Bu da demek oluyor ki перевод на английский
1,488 параллельный перевод
Bu da demek oluyor ki, babasının ölümünden 1 gün önce buraya gelmiş.
Which means he checked in a day before his father was killed.
Ve bu da demek oluyor ki, burada kalamayız.
- Which means we can't stay here.
Ve sıralama alfabenin tersinden başlıyorum, bu da demek oluyor ki,...
The schedule will begin in reverse alphabetical order, which means that...
Bu da demek oluyor ki beş dakikaya konferans odasına. Hayır, hayır.
That means conference room, five minutes.
Bu da demek oluyor ki kurbanımız tekerlekli bir bomba sürüyormuş.
That means our vic was driving around... In a big gas tank.
Bu da demek oluyor ki, nesi olduğunu öğrenmeye de daha yakınız.
Which means we're one step closer to finding what is.
Bu da demek oluyor ki başından beri Stardust'un peşindeydi.
Which means he was after Stardust from the start.
Bu da demek oluyor ki...
Then that just means...
Mm-hmm, bu da demek oluyor ki Sin Paradox Dragon'un Yeteneği gitti ve Canavarlarımızın Saldırı Gücü normale dönecek!
that means Sin Paradox Dragon's effect is gone and our Monsters'Attack Powers will return to normal!
Bu da demek oluyor ki, bebek sahibi olamayacaksın.
Which means you won't be able to conceive babies.
Bu da demek oluyor ki siz Tanrı değilsiniz.
I guess that means That you're not God.
Bu da demek oluyor ki, ziyaretlerin arasında sahip olduğun tek şey işin ve bununla iftihar ediyorsun.
Which means in between visits, all you got is your job and you take pride in it.
Bu da demek oluyor ki, kötü adamlar iyi adamları tanır.
Which means the bad guys know the good guys.
Bu da demek oluyor ki kalkan yoğunluğun gerekli seviyeye gelmedi.
Which means your shield density is compromised.
Gizemli kanda Klonopin izleri buldum bu da demek oluyor ki, o kime aitse o kişi panik atak ya da epilepsi hastası.
I found traces of Klonopin in the mystery blood, which means whoever it belongs to either has a panic disorder or epilepsy.
Anlamadım? Ve-ve bu bir tremolo silahı olabilir bu da demek oluyor ki, bu çizgiler teller yüzünden olabilir.
And that could be a tremolo arm, which means that those lines are from strings.
Arabanı havaalanında bulduk. Bu da demek oluyor ki Cooper ya şehri terk etti, ya da ettiğini düşünmemizi istiyor.
We found your car at the airport, which means that Cooper either left town or he wants us to think that he left town.
Bir sonraki bilinç kaybının kesin olarak Nisan 2010'da olacağını söyleyebilirim. Bu da demek oluyor ki önümüzdeki 2 gün içinde olacak.
As precisely as I can tell, the next blackout is sometime in April 2010... which means it's in the next two days.
Bu da demek oluyor ki, 12 yaşındayken 12 penim vardı anne.
That means when I was 12, I got 12 pennies, mom.
1. liğimi kaybettim, ki bu da demek oluyor ki ulusal kuralarda hakkımı kaybettim. ki bu da her şeyi mahfettim.
I just lost my # 1 ranking, which means I just screwed up my draw at nationals, which means I just threw away everything
Tamam, peki, bu da demek oluyor ki ben artık gitsem iyi olacak.
Okay, well, on that note, I should probably go.
- Evet, bu da demek oluyor ki bu kemik bu adam ölmeden önce kırılmış.
Yes, which means this rib was broken before this man was killed.
Bu da demek oluyor ki Liam Molony, bu tekneden sağ çıkmadı.
Which means Liam Molony didn't get off this boat alive.
Bugün ayın ilk günü, yani dediğin olay taa geçen aydı, bu da demek oluyor ki saçmalıyorsun!
Today's the first, which means it was last month, Which means you're being ridiculous.
Bu da demek oluyor ki işler onun açısından pek parlak gitmeyecek.
If that's the case, we got to make him look deeper than that.
Steve, seni annen yetiştirecek. Bu da demek oluyor ki hayatın Hayalet Sürücü'deki Nicholas Cage'den daha kötü olacak.
Steve, your mother will be raising you, which, unfortunately, means that your life will suck worse than Nicolas Cage in Ghost Rider.
Bu da demek oluyor ki şimdiye kadar FOS'a karşı kullanılmış hiçbir silah veya taktik, onlar üzerinde etkili olmayacak.
So any specialist weapon systems or strategies used before will be ineffective.
