Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → английский / [ B ] / Budalalar

Budalalar перевод на английский

299 параллельный перевод
Durun, sizi budalalar!
Stop it, you fools!
İkinci olarak da boş kafalı budalaların... nasıl davrandıklarını merak ediyordum.
Secondly, I was curious to see... how a bunch empty-headed nitwits conducted themselves.
Bunlar budalalar için.
It's for fools.
Gülün budalalar!
Laugh, you fools!
- Onu yukarı çekmeyin sizi budalalar!
- Don't let him on, you fools! We'll go down.
Nedense, budalalar dans ederken hep ayağıma basarlar.
A sucker always steps on your feet.
- Budalalar, her yerde budaladır.
- A mug is a mug in everything.
Bazı budalalar.
Some other fools. There's no shortage of them.
Babam gibi budalalar barındıran bir kasaba.
A town that can produce schnooks like Papa.
Tüm o köylü budalalar, kartalların okullu çocukları çantalarıyla beraber sırtlarında taşıdığını düşünüyor. Öküzleri!
Every village bumpkin believes the eagles carry schoolchildren with satchels on their backs.
Ve ben de senin peşinden geldim bir aşk budalası gibi yarım akıllı budalalar gibi.
And true or not, I went after you... like any lovesick, half-baked boy would do.
- Kaybol, budalaları bul daha iyi.
Beat it. Save it for the suckers.
Bazı budalalar arabadaki adamın kestirdiğini düşünür.
Some dingbats think the guy in the car has got a snap.
Budalalar gibi koşuşturmak için fazla yaşlıyım.
I'm too old to chase wild geese
Doğru yoldan saptırabilir miyim ben budalaları baştan çıkaran şeylerle tatlı diller, iki büklüm bellerle, aşağılık köpek yaltaklanmalarıyla?
I mean sweet words, low-crooked courtesies and base spaniel fawning.
Sersem budalalar.
Blind fools.
Bizim gibi üniversite mezunu budalaları çöp bidonunun üstüne oturalım diye işe alıyorlar.
They hire fools like us with college degrees to sit on that garbage can, keep them in school.
Budalalar!
You fools!
O budalalar, etraflarında kimsenin hareket edemeyeceği kadar şişmanlar.
Those tarts are too fat to trot around with nothing on.
Sizden ben sorumluyum budalalar!
How about it, you guys?
Budalalar günü, Tennyson. Sanki senin için verilmiş bir ad gibi. Çünkü burada ancak senin gibi bir budala....... dışarıda neler olduğunu bile bile, bu kadar uzun süre kalır.
I think it was named for you for only a fool would stay in there as long as you have knowing precisely what's happening on the outside.
Ama inanın bana bir vaizin nefsine kapılması... siz şaşkın budalaların nefsine kapılmasından çok daha zordur.
But believe me, it takes a lot more to tempt a preacher than it does you stumblebums in here.
Devlin Warren, eğer bana benzeseydin bu tür budalaların, Denver'ın batısında yaşayan en güzel kız ile takılmasına müsaade etmezdin.
Devlin Warren, if you was my kind of man, you wouldn't let some dude walk off with the prettiest girl west of Denver - without putting up some kind of a fight.
Hepimiz tanrının budalalarıyız, lordum.
We are all God's fools, My Lord.
Kafeslerinize dönün budalalar!
Back in your cages, fools!
Adım Karl Glocken ve bu da Budalalar Gemisi. Bir budalayım.
My name is Karl Glocken, and this is a ship of fools.
- Onlarla gitti. - Budalalar!
- He went with them.
O arsız budalalar, halkın üstünde hüküm sürmek istiyorlar!
They're insolent fools who want to rule the nation!
hayat çok güzeldir... sokakta namus budalalarının bizi aşağılaması kimin umurunda?
♪ It's a fine, fine life! ♪ Who cares if straight-laces Sneer at us in the street?
Ayrılın budalalar!
Part, fools!
Bu garip sineklerden az mı çektik. moda budalaları. bu pardonnes-moi'cılar canımıza okudular.
That we should be thus afflicted with these strange flies, these fashion-mongers, these pardonnez-mois.
Budalalar.
Idiots.
Onu kaçırdı, budalalar.
Kidnapped him, you dope.
Nereye kayboldunuz bakayım, sizi gidi budalalar?
Where did you go, you silly things?
Uğraşıyorlar, seyirciler heyecan içinde ve bazı budalalar da heyecanlanıyor.
They're really trying now and the crowd is getting excited - and I think some of the twits are getting rather excited, too.
Şimdi budalalar başlama noktasına doğru yol alıyorlar ve her an başlama işareti gelebilir.
And now the twits are moving up to the starting line... and any moment now they'll be under starter's orders.
Budalalar düşmeden bu çizgiler üzerinde yürümek zorundalar.
The twits have to walk along these lines without falling over.
Budalaların atlaması gereken iki sıra kibrit kutusu var.
Two layers of matchboxes for the twits to clear.
Sanırım budalalar pus yüzünden zorluk çekiyorlar.
There's mist there which I think is causing the twits a bit of trouble.
Bu budalaların çoğu için oldukça zor bir yarışma ; genelde zamanlarının çoğunu bu yarışma alıyor.
This is a particularly difficult event for most of the twits... one of the ones that takes the most time on this exacting course.
Seyirciler heyecanlanmaya başladı, sanırım budalalar da heyecanlı.
The crowd are getting excited, and I think the twits are getting excited too.
Sizi küçük budalalar.
You silly little fools.
Altı üstü köyden inme araba budalaları.
They're just a bunch of small-town car freaks. That's all they are.
Eşlerinizin ve çocuklarınızın size zerre kadar saygıları yok, aciz budalalar!
Your wives and children have no respect for you fuckless fools!
Ruby Nehri'nde altın arıyorduk da. Bütün diğer budalalar gibi.
We've been up on the Ruby River panning'for gold like every other damn fool.
- Çekin gidin! - Defolun, budalalar!
Get out, pig!
- diğer budalalar gelmeden.
- before one of the other dodos comes in.
Budalalar.
Damn fools.
Katalog budalaları için iyi, demi?
Good for the catalogue suckers, huh?
Küçük güzel budalalar, ne renk istiyorlarsa onu giyebilirler.
Beautiful little fools can wear whatever colour they like.
Ancak budalalar işleri aceleye getirir.
Fools rush in, eh?
budala 271

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]