Bu odada перевод на английский
2,880 параллельный перевод
Bu odada bizi takip edenlerin mektupları var.
In this room we put some of the letters from, you know, our followers.
Bu odada bulunuyor musunuz?
Are you guys here?
Bu odada bir fili kaybedebilirsin.
You could lose an elephant in this room.
- Ben diyorum ki... biraz daha bu odada kalmak istemiyorum...
- I say... I'm not willing to stay in this room a moment longer... unless ensure I command of the sacred union.
Bu odada çıldırmak üzereyim.
I'm goin'crazy in this room.
Bu odada söylenmiş bir yalan var, ve biz bunu halletmeye geldik.
There's a lie in this room, And we've come to clear it up.
- Kurbanın yurtdışından yeni dönmüş bir sporcu olduğunu ve fotoğrafların bu odada olduğunu... -... bildiğim gibi biliyorum.
I know the victim was a sportsman, recently returned from foreign travel and that the photographs I'm looking for are in this room.
Şu anda bu odada, bu masada oturanlardan benim koltuğumda gözü olan varsa, şimdi söylesin.
Someone in this room, at this table think they got what it takes to sit at my chair, say it now.
Bu odada yıllarca savaştınız, edendim.
You've fought in this room for many years
Bu odada çok ürkütücü geceler geçirdim.
I spent some very scary nights in this room.
Bu odada geçirdiğim gecelerle ilgili bir sürü hikaye anlatabilirim.
I could tell you stories about nights spent in this room.
Büyürken yaşadığım bir sürü anı var bu odada.
I did a lot of growing up in here.
En son ne zaman bu odada geceyi geçirdin?
When was the last time you spent the night in this room?
Bu odada biri vardı. - Ne?
Somebody was in this room.
Bu odada çalışacaksınız.
You'll stay in this room.
Koç Sylvester, terim bilginizi alkışlıyoruz ama Bay Shue'ya da söylemiştik... -... bu odada disko desteklenmiyor.
Coach Sylvester, while we applaud your proper use of the terminology, we told Mr. Shue we do not support disco in this room.
Bu odada öyle yoğun bir tutku var ki, tartışsanız bile, gösteriniz hakkında.
There is so much passion in this room Even all your arguing, it's about the work.
Çünkü bu odada önemli olan eşcinsel veya heteroseksüel olmak değil dostluk önemlidir.
Because, in this room... it doesn't matter if you're gay or straight... what matters is that we're friends.
Nasıl oldu da biz bu odada daha önce bulunmadık?
Um, how come we've never been in this room before?
Bu odada onlarlayım.
I'm in that room with them.
Taşaklarımı yaymak için eski donlarımı iç içe geçirdim. Ve bu odada tek başıma gençliğime hayat vereceğim.
I made a nest of my old underwears on which to lay my eggs, and I shall raise my young in this room alone.
Bu odada bulunan ve bu sonu belirsiz yeniden yapılanma için her şeylerini ortaya koyan insanların yüzlerine bakıp,... şöyle demiştim :
I look at the faces in this room who have given their all to this tenuous recovery and I say...
Mahvoluyorum bu odada.
I'm getting scurvy.
Bu odada bir şüphesi olmayan insanlar var.
Now, there are people in this room who have no doubt.
O gece bu odada Rex bana gerçekten kim olduğunu gösterdi.
That night... in this room...
- Bu odada neler dönüyor biliyorum!
- I know what's going on in this room!
Bu odada genelde ne olduğunu öğrenmek ister misin?
All right, you want to know what usually happens in this room?
Bayan Reed, bu odada bana yalan söylemek için bir sebebi olmayan tek kişi sizsiniz.
Ms. Reed, you are the only one in this room that has no reason to lie to my face.
Gerçeği öğrenmek istiyorsan bu odada bulamayacaksın.
If you want the truth, you're never gonna find it in this room.
Yüce Tanrı'nın varlığını bu odada hissedebiliyorum. Evet!
I can feel the presence of almighty God in this room.
Yüce İsa'yı bu odada hissediyorum.
- I'm feeling the almighty Jesus in this room. - All right!
Eminim kimse bu odada ölmemiştir.
I bet no one ever died in here.
Tehlike yüzünden herkes bu odada beklemeli.
Because of the danger, we need everybody to stay in the room.
Bu odada hiçbir şey yok ki.
There isn't anything in this room.
Ve siz bu odada oturup hiçbir şey yapmamak için yetkisi olan tek siz varsınız mı sanıyorsunuz?
And your thinking is that only you guys are qualified to sit in this room, doing nothing?
Bu odada bunun yanlış olduğunu kanıtlayacak durumda olan var mı?
Anyone in this room in a position to disprove that?
Bu odada gerçekten hastam olan var mı?
Was anybody in this room really a patient of mine?
Seninle birlikte bu odada.
To be in this room with you.
Bu odada vakit geçirmeyeli çok olmuş.
It has been forever since I've spent any time in this room.
Herkesle yatıp kalkan biri falan değilimdir ve Tanrım, bu odada kimsenin, bilirsiniz- - Hayır, ben-
I am not some kind of floozy or anything, and, gosh, not that anyone in this room is, uh, you know- - no, I--that is-
Bu odada bulunanlar arasından, kim, şu an kağıt satın almak ister?
Who, in this room, right now, wants to buy some paper?
Çocukken bu odada kalıyordum. O yüzden senden daha iyi bilirim.
It's... just that this was my room when I growing up, so I know it a little better than you.
Bu yüzden bu odada, eyaletteki diğer odaların temsilinden daha yüksek ekonomik iyileşme potansiyelimiz var.
So this room, more than any other room in the state, represents our potential for an economic recovery.
Hayır sağol Leather Tuscadero, çünkü zeki olmak için çok meşgulüm. çünkü şu çok açık ki Bay Shea Daniels bu odada Ronnie'nin işçisi olabilecek tek kişi. Ve Shea itiraz yok.
No, thank you, Leather Tuscadero,'cause I'm too busy being really smart, because it's obvious that Mr. Shea Daniels is the only person in this room who could pass as one of Ronnie's employees.
Bu bir kaç saat alacak, fakat hava geçirmez odada bile oksijen miktarı konusunda bir sorun yaşamamanız gerekiyor.
It'll take a few hours, but even in the airlock, you shouldn't be in any danger of losing oxygen.
Ben her zaman büyük bir performans öncesi bu mavi odada biraz vakit geçirmeyi çok rahatlatıcı ve yatıştırıcı bulmuşumdur.
I always find it very comforting and soothing to spend a little time in the blue room before a big performance.
Bak, biliyorum Travis için endişeleniyorsun. Bu yüzden sana karanlık odada bıraktığı bir şey getirdim.
Look, I know that you've been worrying about Travis, so I brought you something that he left in the darkroom.
Ayrıca kendisi bu odada ve o yokmuş gibi konuşmana gerek yok. Evet biliyorum.
He does.
Bayan, eğer şu arkadaki odada kumar oynanıyorsa bu işletmeyi kapatmak zorunda kalırım.
Miss, if there is gaming going on in that back room, I will be compelled to shut down this establishment indefinitely.
Yine bu sebeple, aynı arkadaşlar zaten korkup bunalıma girmiş ve tamamen paranoyaklaşmış doğum günü kızına, karanlık bir odada'sürpriz! 'diye bağırırlar.
And for what, so these same friends can gather in a dark room somewhere with the sole intention of scaring the now totally depressed and completely paranoid birthday girl by screaming "surprise"?
Bu arada, Travis'i Twinkle ile aynı odada yakaladık.
By the way, Travis was found in a room with Twinkle.