Ama gördük. Bu da demek oluyor ki evren sonsuz hikmetiyle beni yatağa yapıştırmanı söylüyor. Hem de çok sert.
But we did see him, which means the universe, in all its infinite wisdom, is telling you to stick me and stick me real good.
Tamam, görünüşe göre Steven ve ben bir otel işi için Phoenix'e gidebiliriz bu da demek oluyor ki, daha fazla seyahat edeceğiz.
Okay, it looks like Steven and I may get another hotel job, this one in Phoenix, which means we'll be traveling even more.
Bu da demek oluyor ki, bombaları onu hasta edenler için hazırlamış.
Then bombs the people that made him sick.
Bu da demek oluyor ki, adamlar mücadele vermeye hazırlar.
That means they're already scrambling.
Bu da demek oluyor ki, bunu yapan kişinin... Psikolojik sorunları vardır.
The injuries on Maria's thighs were made post-mortem and indicate to me the handiwork of someone in tremendous psychological distress.
Bu da demek oluyor ki 11'den önce burada olmalısın ki teftişe hazır olasın.
Which means you need to be here before 11 : 00, so you can be ready for inspection.
Bu da demek oluyor ki artık benim kitabına göre oynayacağız seninkine göre değil.
Which means we're gonna have to play it by my book and not yours.
Bodrumdaki sıcaklık hiçbir zaman 21 derecenin altına düşmemiş. Bu da demek oluyor ki çürüme hızı hesapladığında ölüm tarihi en erken 8 Nisan olabilir.
Temperature in the crack house was never below 70 degrees, which, based on the rate of decomposition, means the earliest the murder could have happened was April 8th.
Dünya gibi bir gezegende ikide iki, bu da demek oluyor ki evren yaşamla iç içedir.
Two out of two on one earth-like planet surely means that the universe is teeming with life.
Bu da demek oluyor ki Vaughn, Miami bileti alacak ve kafamızın üstünde kurşunlar uçuşmaya başlayacak.
I think Brennen's dead. Which means Vaughn's gonna be booking a flight to Miami soon and put bullets in all of us.
Bir kere artık Jay araba kullanabiliyor. Bu da demek oluyor ki, hangi boktan arabayla okula gideceğimize karar verebiliyoruz.
For one, Jay could now drive, meaning we had a choice of which shit embarrassing car we got a lift to school in.
Bu da demek oluyor ki, benzin ve tuvalet dışında,... istisnasız hiç durmadan 24 saat daha yoldayız.
That means at least another 24 hours on the road. No stopping. No exceptions, except for gas and potty.
Bu da demek oluyor ki ; evet bir cuma günüydü.
Oh, you should have seen me, Debbie.
Obje madalya değil bu da demek oluyor ki H.G. onu bize vermekle hiçbir şey kaybetmedi.
The medal is not the artifact, which also means that H.G. had nothing to lose by handing it over.
Bu da demek oluyor ki önce Alex sırtından bıçaklandı sonra Westwick'in kolu kesildi.
But there is none, which means Alex was stabbed in the back first, before Westwick's arm was slashed.
Bu da demek oluyor ki Sarah'yı Westwick öldürdü.
Which means Westwick killed Sarah.
Bu da demek oluyor ki Sarah, Westwick'in özel ofisine gitmiş. Chrysler Binası'ndaki özel ofisine.
That means Sarah was in Westwick's private office in the Chrysler Building.
Akrep Beta bir ekvator takım yıldızıdır. Bu da demek oluyor ki her iki kürede de görünür.
Scorpio Beta is an equatorial constellation, meaning it's seen in both hemispheres.
Yarın yeni Tower Prep sitemiz yayına geçiyor bu da demek oluyor ki son teslim tarihi gelmek üzere.
The next addition of our Tower Prep server site goes online tomorrow, which means we all have deadlines approaching.
- Bu da ne demek oluyor? Kabul etmelisin ki, işin çoğunu ben yaptım.
- You gotta admit I did most of the work.
Bu demek oluyor ki bir suçlu değilsiniz ya da çok ama çok iyi bir suçlusunuz.
It means you're not a criminal... or you're a very, very good one.
Ki bu da hayatım tamamen bitecek demek oluyor.
At which point, my life will essentially be over, but...
Ki bu da, beraber çalışmanız, tüm takımı tekrar toplamanız, vicdansızları ve katilleri yakalamamanız için hiçbir sebep yok demek oluyor.
Which means there's absolutely no reason for the two of you not to work together, get the old team back together, catch miscreants and killers and the like.
Bela aramıyormuş bu da demek oluyor ki ;
He's not looking for trouble.