$ 250 on a bottle of champagne on a Monday night?
Hiç aç bir bebeğin ağzından biberonunu aldın mı?
Have you ever taken a bottle out of a baby's mouth that was still hungry?
Ama isterseniz size bir şişe getirtebiliriz.
But we can have a bottle sent up if you'd like.
[şişe shatters]
[bottle shatters]
Siseyi cek.
Move the bottle.
Yenisini alirim sabah...
I'll buy you a new bottle in the morning...
Ve tum bu planlamadan sonra, masadaki kanli viski sisesini temizlemiyorlar?
And after all that planning, the blood-stained whiskey bottle on the table they didn't clear that up?
Seninle burada oturup tüm şişeyi içmeyi çok isterdim ama cidden, şimdi gidip kızımı almam lazım.
I'd love to sit here and drink this whole bottle with you right now, really, I would but I gotta pick my daughter up.
Bir tüp içinde yıldırım.
Lightning in a bottle.
- Görünüşe göre şişede temas zehri varmış.
Looks like contact poison on the bottle.
Aubrey, Bannerman'ın dairesindeki dolapta yarısı boş bir Chardonney ve İngiliz Stilton buldu.
Aubrey found in the fridge a half-drunk bottle of chardonnay and an English Stilton.
Yüz yıkama losyonunun altında okudun.
You read it off your bottle of face wash.
Bilge bir sabun şişesinin bana dediği gibi "Yüz olma güç ol."
As a wise bottle of soap once told me, "Don't be a face. Be a force."
Tam da bir şişe açmak üzereydim.
I was just opening a bottle.
bana dudaklarını bira şişesine... -... sürten alkolik gibi geliyor.
to me, it's an alcoholic just rubbing his lips against the beer bottle.
Sütle şişe getirdin mi?
Did you bring powdered milk and bottle?
Bu şişe Tao Minmin`e daha yakın değil mi?
Is this bottle... pointing closer to Tao Minmin?
Ellerindeki en pahalı şişe buydu maalesef.
Yeah, well, that was the most expensive bottle they had.
( Şaşırma sesi. ) Bir büyüğü devirmiş ha.
She guzzled a whole bottle, huh?
İyi de oğlum, bir kutu vitamin hapı, öksürük şurubuyla ölünür mü hiç?
OK, son, but a bottle of vitamins and cough syrup won't kill you.
- Beyaz bir denemelik zaten.
White is so last bottle.
Bölgedeki bütün içki, dükkanlarına bakacağım başka bir Japon balina viski şişesi, bulmaya çalışacağım.
I'll hit every liquor store in the area, try and find another bottle of that Japanese whale whiskey.
Üstünde balina resmi ile garip kapağı var.
It has a whale on the bottle with a weird top.
Bayan Acosta...
I don't suppose you keep a bottle stashed up here, do you?
Bu şarap çok pahalı. Kendi doğum günümü unutmadım, değil mi?
This is a very expensive bottle of wine.
# Zamanı bir şişede saklayabilseydim #
♪ If I could save time in a bottle ♪
Konferansın ilk gecesi bir grup akşam yemeği için dışarıya çıktık ve Rahip Baker kırmızı şarap sipariş etti.
So, first night of the conference, a bunch of us went out to dinner, and Reverend Baker ordered a bottle of Cabernet.
Durup bir şişe içki mi alalım?
Should we stop and get her a bottle of hooch?
Bir şişe sojuyla midye çorbası alabilir miyim?
Can I have one bottle of soju and one Mussel soup?
Çünkü biraz önce aldığınızı itiraf ettiğiniz ilaç kutusunun üstünde uyarısı var.
Because the warning is on the prescription pill bottle that you just testified to picking up.
Birçok insan hapları, daha önceden olan bir ilaç kutusuna koyman gerektiğini söyler. Ama hükümet haplardan haberdar, bu yüzden oraya bakarlarsa hapse düşebilirsin.
Now, a lot of people will say you should stash your pills in a prescription bottle that you've already got, but the government's thinking pills already, and if they look in there, you could wind up in prison.
Önce şişeyi bitirmem gerekebilir.
I may need to finish this bottle first.
Hadi ama sonunda o şişeden roketleri yapabileceğiz.
Hey, come on. We can finally make those bottle rockets.
- Su şişesi.
The water bottle.