Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → английский / [ B ] / Breathing

Breathing перевод на английский

8,887 параллельный перевод
Nefes almayı sürdürmek.
to keep breathing.
Biraz soluklanma şansım oldu fakat bu acıma ile yaşayamam.
They've given me a breathing space but I can't live on pity for ever.
Yine de soluklanma fırsatın var.
Still, it is a breathing space.
Yurt var yemek var.
[Breathing heavily] I see room and board.
Kalk. Elbette, biraz yardım edebilir misin?
- Sure, just let me try and start breathing first.
Nefes alıyor.
He's breathing.
Nefes alıp verişini duymam lazım.
Shut up. I need to hear his breathing.
Şuracıkta kendi başına dinlenen güzel bir şişe şarabımız var.
Got a nice bottle of wine breathing over here all by its lonesome.
- Nefes almaya devam etmesini istiyorum.
I do want to keep him breathing.
Hayır mı? Peki, nefes alıyor mu...
Right, breathing?
Anju, o nefes almıyor!
Anju, he's not breathing!
"Barely breathing..."
"Barely breathing..."
Ve birlik odasında değil, Gerçek bir canlı nefes alıp veren bir kadın.
And not in a Community room, but with an actual living, breathing woman.
Nefes almayı kesene kadar.
Until she stops breathing.
- Korktum ama nefes alıyorum.
Terrified, but breathing.
- Nefes alıyorum. Zar zor.
Breathing.
Sıcak havayı çekip soğuk havayı bırakıyor, nefes alıyormuş gibi.
It takes in hot air and distributes cold air, like it's breathing.
Sonsuza kadar uyumadan önce saykodelik rüyalar göreceğiz.
We're... just gonna have some really psychedelic dreams before we stop breathing forever.
Hayatım, nefes alıyor musun?
Darling, you still breathing?
Nefes almakta zorlanıyor.
Breathing is compromised.
Nefes almasını sağlama zamanı geldi.
- Let's get him breathing.
Annen nefes alıyor mu?
Uh, is your mom breathing?
Nefes alması gittikçe kötüleşiyor.
Her... Her breathing's getting worse.
Nefes alışını.
Breathing.
Nefes aldığını duyuyor musun?
Do you hear her breathing?
Nefes alıyor, duydum!
She... she's breathing! I-I hear it!
- Derin bir nefes aldı!
She's breathing a lot!
Birlikte çalıştığımız şu nefes egzersizlerini dene.
Try some of those breathing exercises we worked on.
Baktığın zaman, sadece nefes alarak tam 5 milyar insanı öldürebildin.
Well, if you think about it, you were able to kill 5 billion people - simply by breathing.
Bu eyalette çocuklar için kullanımı yasal olsa da, benden seni nefes nefese bırakabilecek hatta boğazında delik bile açabilecek seviyede nikotin geçiren bir cihaz istiyorsun.
E-cigs? Although legal for children in this state, you are asking for a nicotine delivery device that could quite possibly leave you breathing through a hole in your neck.
- Temiz havayı içime çekmekten gına gelmişti!
I'm so tired of breathing clean air!
Küvette yatan bir kadın gördüm.
I saw a woman laying in my bathtub. [Breathing heavily]
Nefes al.
Keep... keep breathing.
Nefes al, Charlie.
Keep breathing, Charlie. Look at me!
Nefes alıp almadığını söyleyebilir misiniz?
Can you tell me if she's still breathing?
1723 yılında güzel dediği müzikleri mırıldanması. Deli olacağım.
breathing down my neck... trying to sign me up for team witch... oh, oh, and moaning how the one good year for music was 1723...
Yani burada maskeli ve oksijen borulu adamların gelmesini bekliyoruz.
So we're standing here waiting for guys in masks and breathing tubes to show up.
- Kendi kendine nefes alamıyor mu?
- Did he stop breathing?
Nefes almıyor mu?
Is... she not breathing?
Nefes almıyor.
He's not breathing.
Tanrım, Ben'i arayım!
Oh God, I gotta call Ben! ( Breathing heavily ) Okay.
Onun nefes alıyor olması bile gururumu incitiyor.
It irritates me to know that he's still breathing.
Ona dokunursak, yani bundan öğrendiğimiz kadarıyla FBI'in tüm gücünün nefesini ensemizde hissedeceğiz.
... we touch her... for all we know him we're gonna have the full force of the FBI breathing down our neck.
Nefes alamıyorum.
I'm having trouble breathing.
Ve Stone'un koruyucu elbisenin içindeki oksijen seviyesini o kadar düşük... -... tutuyor ki adam zorla nefes alıyor.
And he's keeping Stone's O2 levels in his Hazmat suit so low, he's barely breathing.
Ve Nolan kendi kendine nefes almaya başladı.
And Nolan's breathing on his own.
Burada fiberglasın içinde, zor nefes alınan bir yerde.
Up here with the fiberglass, you know, the heavy breathing.
Nefes almakta zorlanıyorsan elimi sık.
Here. Squeeze my hand if you have trouble breathing.
Nefes al Tim.
Breathing room, Tim.
- Zhang, geri çekil!
[breathing heavily] Zhang, step away!
Ne?
[Breathing heavily] What?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]