Building перевод на английский
31,584 параллельный перевод
Duydum ki binadan atlamaktan kendini alıkoyamamışsın.
I heard you didn't stop yourself from jumping off a building this time.
Binayı buldunuz mu?
So you found the building?
Burada da, silikon vadisindeki şirketimle aynı politikayı yürütüyorum.
I have the same philosophy here as I did building my company in Silicon Valley.
Kesinlikle site iki, bina dörtte miyiz?
And we're definitely in Colony Two, Building Four?
Site dört, bina iki demiştin.
You said Colony Four, Building Two.
Tatlım, yemin ederim apartmandayız.
Honey, I promise we're in the building.
Evin önünde duruyoruz.
We're right in front of our building.
İki, belli ki bu hırsızlar binaya gizlice girecek bir yol bulmuşlar, yani istediklerini aldıklarında yine gizlice çıkabilecekler.
Two, those thieves clearly found a way to sneak into the building, so when they get what they need, they'll be able to sneak back out again.
- Pekâlâ, işte bu yüzden bunu yapıyorum.
Well, that's why I'm building this.
Japonlar burada San Francisco'da atom bombası yapıyor.
The Pons are building an atomic bomb right here in San Francisco.
Onları öldürdükleri binayı bombalamak üzeresin. Elbette nedeni bu
You're about to bomb the building where they killed them.
Holloway, Doris'in hücresinin şu an yan blokta olduğunu söylemişti.
All right, Holloway said that Doris's cell was in the next building over.
Üzerime tüm bina da düşebilirdi.
Could have been a whole building.
Bombaların binaya nasıI sokulduğunu araştırıyoruz. Bunun için de şemayı kullanabileceklerini düşünüyoruz.
Well, we're investigating how the bombs got into the building, and we think they may have used the construction to do that.
Efendim, komandolar hastane çevresinde güvenliği sağladı. binaya girecekler.
Sir, the SEALs have secured the hospital perimeter. They're about to enter the building.
Binaya girmek üzereler.
They're just about to enter the building.
Binayı tahliye ediyorum ve NYPD'yi arıyorum.
I'm evacuating the building and calling in NYPD.
Takım, binanın batısını tutalım hemen.
Team, let's have a lockdown on the west end of the building... now.
Patterson, birkaç silahlı az önce binaya girdi.
Patterson, multiple gunmen have just walked into this building.
Pekâlâ millet, silahlı adamlar binaya girdi.
All right, people, gunmen have just walked into this building.
Binadan çıkın!
Get out of the building!
Yakındaki bir binadan itilmiş veya atlamış.
Pushed or jumped off a nearby building.
Bu binanın içine giren kapalı bir boru.
It's this enclosed pipe running into this building.
Merkezdeki Jendermen binasına bir pin koymuş.
He put a pin in the Jenderman building downtown.
Binayı orada bulmuş.
That's where he found the building.
Eğer oynanmış silahlar ve akıllı mermiler kullanıyorlarsa bir suikasttan bahsediyoruz demektir ve bu bina da olayı vuku bulacağı yer.
If they're using modified weaponries and smart bullets, we're talking about an assassination, and this building is where it's gonna go down.
- Bu civarda bir yerde sadece bu binadaki pencerelerden ya da şeffaf camlardan görülebilen çok özel bir nokta var.
Somewhere in this vicinity is a very specific location that can only be seen from this building through windows and non-opaque glass.
Sorun şu ki o binadan görülebilecek milyonlarca farklı pencere ve konum var.
The problem is, there's a million different windows and locales that can be seen from that building.
- One Wilton Binası'nda.
- The One Wilton Building.
One Wilton tam bu binanın doğusunda ve arada Hidoko Kulesi var.
One Wilton is due east of this building with the Hidoko Tower between it.
Binayı terk edemezler.
They cannot leave the building.
Konvoyu görecek açıya sahip değil binanın yeden propan üretecini vuracak.
He doesn't have an angle on the motorcade, he's gonna take out the building's backup propane generator.
Bu, binanın alt katının ve içindeki herkesin işini bitirir.
It will take out the bottom floor of the building, and everyone in it.
Biliyorum onu içeride tutmanızı söyledim ama o binadaki herkesi çıkartmanız gerek.
I know I said to keep him inside, but you need to get everyone out of that building.
Binayı görebiliyorum.
I have eyes on the building.
Hazel binayi terk etti.
Hazel has left the building.
Yağsız kas kütlesi geliştirmekte hiçbir zaman zorluk çekmedim.
I've never had a problem building lean muscle mass.
Cliff House'un hemen arkasında. Küçük bir bina var. Şekli şeye benziyor...
And just behind the Cliff House, there's a smaller building.
Binanın arkasında buluşuruz.
We can meet behind the building, if you like that better...
Kempeitai binası için kapalı otopark.
The parking garage for the kempeitai building.
Bu binanın ortasında Kempeitai ve askeri istihbaratının Direniş'e karşı tüm girişimlerini koordine ettiği savaş odası var.
In the middle of this building is their war room where the kempeitai and their military intelligence coordinate all their efforts against the Resistance.
Casey ile aynı yanan binalara giriyoruz.
Casey and I are running into the same burning building.
ABD'nin Maverick füzeleri, Barmal yakınlarındaki bir apartmanı vurdu. O apartmanda yüzün üzerinde sivil vardı, karım ve iki kızım da dâhil.
U.S. Maverick missiles struck an apartment building outside Barmal holding over 100 civilians, including my wife and two daughters.
Yanına Naziler bir fırlatma rampası inşa ediyorlar.
Next to it, the Nazis have been building a launch pad.
Bina güvenliğini çağır.
Call building security.
Elizabeth, özel kuvvetlerin bu adres hakkında ulaşabildiği tüm uydu istihbarat verilerini istiyorum. - Binanın planları da dahil.
Elizabeth, I need all the satellite intel the task force can get their hands on for this address, as well as schematics for the building.
Servis sağlayıcısının konum belirlemesini sağladım ve Oak Hill'deki şu apartman dairesine yönlendirdi.
I found... this burner phone, and I had the cell carrier triangulate its location to this apartment building in Oak Hill.
- Binada kaç kişi yaşıyor?
And how many people live in the building? 112.
- Şu an binada çünkü.
He's in the building.
Hayır ama güvenlik harekete geçirildi ve bina kilit altında.
No, but the security has been alerted and the building is in lockdown.
Kanında toksin birikiyor ve böbreği hepsini atmayı başaramıyor.
His toxins are building up in his blood and his kidneys can't get rid of them.