Bulut перевод на английский
1,622 параллельный перевод
Dil bağımlılığını bir bulut olarak görüyorum.
I see language obedient as a cloud.
Bulut fabrikası.
A cloud factory.
Ama, hala, Sanırım hiç bulut olmayacak.
But, still, I don't think there'll be any clouds.
"... okyanusta balık, gökyüzünde bulut ve rüzgar, "
'Like-Fish-In-Water-While-Sea...''...
Ama zamanla, tek iletişimin, yağmurla havalarda karşılaştığınızda kısa farlara almak, veya kuyruğunuzda karlı bir bulut bırakarak solladığınız ve o an kötü bir ruh hali içinde olan adamın yaptığı el hareketi olan... eyaletlerarası yoldaki bu mesajlarla büyülenmeye başladım.
Yet, little by little I became fascinated with these messages from the innerstate, where the only other communications seem to be dipped headlights when you passed in the rain, or maybe somebody in a bad mood flipping you the bird when you went by in the passing lane pulling a roaster-tail of snow behind you.
Göyüzü boyunca bulut
A cloud across the skies
Gökyüzü boyunca bulut Çeviren :....... ARU.............
A cloud across the skies
Bulut, nazikçe süzülürken bizim değerli zamanımızı çalmaması gerektiğini biliyor olmalı.
The cloud must know it With it's gentle move Not to disturb
Gemileri bulut kümesinin altına gönder.
Send the ships below the cloud cover.
Jack Fitch, emekli FBI ajanı, ve Nick Kırmızıbulut, kızgın safkan Mowhawk..
Jack Fitch, retired F.B.I., and Nick Redcloud, angry pure blood Mowhawk..
Evet, Birleşik Devletler hükümeti, Benekli Geyik, Kırmızı Bulut... ve dinsizlerin diğer liderleriyle barış müzakerelerine başlamış. Teşekkür ederim Johnny.
So, us government's negotiating peace with spotted elk, red cloud and other leaders of the heathens.
Kırmızı Bulut ve Benekli Kuyruk adamlarını götürüyor.
Red cloud and spotted tail are leading their people in.
Sakıncası yoksa gemide Draxxan bulut engereği gibi sürünerek dolaşmasan olmaz mı?
Would you mind not creeping around the ship like a Draxxan cloud viper?
Gol şehrinin kapıları üzerinde gözetlemek için bekliyordu... ve ufukta ona doğru yaklaşan bir bulut gördü.
He was standing watch over the gates of the city of Gol... and he saw a cloud on the horizon moving toward him.
Bu bulut katmanları yıl boyunca mevcuttur.
These cloud layers are present throughout the year.
"Havada Başkan Pierce'a benzeyen bir bulut var."
"There's a cloud in the sky that resembles President Pierce."
Onunla ilgisi olmadığını anlamıyor. Adamım sende irade var, çünkü o çekici bir bulut.
You've got some willpower because she has a killer rack.
Şu bulut dehşet görünüyor.
That cloud looks awesome.
Bir bulut yoktan var olmuş gibi.
It's like that cloud came out of nowhere.
- Bir bulut niye öyle kaybolur?
- Why would a cloud just appear like that?
- Belki bulut değil.
- Maybe it's not a cloud.
Büyük bir toz bulut'u gördüm Sanki bir mantar'ın kabuğu gibiydi
I saw a huge mushroom cloud from the shell.
Peki ya bu bulut aşındırıcı gazlardan oluşan bir küme değilse, ya bilinçli bir varlıksa?
What if this cloud isn't so much a collection of corrosive gases as it is a sentient being?
Bulut canlı olabilir diyorum, Sam.
I'm saying the cloud is alive, Sam.
- Bulut yaşıyor mu?
- The cloud is alive?
Altı hafta içinde aynı profilde başka bir bulut... dünya yörüngesinden geçecek.
In six weeks, another cloud with the same elemental profile... will pass Earth's orbit.
Bulut hızını artırıyor.
The cloud is accelerating.
Bulut DNA'mızı kökünden değiştirdi.
The cloud has fundamentally altered our DNA.
Bulut onda bir tür reaksiyon yaratmış olmalı.
He's had some kind of reaction to exposure from the cloud.
Bulut onu da etkilemişti..
He was affected by the cloud like us.
Kızıl Bulut'un Toplama Kampı Dakota Bölgesi
RED CLOUD AGENCY DAKOTA TERRITORY
Kızıl Bulut halkı için kutsal arazinin ortasında korunaklı bir bölge kazanmıştı.
Red Cloud had won for his people a protected place in the sacred lands.
Kızıl Bulut, bir zamanlar uzun bıçakları kalelerinden kovmuştu.
Red Cloud once drove the Long Knives from their forts.
Kızıl Bulut'un okula gönderecek çocuğu yok... neden bizimkileri göndermek istiyor?
Red Cloud has no children to send to school... so why does he want to send ours?
Kızıl Bulut bu saçmalığa tek bir sözüyle son verebilirdi, ama adam bununla hiçbir ilgisi olmadığını söylüyor.
Red Cloud could stop this with a word, but the codger says it's nothing to do with him.
Kızıl Bulut ve Koca Ayak'ın halkı dans ediyor.
Red Cloud and Big Foot's people are dancing.
Pine Ridge'e gideceğiz. Kızıl Bulut'un halkına.
We will go to Pine Ridge, to Red Cloud's people.
Kızıl Bulut bize yardım eder.
Red Cloud will help us.
Savaşçının adı Makhpiya-luta idi yani Kızıl Bulut'tu.
His name was Makhpiya-luta : Red Cloud.
Kızıl Bulut konuştu. Beyaz Karga, oğlu Kızıl Mızrak ve pek çok genç erkek ondan cesaret alarak topraklarını korumaya karar verdi.
Red Cloud spoke, and White Crow, his son Red Lance, and many young men were inspired to follow him to protect their land.
" Kızıl Bulut bir sürü asker öldürdü diye.
Because Red Cloud has killed so many bluecoats.
Kızıl Bulut ne beyaz, ne Kızılderili, hiçbir insanın mümkün görmediği bir şeyi başarmıştı.
Red Cloud had done what no man, white or Indian, thought possible.
Bulut da onu duyar mı peki?
And the cloud heard him?
"Megh" bulut, "doot" ise haberci demekmiş.
'Megh'means cloud. And'dual'a messenger.
Haberci bulut.
The Cloud Messenger.
Süzülür bulut
The cloud moves
# Havada tek bir bulut bile yok.
# There ain't a cloud in sight
Sadece "DUR" yazmıyordu, mavi renkliydi ve üzerinde bulut vardı.
- Yes! Only it doesn't say "stop" and it's blue and it has a cloud on it.
"... gökyüzünde bulut ve rüzgar, "
Like-The-Children-Of-Shuringan - And-Gurindai-Of-Paipo...''...
"... gökyüzünde bulut ve rüzgar, etrafta yemek ve barınak kalmaya kadar... "
Like-The-Children-Of-Shuringan - And-Gurindai-Of-Paipo...''...
Bulut!
It has to be the cloud.